Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Soydan’ın duyarlılığı

1578
CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan bütçe görüşmeleri sırasında meclis kürsüsünden yapmış olduğu bir konuşmasına 12 Eylül askeri faşist diktatörlüğünce katledilen Erdal Eren’i anarak başladı.  
 
Soydan, öğrencilik yıllarında 12 Eylül uygulamalarına bizzat tanıklık yapan bir kişi olarak o günlerde Erdal Eren’in idamının engellenmesi için yürütülen kampanyanın ruhunu da yaşamış bir kişidir.
78 gençliğinin bir parçası olarak,  o günlerde devrimci fikirlerin de etkisi altında bir kişi olarak Soydan’ın göstermiş olduğu bu tavır,  ilerici aydın devrimci kesimler tarafından takdirle karşılanmıştır.
Soydan’ın  bu birikimi; kendisini bu noktada bir sorumluğa götürmüş ve Erdal Eren için okuduğu şiiri son derece içten okumuştur.
Dinleyen bir kişi olarak ben de gerçekten duygulandım.
 
Soydan, bu tavrı ile yeni bir beklenti yaratmıştır.
Soydan, şimdi 12 Eylül askeri darbesi  sorumlularından hesap sorulması talebinin de  mecliste takipçisi olmalıdır.
Soydan, bu konuda yükselen talebin sözcüsü olmalıdır, bu konuda atacağı adımların halkına karşı sorumluluğu olduğunu unutmamalıdır.
 
Söz milletvekillerinden açılmış iken,  asgari ücretli bir işçinin 630 TL ‘lik ücretini arttırmak için kılını kıpırdatmayanların kendi danışmanları için akıl almaz bir ücret zammı yapmalarını da dikkatlerinize sunmak isterim.
 
Taner Yıldız’ın olgunluğu mu?
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Gazi Üniversite’sinde katıldığı bir törende kendisini protesto eden bir öğrenciyi yanına çağırarak konuşturması; medyaya bakanın olgunluğu olarak yansıdı.
Bu arada protestocu öğrencinin korumalar tarafından nasıl bir müdahale ile karşılaştığı göz ardı edildi.
Protestocu gencin almış olduğu darbeler yanına kar kaldı.
 
Öyle bir anti demokratik anlayış içersindeyiz ki; protesto hakkı yok sayılıp, bakanın protestoda bulunan öğrenciye iyi davranması bir olgunluk gibi gösterilmektedir.
Bakan Yıldız olması gerekli olan bir şeyi yapmıştır.
Bir olgunluk veya üstün bir davranış gibi ele almak demokratik haklarımıza  yapılan saldırıları meşru görmek anlayışının bir sonucudur.
Öğrenciler protesto ede ede,  artık fiili olarak bu haklarını kullanacaklarının örneklerini vermektedirler.
Yaşanılan budur; medya’nın gündeme getirdiği gibi Bakan Yıldız nezdinde bir iyilik sunumu değildir.
Kamuoyu Bakan Yıldız’ı protesto ettiği için Kayseri’de gözaltına alınan öğrencileri de biliyor.
 
Ülkemizde demokrasi ve özgürlükler alanında her geçen gün daha yoğun saldırıların örneklerine tanık olmaktayız.
Facebook da hükümeti eleştiren haber ve karikatürleri paylaşan bir memura maaş cezası verildi ve sonra da sürüldü.
 
Birgün Gazetesi muhabiri görüş alıp yayınladığı gerekçesi ile 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bundan sonra gazetecilik yapmak da zor iş gerçekten.
Peki gazeteci görüş alıp yayınlayamayacak da ne yapacak?
 
Yayınlanmamış bir kitap nedeniyle bir gazetecinin tutuklanması olayına, bir de şimdi yayınlanan bir kitabı basan matbaa sahibine hapis cezası verilmesi eklendi.
 
21 Aralık grevi  halkın çıkarları için
İşte böylesi bir atmosferde ülke çapında 21 Aralıkta yapılacak 1 günlük grev; demokrasi özgürlükler, her geçen gün daha da artan ekonomik zorluklar itibarıyla ,bu saldırılara karşı olmak açısından son derece önemli bir hale gelmiştir.
Geleceğimiz için bu greve sahip çıkmalıyız.
Kamu emekçilerinin verdiği mücadele, halkın daha mutlu yarınlarda yaşama mücadelesidir, hepimizin ortak sorunudur.