Tribün anarşisi!

1304
Yusuf Eroğlu
Uzman Veteriner Hekim
Federasyon (E) Temsilcisi
 
Kazakistan maçında meydana gelen olay, Türk Sporunun nereye gittiğinin resmidir. Yalnızca futbol sahalarında değil, diğer spor dallarında da, fanatizm kol gezmektedir. İstediğiniz kadar kanun çıkarın. Passolig kartları ile taraftarları fişlemeye çalışın, olmuyor. Olmuyor işte. Siyasetçiler, spordan ellerini çekmedikleri müddetçe, bu işin önü alınamaz. Kulüpler, seçtikleri federasyon başkanından şikâyetçi. Birisi çıkıp, her yeri basarım diyor. Cumhurbaşkanı, kendi atadığı Teknik Direktörü korumak zorunda kalıyor. Bu işler hiç böyle olmamıştı. Milli Takım kampında silahlar çekiliyor. Adam dövülüyor. Yapanın yanına kar kalıyor. Taltif edilir gibi mağdurlar tu kaka edilip, suçlu ödüllendiriliyor. Kazakistan maçında yaşadığımız, sosyolojik bir olaydır. Herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir. Volkan belki hırçın biridir. Kavgacıdır. Geçimsizdir. Ancak, gün geçtikçe kan davasına dönen fanatizme dikkat çekmek için fitili ateşlemiştir. Tedbir almak, bu protestodan ders çıkarmak gerekir. Yoksa, Volkan bunu yapmamalıydı demek, meseleyi basite indirgemektir.
 
Küfür eden hain midir?
Evet. Haindir. Ay-Yıldızlı formayı giyip, misakı milli sınırları içindeki bütün vatandaşlarımızı, bütün kulüpleri temsil etme bahtiyarlığını yaşayan sporcularımıza, küfür edenler haindir. Hangi takımdan olursa olsun. İster Fenerbahçe’den, ister Galatasaray’dan. Oysaki tribünde, müsabaka başlamadan önce, bir arada, ayrı formalar giyip, ama aynı amaçla bir araya gelen taraftarlar bizleri çok mutlu etmişti. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Volkan, doğru mu yaptı, yanlış mı? diye suçlamak, Volkan’ın kişiliği ve sporculuğunu irdelemek, meseleyi resmen hafife almaktır. Bataklığı görmemektir. Değerlendirme yapılırken, şu takım taraftarı, bu takım taraftarı diye de ayırmamak lazım. Meselenin FB. veya GS. ile de alakası yok. Bu gidişata dikkat çekmek için, birinin kendini feda etmesi gerekiyordu. Volkan o cesareti gösterdi. Bir futbolcu, kulübünden para aldığı için orada profesyonellik ön planda olabilir. Ancak, Milli maçlar, herkesin kulüp hıncını bir kenara bırakıp, amatörce ve milli bir duyguyla takımını destekleme yerleridir. Volkan o bozuk moralle maçı oynayıp 5 gol yese ne olurdu? Kim zarar görürdü? Hatta seyirciye ders vermek için bunu kasten yapsaydı ve maçtan sonra durumu açıklasa ne olurdu? O zaman adı "ihanet" olurdu. Volkan Türk seyircisine, Kulüp Yöneticilerine, Futbol Federasyonuna, hatta Hükümet`e bile önemli bir mesaj vermiştir. Artık sporda lütfen "efendilik ve centilmenlik" olsun demek istemiştir. Ama, bunu Türk Seyircisinin ruhuna yerleştirmek için Milli Eğitim`den başlayacaksınız. Sokaklarda tiner ve bonzai ile yetişen gençliğe elbette bunu anlatamazsınız.. İnsanların gözü dönmüş.Takımımız galip olduğu halde,kendini bilmez birisi sahaya giriyor.Yuh yani. Sokaklar serseri dolu. Özellikle Büyükşehirler. Daha milli maç öncesinin gecesi, 20 araç kundaklandı İstanbul’da. Güney`de hainler yol kesip kimlik soruyor.Kamu düzeni bozulmuş.. Bu Volkan molkan meselesi değildir. Bu Milli Terbiye ve Milli Ahlak meselesidir. Volkan’ı kınayıp, aforoz edeceğimize, kendisine, bizi uyandırdığı için teşekkür etmeliyiz. Bu arada, müsabaka sonunda, basın mensuplarına yapılan saldırıyı da, tasvip etmek mümkün değildir. Özel Güvenlikçiler, durumdan vazife çıkartarak, aynen Zeytin ağaçlarını kestirmemek için direnen köylülere yaptıkları zulmü, basın mensubu arkadaşlarımıza da uygulamışlardır. Bu da bir terördür. Kınıyoruz.
Her konuda olduğu gibi, sporda da Ahlak erozyonu had safhadadır. Yazımızı, Bernand Shawın sözleriyle noktalıyoruz:
“Bir milletin Ahlakı, dişleri gibidir. Çürüdüğü nispette, dokundukça acır”.Sağlıcakla kalınız.