Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Tam gaz!

1465
Hükümet hız aldı, demokratik hakların ve özgürlüklerin yok edilmesi adına çok yönlü bir saldırı başlatıldı.
İnternet yasası, HSYK derken, şimdide MİT yasası.
Bu yasalar ile tam bir baskı ve şiddet ağlarının örüldüğü yeni koşullar yaratılmaya çalışılmaktadır.
Bu telaşın bir sebebi olmalı; yaklaşan yerel seçimlerin yarattığı baskı, ayrıca, yolsuzluklar ile köşeye sıkışan hükümetin paçayı kurtarma çabaları, diktatörlük yolunda “ileri” adımları gündeme getirdi.
Hani “ileri demokrasi” hallerimiz var ya, o hesap
Ülkede genel olarak geliştirilmeye çalışılan baskı ve şiddet eğilimi her geçen gün daha çok hissedilmeye başladı.
Ankara’da 6 ilçede adeta olağanüstü hal ilan edildi.
Polis çevirip  istediğini arayabilecek, araçlarda arama kontrol işlemi ,özel evrak incelemesi yapabilecek .
15 günlük süre için alınan bu karar güvenlik gerekçesiyle yapılıyor.
Bir nevi sıkıyönetim ilanı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinden çıkan dinleme cihazlarına ilişkin olarak yazdığı “TÜBİTAK raporunda tahrifat yapılması istendiğini; aksi halde görevinden alınacağının söylendiğini” açıklayan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, “Halen üzerimde baskılar sürüyor. Koruma talep edeceğim” “Beni artık tasfiye edeceklerdir” açıklamaları ile hükümetin tertiplerden medet umduğunu bu konuda her türlü baskıyı gündeme getirdiğini ortaya koydu.
HSYK’nın yapısına ilişkin değişikliğe ilişkin bir açıklama yapan HSYK 2.Dairesi Başkanı Nesibe Özer, değişiklikle bakanın özel yetkili bir hal aldığını söyledi. Özer, “Bakan`ın Kurul üyeleri üzerindeki yetkileri artırılıyor. Kurul üyelerinin, Anayasa uyarınca mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına göre görev yapması zorlaştırılıyor. Yargı bağımsızlığına aykırı şekilde Bakanın hâkim ve savcılar üzerindeki etkisi artırılıyor” dedi.
Yaşananlar, tepkiler, uzmanların görüşleri gösteriyor ki; hükümet tam bir akıl tutulmasıyla kontrolsüz bir şekilde, ülkeyi felakete götürüyor…
Ufukta tek adam diktatörlüğü gözüküyor.
Paralel devlet iddiaları ile açıklanmaya çalışılan son gelişmeler bu süreci daha da hızlandırdı.
Şimdide MİT yasası ile istihbarat devleti yaratılarak son nokta konulmak istenmektedir.
MİT’e geniş yetkiler getiren yasa ile polis devletinden, istihbarat devletine geçisin adımları atılarak demokrasi ve özgürlükler askıya alınıp, diktatörlük tam olarak sağlamlaştırılmaya çalışılmaktadır.
MİT yasası ile hedeflenen yeni düzenlemeler şöyle:
* Milli İstihbarat Koordinasyon Kuruluna (MİKK) MİT Müsteşarı yerine artık Başbakan başkanlık edecek.
* MİKK, Başbakan tarafından belirlenen bakanlar ve üst düzey kamu görevlilerinden oluşacak. ‘İhtiyaç’ halinde özel kişiler veya kamu kurumlarının üst düzey yöneticileri de MİKK toplantılarına çağrılabilecek.
* Ancak Başbakanın izni ile MİT Müsteşarı Yargıtay, MİT elemanları HSYK’ce belirlenen Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanabilecek,
* Cumhuriyet savcıları MİT görev ve faaliyetlerine ilişkin herhangi bir ihbar veya şikâyet üzerine arama yapamayacak,
* Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabilecek.
* ’Önleyici istihbarat’ adı altında MİT Müsteşarı veya yardımcısının onayı ile yurt dışı dahil dinleme yapabilecek
* MİT kamu, meslek kuruluşlarından, bankalardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilecek.
* MİT soruşturma ve kovuşturmalarda ifade tutanakları dahil her türlü bilgi ve belgeyi alabilecek,
* MİT uhdesindeki istihbari nitelikteki bilgi, belge, veri ve kayıtlar ile yapılan analizler adli soruşturma ve kovuşturmalarda istenemeyecek.
* MİT’e ait bilgi ve belgeleri çalanlara, izinsiz alanlara 4 yıldan 10 yıla kadar; yayımlayanlara da muhabir dahil 3 yıldan 12 yıla kadar ceza verecek.
Biliniz ki, son günlerde fırtına hızıyla gelişen, demokratik haklara dönük sürdürülen bu saldırılar;hükümetin iliklerine kadar işlemiş yolsuzluk olaylarının gizlenmesine yönelik tedbirlerdir.
İnternet sansürü de bu konudaki gelişmelerin kamuoyu tarafından öğrenilmesinin önünü almak içindir.
Tüm bu gelişmeler net bir şekilde ortada iken özellikle başbakanın algı yönetimi noktasındaki çabaları da hız kazanmış olup, prompterlardan okuduğu metinlerle bin bir türlü demagojiler yapılmaktadır.
Her seferinde de gazetecilere verdiği gözdağı ayrıca dikkat çekmektedir.
Her konuşmasında “attığınız manşetlerin altında kalacaksınız” sözleri ile gazeteciler üzerinde sürdürülen tehdit eksik olmamaktadır.
Kimin neyin altında kalacağı belli olmaz.
Haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk, kimsenin yanına kar kalmamıştır.
Er geç bir şekilde hesabı sorulmuştur.
Gerçek de budur, herkes bunu böyle bilmelidir.