Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Tehlikeli gelişmeler…

7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan iradeyi kabul etmeyerek, uygulanan politikalar ile ülkeyi geren, şiddet ve savaş uygulamaları ile kendi tahakkümünü gerçekleştirmek için 1 Kasım seçimlerinde yeniden tek başına hükümet olan AKP ülkeyi bir kan gölüne çevirmiş, ayrıştırma, temel yaşam haklarını yok sayan uygulamaları ile tehlikeli bir uçurumun kenarına kadar getirdikten sonra şimdide "ezer geçeriz" açıklamaları ile yıkıp yok ettiği, yüzbinlerce insanı yerinden yurdundan göç etmek zorunda bıraktığı, yüzlerce masum insanın katledildiği şiddet uygulamalarını ülkenin geneline yaymak istediğinin işaretlerini vermektedir.

1850

10 Ekim’de Ankara’da düzenlenen Barış Mitinginde 101 ilerici, devrimci, aydın, çağdaş barış taraftarı insanın katledilmemesine yol açan patlamayı bir katliam olarak değerlendirmeyen İçişleri Bakanlığının yaklaşımının ülkemiz açısından ne denli büyük bir tehlike olduğunu söylemeye gerek yok!

Böylesi bir yaklaşım, şiddete katliamlara davetiye çıkarmaktan başka bir anlam taşımaz, sonuçları da daha çok şiddet acı ve ölümler olarak yansır.

Hal böyle olunca toplumda şiddet kutsanmakta, şiddet üzerinden toplumun kutuplaştırıldığı, gerildiği uygulamalar günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir.

Cihangir’de bir plakçıda bir müzik grubunun internetten yayınlanan canlı konserini izlemek için bir araya gelenlere “içki içiyorsunuz” diye yapılan saldırı bu yaklaşımın ürünüdür, buradan beslenmiştir.

Yine İstanbul Balta limanında ellerinde bira bulunan 7 kişilik bir gruba sopalarla yapılan saldırının kodları şiddet kültürü tahammülsüzlüktür.

LGBTİ bireylerin yapacakları yürüyüş öncesi tehdit edilmeleri, yürüyüşlerinin yasaklanması, yürüyüş hakkına sahip çıkanların kolluk güçleri ve sivil çeteler tarafından saldırıya uğraması, ülkede bireylerin tercihlerinin yok sayılması ve en temel haklarının gasp edilerek ötekileştirmelerinin bir ifadesi olarak sürdürülen kutuplaştırma ve müdahaleler toplumun huzurunu ve güvenliğini olumsuzlaştıran örneklerdir.

Tüm bu uygulamaların günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi ardından, siyasi erkin gezi üzerinden halka meydan okuması “cesaretli olmalıyız, topçu kışlasını yapacağız ”şeklindeki çağrısı halka karşı açılan bir savaştır.

Düne kadar Kürt illerinde halka yaşatılan onca acıyı, zulmü, baskıyı, ölümleri görmezden gelmiş olmanın siyasi iradeye vermiş olduğu cesaret; faşizmin temel mantığı olarak farklılıklara yaşam hakkının yok edildiği bir düzenin inşasında hızla yol alındığını göstermektedir.

Parlamentodaki muhalefetin de özellikle CHP’sinin,  gerici, şeriatçı, ırkçı, ayrımcı, cinsiyetçi, mezhepçi, şiddet, savaş politikalarına istikrarlı bir karşı duruşunun olmaması da gericiliği cesaretlendiren diğer bir gelişmedir.

Mevcut durum, gelişmelerin son derece karanlık olduğuna işaret etmektedir.

Bu karanlığı, aydınlığa çevirmek demokrasi güçlerinin birlik dayanışma içerisinde vereceği kararlı mücadeleye bağlıdır.

Gericilik hızla yol almaktadır.

Mecliste çıkarılan kanunlarla atılan hızlı adımlar sürecin tahkimini sağlamaktadır.

Yargının kontrolü için yasal değişiklikler gündemdedir.

Eğitimin gericileştirilmesi için hemen hemen her şey tamamlanmış, önemli mesafeler kat edilmiştir.

Emeğin haklarının yok edilerek, sermayenin daha çok kar elde etmesi için gerekli yol temizliği yapılmış ve sürdürülmektedir.

Baskı ve şiddet politikalarının fütursuzca uygulanması için ilgili kurumların cezasızlığına hükmeden düzenlemeler için düğmeye basılmış, ilgilerin sorumlulukları sıfırlanarak halka istedikleri gibi baskı ve şiddet uygulamanın yolu açılmaktadır.

Daha birçok konuda gerekli dönüşümler hızla hayata geçirilmektedir.

Demokrasi ve emek güçlerinin artık polemik yapacak vakitleri kalmamıştır.

Ülkemiz her geçen gün karanlığa  doğru hızla yol almaktadır.

Herkesin aklını başına alma zamanıdır.

Ancak şunu unutmayalım ki gericilik kâğıttan kaplandır.

Daha bir iftar saatini bile doğru belirlemekten aciz olanların, halklarımıza bu faturaları çıkarmalarını gerçekten içime sindiremiyorum.

Büyük, gelişmiş, Türkiye diyenlere;19 Haziran’da Abide’deki iftar olduğu gibi 2 dakika ile kaçırdık dersek yeterli olacaktır…