Skandal skandal üzerine…
Yaz aylarını hiç sevmiyorum.
Artan yaşıma bağlı olarak azalan enerjim, sıcaklarında negatifliği ile birleşince ortaya olumsuz bir tablo çıkıyor, böyle olunca daha negatif bir bakış açısının gelişimini engelleyemiyorum.
Doğal olarak yaz aylarının olumsuzlukları ile daha çok meşgul oluyorum.
Bu yıl özelikle artan boğulma olayları ile yaşamını yitiren insanları hatırladıkça, yaz aylarına karşı bir başka negatif yaklaşım kriterine sahip oldum.
İstatistiki olarak herhangi bir veriye sahip değilim ama, sanki bu yaz boğulmalar nedeniyle yaşamını yitiren insanlar konusunda gerçekleşmenin yüksek olduğu bir yıl yaşıyoruz.
Bu algıya, son olarak Kumburgaz’daki 5 gencin deniz bisikletine binip denize açılmaları sonrasındaki kaybolma olayının da etki yaptığını söyleyebilirim.
Kumburgaz’daki facia nereden bakarsanız bakın bir skandallar zinciridir, ancak Türkiye gibi bir ülkede gerçekleşebilir.
Önce deniz bisikletini kiralayan işyerinin ruhsatsız olduğu ortaya çıktı.
Bu tabiî ki ülkemizdeki denetimsizlik olayını bir kez daha gündeme getirdi.
Beraberinde yetki tartışmaları gündeme geldi.
Bu konuda yetkili olan kurum kimdi, her zaman olduğu gibi ortada kaldı, kimse sorumluluk almadı.
Hadi bunları geçtik, deniz bisikletini kiralayan işyeri sorumluları, kiralayan gençler akşam olup dönmemelerine rağmen hiç mi bir kaygı duymazlar?
Deniz bisikletini kiralayıp geri dönmeyen bu gençler için güvenlik güçlerine bildirim ne yazık ki, bir sonraki gün gençlerin ailelerinden biri tarafından yapılmıştı.
Şimdi sıkı durun; kaybolan gençlerden birinin ailesi polise bildirimde bulunduğunda, iddiaya göre aldığı cevap tam bir skandal.
“Bir kadın bulmuşlardır. Eğleniyorlardır. Bir yerde de sızmışlardır”
Neler oluyor arkadaşlar, sıcak başıma mı geçti nedir bu böyle?
İnsanlığımızı yitiyoruz herhalde!
Sefer yapan deniz otobüsü zor hava koşullarında açıkta deniz bisikleti üzerinde dalgalarla boğuşan insanları görüyor, insanlık adına tık yok.
Pardon, topu taca atma tarzında sahil güvenlik birimine yapılan bir bildirim var!
Bu seferde sahil güvenlik birimlerinden bir hareket yok.
Yine yapılan bir savunma ve ölüme terk edilen 5 genç …
İş işten geçtikten sonra uzmanlar deniz bisikletlerinin denizlerde kullanılmasının yasaklanmasını gündeme getiriyorlar.
Bu tür bisikletlerin ancak havuzlarda, göletlerde ve eğlence parklarında kullanılabileceğini belirterek, denizlerde kullanılmasının sakıncasını dile getiriyorlar.
Hey be kardeşim nasıl bir ülkede yaşıyoruz, bu kadar açık bir ihlalin gündeme gelmesi sonrasında bazı gerçeklerin ortaya çıkması için bunca skandalın yaşanması mı gerekirdi?
Bunun bedeli 5 gencin yaşama olacaksa, çok yazık bu ülkeye…
Henüz kendilerinden haber alınamayan gençlerin aileleri, belki umutlu belki umutsuz, her şeyin ötesinde son derece karmaşık duygular içersinde çocuklarının akıbetini merak içinde beklemektedirler.
Herkes seferber oldu; İtfaiye, sahil güvenlik botları, arama kurtarma gemileri, hücumbotlar, mayın tarama gemileri, sualtı polis timleri, kimi ararsanız herkes aramada.
Halbuki çok daha basit olan tamamıyla sistemsizlik nedeniyle yerine getirilmeyen prosedür yerine getirilmiş olsa idi; şimdi bu dram yaşanmamış olacaktı.
Sahi şimdi kim bu işin sorumlusu?
Kim kime topu atacak?.
Baraj kapakları açılarak piknik yaptıkları sırada sulara kapılarak ölen insanların olduğu ülkenin de Türkiye olduğunu düşünürsek, daha neler neler göreceğiz demekten kendimi alamıyorum.
Tüm bunların bu ülkede insana verilen değerin bir göstergesi olduğunu unutmayalım.
AKP’nin yeni Türkiye’si böyle bir şey olsa gerek…
Sen kim, yeni yi savunmak kim?