sermet@canakkaleolay.com
Yeni belediye binası inşaatında yaşanan iş cinayeti sonrasında AKP yöneticilerimin göstermiş olduğu tepkinin ne kadar sahte bir tepki olduğunu anlamak için ülkemizdeki iş cinayetleri üzerinde biraz durmamız gerekecek. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; iş kazası olarak sunulan böylesi acılar bir cinayettir ve bu cinayetler de politiktir. İş cinayetlerinin politik olması; iş cinayetlerinin kaynağını teşkil eden sömürü düzeninin koruyucusu ve uygulayıcılarının bazen karşımıza siyaseten nemalanmak için "tepki gösterir' pozisyonda çıkmaları gibi bir sahteliği de beraberinde getirmektedir. İş kazası diye sunulan, cinayetler patronların aşırı kar hırsının bir sonucudur.
Ülkemizde günde ortalama beş ile sekiz işçinin, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesi vahşi sömürü düzeninin bir sonucudur.
İş cinayetlerinin tamamının önlenebilir olduğunu unutmayalım; kader di, fıtrat dı gibi yaklaşımlar bu cinayetleri olağanlaştırmak, kabul edilebilir hale getirip mevcut sömürü sistemini devam ettirmek adına yapılan safsatalardır.
2015 yılında tespit edilen 1730 iş cinayetinin 426 sı inşaat sektöründe gerçekleşmiş, inşaat sektörü iş cinayetlerinde birinci sektör konumuna gelmişse; inşaat sektörü sömürünün en yoğun olduğu bir sektör demektir.
Türkiye dünya ülkeleri arasında iş cinayetlerinde 3. sırada olan bir ülkedir.
Yaşanan iş cinayetleri tarafsız uzman gözüyle incelendiğinde tüm veriler kaza olarak sunulan işçi ölümlerinin bir cinayet olduğu ve bununda politik olduğunu ortaya koymaktadır..
Zamanın başbakanının “ölüm madencilik mesleğinin kaderinde var” sözlerini, yine çalışma bakanının “güzel öldüler şeklinde verdikleri demeçleri bir hatırlayın.
Siyasal erkin ölümleri,böylesine olağan hale getirmesi sonrasında patronlarda, sistemin kendileri için yaratmış olduğu koruma kalkanı altında daha fazla kar elde etmek için, maliyet unsuru olarak gördükleri hiçbir tedbiri almadıklarından dolayı ülkemiz iş cinayetleri şampiyonu bir ülke haline gelmiştir.
Yaşanılan ölümler sonrasında sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasının da söz konusu olmadığını düşünürseniz böylesi bir noktaya nasıl geldiğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
Taşeronlaştırma, esnek çalışma noktasında yapılan düzenlemeler her geçen gün iş cinayetlerinin daha da artacağına işaret etmektedir.
İnsan hayatının hiçbir değerinin olmadığı, varsa yoksa daha çok kar elde etmek dürtüsüyle var edilen bu sistemde iş cinayetlerine karşı verilecek mücadele emek mücadelesinin temel gündemlerinden biridir.
Kentimizde yaşanan iş cinayeti karşında bu düzenin temsilcisi ve koruma vizyonuna sahip, emek düşmanı politikaların mimarı partinin temsilcilerinin çıkıp, “bu ölüm kader olamaz” diyerek tepki koymaları üzerine emek güçlerinin oturup düşünmesi gerekir
Sol, sosyalist partiler başta olmak üzere, sendikalar, meslek örgütleri kendilerine bir çeki düzen vermelidirler.
Kentteki CHP, HDP, EMEP, KP, ÖDP gibi partilerin ve sendikaların hep birlikte dayanışma ile bu cinayete tavır koymaları gerekirken, bunun gerçekleşmemesi sahneye AKP’ yi çıkarmıştır.
Böylesi bir olay karşısında bu tavrı koyamayanlar acaba ne zaman tavır koyacaklardır; yok göstermelik dostlar alışverişte görsün tarzındaki bir mücadeleyle yetinmeyi düşünüyorsanız “hayırlısı olsun” demekten başka
diyecek bir şey yok.
Vahşi sömürü düzeninin insan yaşamını yok sayan, böylesine uygulamalarına karşı vicdanımızın sesini dinleyerek, hep birlikte güçlü bir şekilde, insan olmanın sorumluğuyla kitleselleştirilen işler yapamazsak bu sömürü düzeninin çarkları arasında ezilip yok olmaya mahkûmuz demektir.
Bu sorunun can alıcı yanı, diğer bir yanı da bu cinayetin gizlenmesine dönük bazı çabaların var olması…
Bu çabaların Çanakkale Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nden gelmesi dikkat çekicidir.
Yapılan açıklamada “Alınan tüm iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine rağmen” bu olayın yaşandığı belirtilmiş ayrıca “Yüklenici ve alt taşeron firmalarının, sahada istihdam ettikleri iş sağlığı ve güvenliği firma yetkililerinin raporlamalarının tam olduğu, vince ait periyodik bakım ve muayenenin yasal süre içerisinde geçerliliğini koruduğu, vinç operatörünün gerekli mesleki yeterlilik belgesine (Operatörlük Belgesi) sahip olduğu, hem ölen hem yaralanan personelin iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini aldıkları ve sağlık muayenelerinin yapılmış olduğu tarafımızca bilinmektedir” şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır.
Bu ülkede evrak üzerinde, kayıt düzeyinde her şey tamamdır, ancak hayatın kendi gerçekleri çok farklıdır.
Bir işçinin ölümü ile sonuçlanan bir cinayet karşısında böylesine afaki açıklamalar yapmak sonuç olarak bu cinayetin üzerinin örtülmesine hizmet eder.
Kim bilir ne ihmaller söz konusudur, ancak işin başında böylesi bir yaklaşım gösterilmesi şimdiden bu olayın da üzerinin örtüleceği anlamına gelmektedir.
Ha sahi, bu ülkede 2015 yılında 1730 kişi iş cinayeti sonrasında yaşamını kaybetti.
Bir tanesinin sorumlusu ortaya çıkarılıp, cezalandırıldı mı?