TÜRKİYE'DE AVUKAT OLMAK

3283

Bu haftaya 5 Nisan ile başladık. 5 Nisan Avukatlar Günü...

Her yıl 5 Nisan, Avukatlar Günü olarak kutlanıyor. 3 Ocak 1934 tarihinde İzmir`de yapılan Türk Avukatlar Birliği toplantısında tüm baroların bir çatı altında toplanması fikri ortaya çıkmıştır. Daha sonraki toplantılarda da 5 Nisan Avukatlar Günü olarak ilan edilmiştir.

Sizlere bu yazımda, `` önemli bir sorum var sayın avukatım`` dediğiniz avukatların karşılaştığı zorlukları kendi gözlemlerimle aktarmak istiyorum. Öncelikle hepimizin bildiği gibi hukuk fakültesini kazanmak gerekiyor. Canla başla hazırlandığınız sınavı kazandınız: TEBRİKLER... Bina yapan herkesin üniversite kurup içine de fakülteler açtığı ve sayısız nitelikli veya niteliksiz hukuk fakültesinin olduğu bir ülkede hukuk fakültesini kazandınız: HARİKAA... İş bitiyor mu? BİTMİYOR. Eğer nitelikli bir hukuk fakültesinde okuyorsanız her şeyin dört dörtlük olmasını isteyen harika akademisyenleriniz oluyor. Mesela sayfalarca yazı yazdığınız iki buçuk saatten fazla süren sınavlarınız oluyor, bir kelime bile eksik yazsanız tüm paragrafınıza mal olacak cevaplarınız oluyor ya da o kadar yazdınız bir cümle yanlış oldu `fahiş hata` diye çizilen sınav kağıtlarınız oluyor. Tabi bir de hukuk fakültelerinin beş sene olması gündemde... Dört sene kolay geçmiyor. Hukuk fakültesine girdiğim ilk sene hukuk başlangıcı adında bir dersin açılış dersine girdim o gün Prof. Dr. Yasemin IŞIKTAÇ ``hukuk eğitimi psikosomatik hastalıklara gebedir. Bu okulda okuduğunuz süre ve meslek hayatınız boyunca kaynağı çoğunlukla psikolojik olan çok fazla bel ve sırt ağrısı yaşayacaksınız`` dedi ve öğrenciliğimin son senesi bu söz hep kafamın içinde...

Kalın kalın kitaplar, notlar, kanunlar... Sonsuz öğrenmeyle geçen öğrencilik yılları... Masa başı çalışmaktan zorlanan bel, sırt, boyun...

Mezun oldunuz diyelim: SÜPER... Şimdi de bir yıl sürecek zorunlu stajınız var, bu stajı yasal staj olarak da duyabilirsiniz. Altı ay adliyede altı ay büroda... Peki, yasal stajyer maaşı ne kadar? Bin lira, bin beş yüz lira, iki bin lira, iki bin beş yüz lira, üç bin lira... Fazlasıyla değişken. Genel olarak bin ile iki bin lira arasında alan çok fazla yasal stajyer var. Aaa tabi daha fazla kazanan da var İngilizcesi çok iyi olup aşırı yoğun çalışanlar da üç bin, dört bin civarı alıyor. Bir süre sonra bu kadar yoğun çalışamam diyerek işten çıkanı da çok oluyor tabi.

İstanbul`da yaşadığınızı ve bin lira ile bin lira arasında kazandığınızı düşünün...Hala ailenize bağımlısınız. Bazen bilindik bir giyim mağazasında veya kahve firmasında çalışsam daha çok kazanırım sanırım diye düşüncelere de dalabilirsiniz. Neyse çok karartmayalım içinizi ancak mesleğe başlarken koşullar böyle. Bu nedenle okulunuzu okurken sosyalleşmek, kendinize yeni beceriler kazandırmak hayati önem taşıyor. Bunların ekmeğini iş ararken yiyorsunuz.

Bir de şu konu var. Bazen avukata soru sorulduğunda cevap kısaysa çok kolay geldiyse buna mı para veriyorum yani diye söyleneni çok duyuyorum. Bir avukat o soruya bu kadar kolay yanıt verebilmek için kaç kitap okuyor ne kadar araştırma yapıyor siz düşünün. Hep şunu derler : `En iyi akademisyen en zor konuyu bile en yalın anlatandır.` Ben avukatlıkta da böyle olduğunu düşünüyorum her meslekte böyle belki.

Her meslekte olduğu gibi avukatlıkta da ilk yıllar zorlu yıllar. Artan hukuk fakültesi sayısı ve her yıl mezun olup mesleğe atılan sayısız genç avukat...

Ve çok yakın zamanda haciz işlemi esnasında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Avukat Ersin ARSLAN...

Savunma hakkı gibi son derece önemli bir hakkın neferi olan avukatların ve özellikle mesleğine yeni başlamış avukatların haklarının gözetildiği, çalışma koşullarının iyileştirildiği bir hukuk devleti olmayı tüm hukukçular olarak ümit ediyoruz.

Savunma hakkı gibi kutsal bir kamu hizmeti gören avukatlarımızın tüm toplumda gerekli saygınlığa erişmesi ve bu bilincin tüm topluma yerleşmesi arzusuyla tüm avukatlarımızın Avukatlar Gününü kutlarım.