Tavaklı yangınları ve Ezine Gıda OSB!
Ezine’nin Tavaklı köyünü ilk görüşüm geceye denk gelmişti. Denizden 200 kusür metre yükseklikte, Bozcaada’yı, Ege’yi gören manzarası ile muhteşem bir doğa harikasıydı. Sonra gündüz gözüylede gördüm. Eski insanlarımızın tarım arazilerini korumak için dağ yamaçlarına kurdukları yerli bir köyümüzdü tavaklı. 1980 sonrası başlayan yazlık furyası sonrası ise, denize yakın araziler bir anda binalarla doldu. Ancak yinede köy kendini korumayı başardı. Denize yakın bölge ise Tavaklıaltı adını alarak yazlık yerlemiş yeri haline geldi. Ünü de Ankara’da bir hayli yayıldı ki, TRT’ciler bile güzel bir siteyle Tavaklılı oldular.
Bu kısa girişten sonra gelelim mevzuya! Son bir ayda Tavaklı’da sekiz kez yangın çıktı. Hepsi ayrı noktalarda hemde! Yazlık yerleşim yerlerine mesafeleri ise 500 ila 600 metre mesafelerde. Ne kadar ilginç değil mi? Ve ilk yangınla beraber köy halkı ve özellikle gençler duyarlılıklarını gösterdiler. Köy Muhtarı Ender Şengül onlara hem muhtarlık olarak hem de sevdikleri bir abileri olarak ön ayak oldu. Köylülür yangınlara karşı teyakkuzda yaşamaya başladılar. Bir iki üç dört derken tam sekiz yangını da söndürmeyi başardılar. Şuan köy adeta bir yanğın üssü gibi. Köye ait iki kepçe heran hazır. Yanğınlara karşı orman içi yeni yollar açılmış durumda.
Tavaklı da ısrarla çıkan bu yanğınları görünce ise benim aklıma Ezine’de temelleri atılan Gıda Organize Sanayisi geldi. Yaklaşık yedi bin kişilik istihdam yaratacak bu sanayi bölgesi, bölgenin kaderini değiştiren bir yatırım olacak. Altyapısı biten ve artık fabrika temellerinin atılacağı bu bölge gözümün önünde canlanınca da, Balıkesir Balya’yı hatırladım. 800 yıllık maden sahalarının olduğu ve halen Eczacıbaşı’nın maden kurşun madenlerinin bulunduğu küçük ilçenin tarihi de çok ilginçtir. Merak edenler gogula girip bakabilir. 1900 yıllarda Balıkesir merkezden Balya’ya insanlar eğlenmeye gelirmiş. Yemi içme sektörü il merkezinin kat kat üzerinde, Fransızların ilk termik santralinin pırıl pırıl aydınlattığı Balya gece yaşamının baş aktörü konumundaymış. Acaba diyorum, Ezine Gıda OSB’de bu bölgeyi Balya’ya benzer bir konuma doğru mu getirmeye çalışacak. Yanan yerlerin özelliğine baktığımızda ve Ezine’ye yarım saat mesafede bir alan olarak düşündüğümüzde, yatırımcılar olarak çok cazip bir yer olarak duruyor. Tabi Türkiye’de işler de değişik yürüdüğü için, önce yakalım, sonra iha edelim, ucuza gelsin mantığı mı çalışmaya başladı diye düşünmeden edemiyorum. Yakında kokusu çıkar diyerek de tarihe not düşüyorum.
Esnafı hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim!
Pandemi nedeniyle iki yıldır kapalı olan üniversitenin açılmasına sayılı günler kala, Çanakkale esnafında heyecanlı bir bekleyiş görüyorum. Ağızlarından dökülen güzel ve iyi niyetli cümlelere de tüm kalbimle amin diyorum. Gerçekten Çanakkale için üniversitenin ne büyük bir velinimet olduğunu iyice anlamış oldu herkes. İnşallah kazasız belasız bir yıl gelir çatar ve tüm esnafımız bayram eder. Yalnız şunu da hatırlatmak isterim, merkez ve ilçelerimizde ‘kısa günün karı’ mantığının kesinlikle yaşanmaması gerekir. Bozuk ekonomimizi tamamen öğrenciler ve bunlara bağlı sektörlerle düzeltmeye kalkmamalıyız. Böyle bir duruma hem yerel yöneticilerin, hem de üniversite yöneticilerinin dikkat etmesi gerekliliğini de hatırlatırım.
Emzirme noktaları ve Çanakkale siyaseti!
Bilirsiniz ‘siyasetle- politika’ ayrı iki kavramdır. Siyaset dediğimiz biraz ağır, tecrübeli insanların yaptığı serüven olurken; Politika hafif meşreplerin sahne aldığı bir orta oyunu gibi geçer. Onun için politika’da kim kimi doğurdu, kim kimin veliahtı, dün kim kimle yürüdü, kimin kuçağına kim bebek bıraktı! Sonra ne oldu? O oldu, bu oldu diye düşününce aklıma çocukların oynadığı orta oyunu geldi. “Yağ satarım, bal satarım, Ustam ölmüş ben satarım. Ustam öldü kürkü var, Satmam on beş liraya. Yağlıca ballıca dayak atarım.Yağ satarım, bal satarım, Yağlıca ballıca dayak atarım” çocukluğumuzun en heyecanlı oyunlarından birisiydi değil mi. Ama baya da acıtırdı sırtımıza tokmağı yemek. Çanakkale’de politikadan, siyasete terfi edemeyen arkadaşlara iyi oyunlar diyelim! Ve bu duruma eğlenmediğimizi de nacizane ifade edelim.