sermet@canakkaleolay.com
Seçime 6 gün kaldı. Bu seçimler diğer seçimlere göre daha stratejik bir öneme sahip, ülkemizin içersinde bulunduğu koşullar itibarıyla diktatörlük ve savaş politikalarıyla demokrasi ve barış arasındaki seçeneğin oylanacağı bir seçim olacak. 7 Haziran seçim sonuçlarını kendileri açısından bir risk olarak gören AKP yeni bir stratejiyle 1 Kasım seçimlerini devreye aldı. Savaş politikalarını, şiddet uygulamalarını devreye sokarak; tehditler, katliamlar tutuklamalar ile kendini kurtarmak için tüm imkânlarını seferber eden, elinden gelen her türlü uygulamayı gündeme alarak sürdürülen bir seçim sürecinde sona yaklaştık.
Bu süreçte, yalan karalama, dezenformasyon ile tahkim edilmiş politikalarla birlikte, yoğunlaştırılan baskı, şiddet ve tehdit ile halkı sindirmek; 13 yılık AKP uygulamalarının tartışılır olmasını engelleyerek siyasal ve ideolojik gerçeklerin tartışılmadığı böylece tüm halk düşmanı politikaların unutturulması adına özel bir çaba gösterildi.
En sonunda “eş bulamazsınız bize başvurun” söylemi ile; içersinde bulundukları hafifliği gizleyememenin yeni bir örneğini ortaya koydular.
Herhalde Çanakkale Milletvekili Bülent Turan gereğini yerine getirmek için harekete geçecektir.
Bir çöpçatanlık bürosu açılışı müjdesi vermemişti, bu durumda onu da verecektir herhalde.
Her türlü söylevini allayıp pullayarak yandaşlık ve yalakalık adına sınır tanımayanlar bakalım nasıl bir “derinlik” gösterecekler…
Eş bulma konusunda ki bu söylev aynı zamanda AKP’nin kadına bakış açısını ortaya koymakta, kadını nesneleştiren bir söylev olarak; cinsiyetçi politikanın yeni bir tekrarı olarak yeniden gündeme getirilmiştir.
İnsanları etnik kimliklerine, inançlarına, cinsiyetlerine, dünya görüşlerine, yaşam tarzlarına göre ayrıştıran bu yaklaşım bölücülüğün ta kendisidir.
Yine Bülent Turan Muharrem ayı nedeniyle yapmış olduğu bir açıklamada Alevi vatandaşlarımız için “bir kısım insanlar “ şeklinde bir niteleme yaparak ayrımcılık konusunda nasıl bir yol aldığını ortaya koymuştur.
Bülent Turan tarafından yapılan açıklama aynen şöyledir ;” Muharrem ayının bizim inanç değerlerimiz içerisinde elbette ki çok anlamlı bir yeri var. Bir kısım insanlarımız özellikle bu ayda oruç tutarlar”
“Bir takım insanlar” ne demektir?
Alevi yurttaşlarımızı “bir takım insanlar” olarak nitelendirmek ötekileştirme politikalarının belirgin bir özelliği olarak AKP’nin ayrıştırıcı yüzünü ortaya koymaktadır.
İşte bu anlayış, ülkemizdeki savaş ve şiddet politikalarının beslendiği ana damardır.
Bu arada unutmadan söyleyeyim;siz AKP’nin “eş bulamazsanız bize başvurun” mesajını yuva kurmak değil, yuvanızı yapacağız deyiminin karşılığı olarak ‘hakkınızdan geleceğiz’ şeklinde anlarsanız yanılmamış olursunuz.
13 yıllık deneyim bunu göstermektedir.
AKP artık çuvala dolanmıştır.
Başbakanın son günlerindeki konuşmalarındaki gaflar bunu ortaya koymaktadır.
Ancak bunun ne kadar gaf olduğu da ayrı bir tartışma konusudur.
“Siyasihaber org” adlı internet sitesinin derlediği başbakanın sözlerinden bazı bölümler şu şekildedir;
“12 Ekim: “Elimizde canlı bombacıların listesi var. Ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız.” (Eylem yapmadan tutuklayamıyorlar ama eylem yaptıkları zaman da öldüğü için yine tutuklayamıyorlar! Maksat, işlerini görsünler…)
13 Ekim: “Ya öyle mi olmuş...?” (Sedat Peker’in yaptığı, ‘‘Oluk oluk kan akacak’’ diye konuştuğu miting için.)
14 Ekim: “IŞİD’in kafasındaki İslam ile Türkiye’de yaşanan ve bizim savunduğumuz İslam arasında 180 derece değil 360 derece fark var. (Dön dolaş aynı yer; IŞİD’in yanı…)
17 Ekim: (Kayseri mitinginde) “Ben Konyalı olduğum kadar Kayseriliyim.” (Her memlekette aynı terane.)
19 Ekim: “Şimdi Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var.” (HDP’yi Diyarbakır patlaması üzerinden oy artırmakla suçlamıştı. Demek işinize gelmiş, Ankara katliamını siz yaptırmış olmayasınız?)
20 Ekim: (Van’da) “AKP iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz Toroslar dolaşacak.” (Tehdit üstüne tehdit. “Biz gidersek tufan” diyor.)
21 Ekim: “IŞİD nankör bir örgüt.” (Düşmana değil, dosta nankörlük edilir. Dostluğun itirafı.)
22 Ekim: “Eş lazım dediğinizde önce anne babanıza gideceksiniz. İnşallah onlar size hayırlı bir eş bulacak. Bulamazsa bize başvuracaksınız.” (Başbakan memleket meselelerinden bunalmış olsa gerek, çöpçatanlığa soyunuyor.)
23 Ekim: “Hakkın, emeğin, adaletin konuşulduğu bu salondan dünyaya bir kez daha haykırıyorum. Nerede bir zalim varsa onun yanında olacağız.” (Sözün bittiği yer!)”
Tüm gelişmeleri üst üste koyduğumuz zaman ortaya çıkan; tükenmişliğin görüntüsüdür
1 Kasımda tercihimizi barıştan yana kullanmalıyız.
7 Haziran seçimlerinin gösterdiği gibi AKP gericiliğinin durdurulması, tek adam diktatörlüğünün engellenmesi yine HDP’nin başarısı ile sağlanacaktır.
Sarayı barışa boğmak için; “İnadına barış”, “İnadına emek”, “İnadına adalet”, “İnadına özgürlük”