Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Tuhaf oldum...

1774
Merkez İlköğretim Okulu için boşaltılma kararı alındı ve sonrasında yıkılacak. Okul artık dayanıklılığını yitirdi ve son noktaya geldi. Bundan 40 yıl önce o okulda eğitim gören biri olarak gerçekten bir tuhaf oldum.
Benim de fiziki olarak kendimi artık bir gözden geçirme zamanımın geldiğini bir an hissettim. Gerçi müzmin sorunlarım nedeniyle sürekli bir kontrol ve önlemler yumağı içersindeyim. Fakat, kesin çözüm olarak almam gerekli önlemler konusunu 40 yıl önceki okulumun artık dayanamayacak hale gelmesini düşünerek gündeme almam gerektiğini bir kez daha anladım.
Bakalım ben ne kadar becerebileceğim nihai anlamda; sağlığım için yapmam gerekli olanları...
 
Merkez İlköğretim Okulunun boşaltılması kararı beraberinde bir takım tartışmaları getirdi.
Veliler şimdi sırası mıydı diyerek karşı çıkıyor.
Yetkililer çok doğal olarak binlerce çocuğun canı söz konusu diyerek duyarlılık gösteriyor.
Kim haklıdır sorusunun cevabından ziyade, temel sorun nerede konusu üzerinde yoğunlaşmalıyız.
Temel sorun bugüne kadar insan odaklı olmayan sistemin işleyişinde.
Bu sistem öyle bir işleyişe sahip ki; planlama gibi bir kavram hak getire, tamamıyla günlük ve çıkarlar üzerine kurulan bir mekanizma.
 
İşte bunun için bugün bu tartışmaları yaşamaktayız.
Vatandaş da haklı, kararı veren yöneticiler de.
Böylesi bir bakış açısıyla;  belki biraz daha ülkemizdeki işleyişin gerçekleri konusunda ufkumuz açılır.
Ufkumuzun açık olması gerekir ki kamuoyu olarak bizler, böylesi çarpık işleyişin getirdiği sorunlara müdahil olalım.
Müdahil oldukça daha rasyonel daha planlı, buna bağlı olarak da daha doğru sonuçların ortaya çıkacağını unutmayalım.
 
Dünya İnsan Hakları Günü ve Hopa Duruşması  
Çanakkale’nin çeşitli yerlerine İnsan Hakları Kurulu tarafından asılmış muhtelif pankartları görmüşsünüzdür.
İşin lafzında insan haklarının yüceliğine vurgu yapılıyor.
Hal böyle iken bugün Çanakkale’ den de bir çok gencin katılacağı Hopa davası olarak bilinen haklarında 50 yıla kadar hapis cezası istenen 28 gencin davası başlayacak.
Şimdi bu davanın nasıl geliştiği konusunda hafızlarımızı bir tazelersek ülkemizin insan hakları konusundaki durumunu gayet iyi anlarız.
Bundan sonrası için fazla söze de gerek kalmayacaktır.
Metin Lokumcu adlı bir emekli öğretmen Hopa’da; doğasına, yaşama, derelerine sahip çıkmak için demokratik tavrını koyduğu bir etkinlikte gaza boğuldu ve yaşamını kaybetti.
Bu açık olarak insan haklarına yapılan bir saldırı idi.
Binlerce insan yurdun dört bir yanında olduğu gibi Ankara’da da yaşanılan bu zulmü protesto etti.
Ankara’daki protestoda 28 öğrenci gözaltına alındı ve tutuklandı.
Sonra bu gençlerden nasıl bir örgüt çıkarırız mantığı hazırlanmış bir senaryo ile kitapların, CD’ lerin, ders notlarının delil olarak öne sürüldüğü bir örgüt yaratıldı ve 180 gündür tutuklu bu 28 üniversiteli için 50 yıla kadar hapis cezaları istenmektedir.
Şimdi siz tutun insan haklarından bahsedin…
Bu koca bir aldatmacadır, ülkemizde.
 
Bu yazıyı yazmadan önce Ankara’ya gitmek için ulaşım sorununu çözmek amacıyla uğraşan bir gence rastladım.
Dertli idi.
Duyarlılık göstermesi gerekli kesimlerden gerekli desteği alamadıklarından yakınıyordu.
Çok haklıydı.
Kentimizin acı bir gerçeği idi,  bu durum.
Lafa geldi mi konuşan, dayanışmaya geldi mi kaçan bir kimlik
Yarın,  belki birçoğu İnsan haklarından dem vuracaklar, bol keseden.
Hani ,’10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’  ya...