Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Tanınmak için Yeşilçam’a

2204
Prof. Dr. Hamit Palabıyık Çanakkalelilere yaptığı onca hakaretten sonra bir kez daha baltayı taşa vurdu. Çanakkaleliler için yazdıklarını yok sayarak hakkında çıkan haberler için “tanınmamı sağlamıştır” diyen Palabıyık için bir önerim olacak. Bir Yeşilçam şansınızı kullanın derim. Gerçi Yeşilçam sokağı cazibesini yitirmiş olsa da, bir denemenizde fayda var. Belki elinizden tutan biri olabilir. Meşhur olma yolunda şansınız açılabilir, böylece tanınmış olmak için Çanakkalelilere hakaret etmek zorunda kalmazsınız.
 
Gerçi İletişim Fakültesi Dekan Vekiliniz de bu tanınma işlerini iyi bilir. Kendisi de 2005 yılında, Türk filmi gibi bir olayın baş aktörlüğüne soyunmuş olarak kamuoyunu çok meşgul etmişti. Hani; hocasıyla öğrenci kızın aşkları konulu Türk filmleri vardır ya o hesap…
 
Hocam, içinde bulunduğumuz durum esasında çok ciddi. Ben biraz karikatürize etsem de; ciddiyetinin ve doğurabileceği sonuçların çok önemli olduğunun bilincindeyim.
 
Daha evvelki yazımda bunu belirtmiştim; savunmaya kalktıkça batacağınız belli iken, siz böyle bir yolu seçtiniz. Gelin bir kez daha objektif olarak düşünün. Hata yapmak insanlara mahsustur. Bu yazı dünyasında haddini aşan ne olaylar ile karşılaştık. Özür dilemekten başka bir seçeneğiniz yoktur.
Dilemediğiniz sürece; her doğan çocuk ile, her bir şarap kadehi ile, dağda yürüdükçe, denizde yüzdükçe, dans ettikçe Çanakkale sizi anacaktır. Kulaklarınız buna ne kadar dayanır bilemiyorum.
 
Öğretim üyeleri huzursuz
ÇOMÜ’de sular yine hızla ısınmaya başladı. Bugün gazetemizde okuduğunuz gibi öğretim üyelerinin işlerine son vermek konusunda kabul edilemeyecek adımlar atılıyor.

ÇOMÜ Laçiner’n rektörlüğü ile birlikte siyasal bir kurum haline dönüştürülmüştür. Gerek kendi iç işleyişinde öğrencileri ile çalışanları ile öğretim elemanları ile ve kent ile ilişkilerinde bu gelişim çok açık olarak ortadadır. Bir bilim kurumu açısından kabul edilecek bir durum değildir.
 
Halbuki bu kent, bir üniversite kenti olma konusuna iradesini belirlemiş bir kenttir. Kentin beklentisinin bu yönde olduğu koşullarda her neden ise Üniversite siyasal aktör olma rolüne soyunmuştur. Bu şekilde sürdürdüğü süre içersinde kent ile üniversite ilişkilerinin olumlu bir alanda gelişme şansı olmayacaktır.
 
Sosyal medyada yer alan Laçiner ile Gökhan’ın birlikte yer aldığı, altına da güzel güzel sloganların yazıldığı görseller ile bu iş olmaz. Bu kentin üniversitesi kent halkı ile uğraşacağına onun sorunlarının çözümünün yol göstericisi olmalıdır.
 
Bunu düşündükçe aklıma Kazdağları Uygulama ve Araştırma Merkezi geldi. Ne oldu bu araştırma merkezine? Kazdağları’nda altın üreticilerinin yok etme girişimlerine karşı yaşam savunucuları kendi imkanları ile buna karşı koyarken nerde bilimin yol göstericiliği fonksiyonunu yerine getirecek araştırma merkezi?
 
Yoksa birileri onu da mı susturdu?…