sermet@canakkaleolay.com
Ekonomik krize bağlı olarak yaşanılan toplumsal travma ciddi boyutlara ulaştı. İntiharlar, intihar girişimleri, şiddet içerikli protestolar son günlerde oldukça yoğun. Hükümet krizden çıkış veya krizin etkilerini azaltma noktasında etkin önlemler geliştiremedi. Dar gelirliler başta olmak üzere halkın büyük çoğunluğu unutuldu.
“Kalan sağlar bizimdir” misali bazı uygulamalar yapılıyor ki akıl alacak gibi değil.
Son zamanlarda yoksul halkın yaşadığı bölgelerde çeşitli gerekçelerle yıkılan evlerin arttığı gözlenmekte.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi birde ciddi bir mahalle baskısına dönüşecek bir uygulama geldi Çankırı Valiliği tarafından.
Çeşitli gerekçelerin ardında Çankırı’da halka açık yerlerde açıkta içki içilmesi yasaklandı, hatta piknik alanlarında bile
Neler oluyor demeyin, olanlar meydanda.
Soracağınız ve sorgulayacağınız konu tüm bu gelişmeler karşısında, taraflar neler yapıyor olmalı.
Seçimler sonrası yaşanılanlar; yok Ergenekon du, yok domuz gribiydi,yok Ermenistan sınırının açılmasıydı derken gündem birden değiştiriliverdi.
Ekonomik kriz can yakmaya devam ediyor.
İşsizlik ve işsiz kalma korkusu bir kabus gibi çöktü.
İnsanlar çaresizlik içersinde yaşadıkları sıkıntılara bağlı olarak ciddi bir toplumsal travma yaşıyorlar.
Uzmanlar bu noktada gelişen psikolojik duruma dikkat çekiyor.
İntiharlar ve intihar girişimleri hiçbir zaman bu dönemdeki gibi yoğunlaşmadı.
Yetkililer suskun.
Sendikalar ,siyasi partiler,sivil toplum örgütleri suskun.
Bu sessizlik nasıl bir fırtına koparır doğrusu bilemiyorum.
Yaşam alanlarındaki sınırlama ve yasaklamalar
Özel yaşam alanlarına ve bunun biçimlerine Çankırı örneğinde olduğu gibi yapılan müdahaleler ,ciddi bir baskı toplumu habercisidir.
Ayrıca toplumsal uyumun yok edilmesi konusunda önemli bir gelişmedir,yarın ciddi bir mahalle baskısına dönüşebilir.
Anlaşılan o ki yönetsel erk mevcut gelişmelere bağlı olarak kendi önlemlerini oluşturuyor.
Bu da baskıcı ve özgürlüklerin sınırlandığı ortamlar yaratma noktasında çabalardır.
Ne yapmalı?
Özellikle örgütlü güçlere şimdi daha çok görev düşmekte.
Yaşamın her alanında dayatılmak istenen ekonomik, siyasi baskılar için hiçbir tereddüde yer vermeden karşı durma konusunda bir iradenin yaşama geçirilmesi sağlanmalı.
Tüm bu gelişmelerden etkilenen kesimler bir an önce ,üzerlerindeki bananecilik giysilerinden sıyrılarak bu duyarlığın parçası olmalı, bu noktadaki mücadelelere destek vermelidir.
Yarın çok geç olabilir.
Yaşamımız ve geleceğimiz için şimdi alınması gerekli bir çok tedbir var.
Hep birlikte bu konuda sorumluluk alma zamanı geldi; yoksa yaşanılacak toplumsal travmanın sonuçları çok daha kötü olacak.
Sermet ATADİNÇ