Sorunun özü…
Referanduma sayılı günler kala siyasal atmosfer hareketlenmekte.
Birbiri ardı sıra gündeme taşınan iddialar, çeşitli tespitler, doğal olarak bazı gerçekler ile yeniden yüzleşmemizi gündeme getirmekte.
Kentimizde AKP’li siyasetçilerin ‘muhtarlar üzerindeki evet baskısı iddiası’ beni çok şaşırtmadı.
AKP siyasi arenada söyledikleri ile yaptıkları arasında farklılıkları ile algılanan bir siyasi parti.
Bu alandaki algılamalarını değiştirecek bir pratik izlemedikleri içinde vatandaşın kafasındaki soru işaretleri gün geçtikçe artıyor.
Bu algı, bugüne kadar hiçbir siyasi parti için bu kadar güçlü olmamıştı.
Öylesi olaylar ile karşılaşıyoruz ki; doğal olarak kafalarda ‘AKP yine takiye yapıyor’ değerlendirmesi gelişiyor.
Referandum dolayısı ile demokrasi ve özgürlüklerin gelişimi için evet çağrısı yapanların , ‘Köyünüzden evet oyu çıkmaz ise, köyünüze hizmet gelmez’ baskısı nasıl açıklanabilir?
AKP’li Biga Belediye Başkanının, görüntü kirliği gerekçesiyle Ramazan’da dışarıda yemek servisi yapılan masaları kaldırtması arka planında ‘mahalle baskısı’ olan bir takiye değil midir?
Başbakanın “biz hükümet olarak PKK ile görüşmedik, devlet görüşebilir”tespiti türbinlere oynanan bir takiyecilik değil midir?
İşte bugün AKP ile her alanda yaşadığımız benzer örnekler ile ilkeli duruş noktasındaki temel gerçeklikten uzaklaşınca ortaya sulandırılmış, özü boşaltılmış bir sistem ortaya çıkmaktadır.
‘Arka plan gerçeklikleri’ öyle etkili bir yöntemsellik olmuştur ki; evet, hayır pusulalarının düzenlemesinde bile kendisini göstermiştir.
Kahverengi ‘hayır’ rengine karşılık beyaz ‘evet’ rengi daha etkili bir görsellik nedeniyle tercihleri etkileyebilir.
‘Arka plan gerçekliklerinin’ süreci belirlediği bir sistemde bu yaklaşım göz ardı edilmemelidir, bir fayda beklentisiyle yapılan düzenlemedir.
Referandum ile propagandası yapılan ‘daha çok demokrasi için evet’ tavrı birçok alanda demokratik işleyişin dışında kalan bir siyasi iktidar için inandırıcı olmaktan uzak bir algıdır.
Bu referandum sürecinde vatandaş kendi deneyimleri temelinde yapacağı değerlendirmeler sonrasında tavrını belirleyecektir.
Algılar bu sürece damgasını vuracaktır, vatandaş neden ‘evet’ veya neden ‘hayır’ kavramının dışında bir tarz ile yönünü belirleyecektir.
Küresel finans sisteminin beklentisi ‘evet’
Uluslararası sermaye bütün beklentisini referandumdan çıkacak açık ara ‘evet’ üzerine kurmuş durumda.
Uluslararası sermaye açıkça AKP ile işbirliği içersinde olduğunu, böylece deklere etmiş oluyor.
Çıkacak bir hayır tavrı ile ekonomik göstergelerin olumsuzlaşacağını ifade eden uluslararası sermaye, referandumun sınıfsal zemini konusunda da bazı işaretlemeler oluşturuyor.
Uluslararası sermayenin tercihinin ‘evet’ olması herhalde işçimiz, memurumuz, işsizimiz, emeklimiz için bir şey ifade ediyor olsa gerek…
Elde ettikleri faiz gelirleri, borsa kazançları ve çeşitli finansal argümanlar ile milyar dolarları ülkemizden alıp gidenler, bizleri daha çok yoksullaştıranlardır.
Bu evetçi rantiyeye, şimdi ‘HAYIR’ deme zamanı….
Sermet ATADİNÇ