Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

Şu “Çanakkale ruhu” dedikleri!

2254
Bir Çanakkale ruhu vardı, destanlaşan bir savaşın, birlikte mücadelenin, birlik ve beraberlik duygularının, belki de en önemlisi olan “yurt savunmasının” ilhamını aşılardı. Sağcısından solcusuna kadar herkes bir şekilde bir yerinden tutar, sahiplenirdi Çanakkale ruhunu…
Ancak son 10 yılda AKP ile birlikte Çanakkale ruhunu da “tuz ruhuna” çevirdiler.
Anti-emperyalist yönü ile kendisinden sonra bu savaşı veren bir çok ülkeye örnek olan Çanakkale savaşı, AKP döneminde “hurafe”lerle mistikleşerek, neden-sonuç ilişkisini yitirip, anlam kaybına uğradığı biliniyor. Çanakkale savaşı kutsanarak, verilen mücadelenin geleceği aktarılması da “dualarla” sınırlı kalıyor. Oysa alınması gereken dersler, çıkarılması gereken, bağımsızlık, işgale karşı ortak mücadele ve yurt savunması gibi mesajları unutuluyor, ya da unutturulmak isteniyor.
Atılan her adım da Çanakkale ruhumu var
Yok mu başka kahraman memleket! (Gazi)Antep’i, (Kahraman) Maraş’ı değil de neden Çanakkale?
Çanakkale ruhu ile Çin’e gidiyoruz
Çanakkale ruhu ile Afrika’ya
18 Mart’ı kutluyoruz Çanakkale ruhu ile
Suriye’ye gireceğiz inşallah(!) yine Çanakkale ruhuyla tabi
Şimdi de 1 Mayıs’ı Çanakkale ruhu ile kutlayacağız. Nasıl olacaksa?
 
Bu yaklaşım, 1 Mayıs’tan öte Çanakkalelilere verilmek istenen bir mesaj gibi geliyor. DİSK Genel-İş Şube Başkanı Erdinç Uslan’ın dediği gibi, “manevi başkent”, “kutsal topraklar” propagandasının bir sonucu mudur gerçekten de?
 
Bu mesaj daha önce “Türkiye’nin en büyük ilahiyat fakültesi” ile verildi değil mi?
Çanakkale’ye “Türkiye’nin en büyük su ürünleri fakültesi” ya da daha kapsamlı bir “Ziraat Fakültesi” belki bir “tarih” fakültesi değil de neden büyük “İlahiyat fakültesi”?
Sizce de biraz garip değil mi?
“istemezükçü”lüğümüzden değil de insan garipsiyor işte.
Çanakkale-Biga arasındaki yol 10 senede bitirilince
200 metrelik viyadük 12 senede bitirilmeyince
Vakıflar bölge müdürlüğü Balıkesir’e gönderilince
Denizcilik Bölge Müdürlüğü, denizsiz Bursa’ya bağlanınca
Orman Bölge Müdürlüğü burada kapatılıp, Şanlıurfa’ya açılınca
Havaalanı her yıl yeniden faaliyete başladığında
Kazdağları’nı altıncılar, Biga tarafı termikçiler tarafından paylaşılınca
“Barlar, tarihi sokağın silüetini bozuyor” yayınları yapılırken
Çanakkale ruhu neredeydi?
Şimdi tüm bu olumsuzlukları rağmen, bir Çanakkale ruhundan bahsetmek mümkün mü?
Hangi ruh? Kimin ruhu?
Böyle bir 1 Mayıs, emekçilerin birliği, işçilerin ve ezilen halkların egemen sınıflara karşı savaşını dezenformasyona uğratacağı gibi “Türk-Kürt” kardeşliği noktasında yapılacak “Hepimiz kardeşiz” takıyyesi ile de Kürt sorunun demokratik çözümü hasıraltı edilip, “hükümetimiz eylerse güzel eyler” safsatasının mesaj olarak çıkması muhtemeldir.
Bu mesajın Çanakkale’den verilerek, 1 Mayıs ile aynı zamanda başta Kürt sorunu olmak üzere tüm sosyal ve ekonomik talepler konusunda, hükümetin kutsanmasından öte geçmeyecek bir sürece hazır olalım.
Memur-Sen’in Çanakkale ruhlu 1 Mayıs’ı ile;
Düşük ücret, ağır çalışma koşulları, taşeronlaştırma, esnek çalışma, işçi kıyımı ve işsizlik!
Ya da padişahım çok yaşa!
Sendikasızlaştırma ve güvencesiz çalışma koşulları
Ya da padişahım çok yaşa!
Barış ve halkların kardeşliği
Ya da padişahım çok yaşa!
… gibi bir süreç yaşanacağı yorumları önümüzdeki haftanın da gözde konusu olacağa benziyor.
Bekleyip göreceğiz