turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım benim gibi `Eski Milli Atlet` olan Çanakkale Erzurumlular Derneği Başkanı Mehmet Akgün`ün çağrısı üzerine Adalet Kurultayına katılarak `Çalıştay`a katkı sundum.
Çağrılı olmasam da katılacaktım, zaten herkese açık bir kurultaydı… Çalıştay’a sunduğum “Sporda ayrımcılık, keyfilik, adalet” başlıklı çalışmamı kurultaya katılamamış okurlarım için paylaşmak istedim.
***
Günümüz dünyasında ırkçılık, ayrımcılık hatta şiddet iktidarlar ve devletler tarafından körüklenerek, kendi taraftarlarını ve çıkarlarını diri tutmak için kullanılmaktadır.
Son yıllarda maalesef Türkiye’de de ırkçılık ayrımcılık kullanılarak şiddet içeren olaylar yaratılmaya çalışılıyor. Özellikle politikacıların söylemleri bu duruma önemli ölçüde çanak tutmaktadır. Politikacılara neden böyle söylemlerde bulunuyorsunuz diye soracak olursanız alacağınız yanıt ise tam tersi olur. Derler ki; “bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir!” Uygulamada ise tam tersini görürsünüz…
Oysa Sporun dili, dini, ırkı olmaz. Spor sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve ülkelerin, kentlerin, ilçelerin tanıtımında önemli faaliyet olduğu gibi milyar dolarlık bütçeleri ile 4 üncü Endüstri olarak kabul edilmektedir. Spor siyasetçi, devlet adamı ve kurumların yapamadığını yaparak kitleleri peşinden sürükleyebilmektedir.
Futbolda olduğu gibi Atletizm de de yabancı sporcu sorunu kangrenleşmiştir. Bu durum Atletizmimizi yönetenlerin başını ağrıtacak, ağrıtmalı.
Futbol takımlarımızın ilk 11’ inde Türk oyuncu nasıl yoksa Atletizm de de o eğilim giderek artıyor.
Dünya Atletizm Şampiyonasında 200 metrede altım madalya alan Ramil Guliyev’i kutlayalım ama, o madalya bizim federasyonun keşfedip yetiştirdiği Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından bir sporcu olsaydı göğsümüz bir başka kabarırdı değil mi!?
*Asıl Sorun Altyapı…
Atletizmde okullarda keşfedilen çocuklara bilinçli program ve yetiştiricilerle ulaşmak mümkün olamaz mı? Bence mümkün… 80 Milyon nüfusa sahip ülkemiz ‘sporcu fakiri!’ olamaz.
*Bir Diğer Sorunumuz Spor Yöneticiliği…
Hayatında eşofman giyip ter atmamış kişileri spor kulüplerinin yöneticileri yaparsanız başarı bekleyemezsiniz.
Üniversitelerimizde, Spor Akademilerinde ‘spor yöneticiliği’ bölümlerinden mezun olanlarımızı o alanlarda görevlendirmiyoruz. Çavuş-ahbap ilişkisiyle formasyonsuz-kariyersiz kişilerle de bu kadar oluyor işte!..
Dolayısıyla da sporda “adalet” arıyorsunuz ama bulamıyorsunuz…
Neden-sonuç ilişkisini başka türlü kurabiliyorsanız, kurun!
*Tüm bunları düzeltmekle görevli sporu yöneten ve yönlendiren kesimler bir an önce sporu temel ilkelerine döndürecek çare ve çözüm formüllerini üretmek zorundadır. Aksi halde sporda yaşanan ırkçı, ayrımcı, keyfi ve adaletsiz tutumların yarattığı şiddet, bir gün gelir onlara da dönebilir.
SPORUN TOPLUMSAL İLERLEMEDEKİ ROLÜ VE ÖNEMİ
Spor, çağımızda en önemli toplumsal güçlerden biri olmakla kalmamış, kulüpleri, yerel yönetimleri hatta hükümetleri bile aşıp Uluslararası ekonomik-toplumsal güç haline gelmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde bazı spor dallarının başlı başına sanayi kolu haline geldiğini söylemek abartı olmaz.
Sporun, toplumsal yararlarından soyutlayıp sadece ticari ve seyirlik özelliği ön planda olan meta haline dönüştürülmesi, siyasal, dinsel, ırkçı, etnik amaçlarla kullanılıp sömürülmesi, onu gerçek işlevinden uzaklaştırmaktadır. Oysa sporun temel amacı toplum sağlığı, mutluluğu ve gönencine hizmet olmalıdır.
Kalkınmanın ne için ve kiminle yapılacağı sorusu sorulduğunda, karşımıza “İNSAN” yanıtı çıkar. Bu nedenle kişilerin ruh ve beden sağlığını koruyabilmek için geniş halk kitlelerinin temel spor eğitimini alması ve yapabilmesinin olanakları yaratılmalıdır.
Sanayileşme ile birlikte insanların daha da yalnızlaştığı, makineleştiği buna bağlı ruhsal rahatsızlıkların hızla arttığı bir gerçektir. Sporun yardımlaşma, iş bölümü, grup halinde hareket etmeye olanak sağlayan özellikleri, bu rahatsızlıkların giderilmesinde büyük katkısı olacaktır.
Toplumlararası kaynaşmayı sağlaması açısından sporun dünya barışına hizmeti azımsanmayacak boyuttadır.
SPORDA ÖRGÜTLENME VE YÖNETİM
AMAÇ; Sporcudan başlayarak aşağıdan yukarıya doğru demokratik olarak örgütlenen, yukarıdan aşağıya da katı bürokrasi ve merkezcilikten arınmış biçimde işleyen bir ulusal spor yönetimi modeli oluşturmaktır.
Spor yönetimi demokratik merkeziyetçi yapıya kavuşturulmalıdır. Ancak bu yapının demokratik ve merkeziyetçilik özelliklerinden hiçbirinin diğerine baskın olmadığı, birbirini yok etmeyip tamamladığı bir yapı oluşturmasına dikkat edilmelidir.
Spor bir kamu hizmetidir. Sporun yapılanmasında kamunun rolü eşgüdüm, yatırım, planlama, işlevsel denetim ve uluslararası ilişkiler olmalıdır.
Merkeziyetçilik ilkesinden, toplumun genel siyasal örgütlenme planını, ayrıca dağınık ve kendi başlarına yetersiz kaynakları ülke çapında tek merkezde toplayarak akılcı biçimde değerlendirmek anlaşılmalıdır.
Demokratiklikten ise; sporcu, yönetici ve eğitimcilerin katılımı, kitlesel yaygın denetimi amaçlanmaktadır.
Merkeziyetçilik ve demokratiklik özelliği uzlaşmaz değildir. Asıl olan kitlelerin seçilen ya da atanan organları yaygın, etkili kurumlaşmış biçimde denetleyebilmeleridir yoksa, demokrasi uğruna spor kuruluşları, mafyanın ya da siyasi rant heveslilerinin kurbanı olur.
ÇÖZÜM: Demokratik Merkeziyetçi Spor Yönetim Modeli
· Amatör sporun gelişimine öncelik verilmeli, okul spor olanakları genişletilmelidir.
· Çalışan amatör sporcuların ve temel spor dallarının sorunları öncelikle çözülmelidir.
· Yıllık, aylık, günlük spor programları devletçe atanan yapı tarafından uygulamaya konulmalıdır.
· Yerel yönetimlerin imar planlarında ortak spor alanlarının yer alması gözetilmelidir.
· Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla okul içi ve okullar arası sporun etkinleşmesi sağlanmalıdır.
· Genel bütçeden spora ayrılan payın arttırılmasının yanı sıra, yerel gelirlerden, yerel spor hizmetlerine pay ayrılması sağlanmalıdır.
· Mali yönden bürokrasi azaltılırken, kulüplere ekonomik destek sağlayacak kaynaklar yaratılmalıdır.
· Sporla ilgili projelerin ulusal düzeyde planlanmasında, Bakanlık, Üniversiteler ve DPT’nin eşgüdümü esas alınmalıdır.
· Spor tesislerinin yurt geneline dengeli dağılımına ve standardizasyonuna dikkat edilirken, tesislerin çok sayıda kişilerin yararlanmasına olanak sağlayacak şekilde, kültür-sanat etkinliklerine de uygun semt tesisleri biçiminde yapılandırılmasına özen gösterilmelidir. İş yerlerinin de belirlenen kurallara uymaları dikkatle izlenmelidir.
· Sporcu, yönetici ve memurların tüm özlük sorunları çözülmelidir.
· Kitle sporunun temel araçlarının (Ayakkabı, Eşofman vb.) devlet tarafından ucuz, sağlıklı, dayanıklı olarak üretimi sağlanmalı veya desteklenmelidir.
· Yukarıda belirtilen model ışığında mevzuat yeniden düzenlenmelidir.
*30 Ağustos diriliş, şahlanış ve varoluştur. Kutlu olsun… T.Ç.
*Kurban bayramınız kutlu olsun… T.Ç.