Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Siyasetin, siyaset dışı aktörleri

1335
Çanakkale siyasetinde son zamanlarda siyaset dışı aktörlerin değişik hamleleri ile vermiş oldukları mesajlar tartışılır oldu.
Bu aktörler aldıkları siyasal pozisyon temelinde kendilerine daha çok alan açma konusunda yoğunlaşan birtakım çabalar içersindeler.
Siyasal pozisyon noktasındaki beklentilerini somut kazanımlara dönüştürmek için bütün enerjileri ile çalışmaktalar.
Öncelikle şunu hatırlatmak isterim; siyaset yaşamdan soyutlanabilecek bir disiplin değildir, bu anlamıyla toplumun çeşitli dinamiklerinin eylemleri siyaset ile ilgili olabilir, ortaklaşabilir, daha da ileri gidersek iç içe geçebilir.
Bunu kavramadan yaşanan gelişmeleri doğru bir şekilde değerlendiremeyiz, hatta yanlış bir zemin temelinde anti demokratik bir konumlamaya düşebiliriz.
Buradaki ayrım noktası; siyaset dışı aktörlerin değerlendirmelerini hangi temelde hangi yöntemler ile yaptığı ile ilgilidir.
Siyaset dışı aktörlerin, son zamanlarda siyasal alanda yaratığı algıların olumsuz bir örneğini ÇTSO’ yönetiminin Çanakkale Belediyesine karşı almış olduğu tavır ile yaşamaktayız.
ÇTSO, kentin ekonomik gelişimi için çeşitli projeleri olan yarı resmi bir  sivil toplum örgütüdür.
Projelerinin niteliği konusu, kent ile ilişkilenmesindeki sorunları ve kentin bir bütün olarak menfaatlerine uygun olup olması ve karar süreçlerinin işlemesi anlamındaki pozisyonunu bir yana bırakarak bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Bu kriterler olayın özüne ilişkin sorunlar olarak başka bir platformda ele alınması ve tartışılması zaten zorunlu olan gelişmelerdir.
Ben burada sadece ÇTSO yönetiminin bu projeler ile ilgili olarak Çanakkale Belediyesi ile ilişkisindeki yöntemselliğinin siyasallaştırılması ve buradan hareket ile Çanakkale Belediyesinin hedef alınması noktasını değerlendirmek istiyorum.
Yarı kamusal bir sivil toplum örgütü, öncelikle üreteceği projelerin yaşama geçirilmesi konusunda, muhatap olacağı kurum ve kuruluşlar ile sağlıklı ilişkiler kurmalıdır.
Bu aynı zamanda bu kuruluşun samimiyet göstergesidir.
Hepimiz günlük hayatımızda birçok kez karşılaştığımız gibi, biliriz ki; geçinmeye niyeti olmayanın hatırımızı sorma gibi bir çabası olmaz.
Bir projeyi gerçekleştirme hedefi ile yola çıkan bir kuruluş muhatabı olduğu kurum ile karşılaştığı sorunları sonuna kadar müzakere ederek çözüm yollarını aramaya çalışmalıdır.
Bir problemle karşılaştığı zaman havlu atıp, tamam sorun çıktı, şimdi tam zamanı; ‘ben istedim onlar yapmadı’ gibi bir yaklaşımla, bunun üzerinden o kurumu karalama tavrı mızıkçı çocuk tavrıdır.
Hiçbir zaman kabul edilemez.
Eğer bu tavır bir değil, iki değil her seferinde sürdürülen nitelikteyse o zaman da; niyet farklıdır.
ÇTSO Çanakkale Belediyesine karşı tamda bu şekilde bir eylemsellik içindedir.
Hatta bunun da ötesinde kafalarda soru işareti oluşturan çok daha önemli bir şey vardır ki, işte burasını Çanakkale halkı düşünmeli, ÇTSO üyeleri hesap sormak durumundadır.
Bugüne kadar ÇTSO yönetimi tarafından yapılan, Çanakkale Belediyesini suçlayan her açıklamanın karşılığı; Çanakkale Belediyesi tarafından olayların, ÇTSO ‘nun açıklamalarında belirttiği gibi olmadığı şeklinde verilmiştir.
Böyle olunca bir kez daha düşünmek gerekmektedir.
Tüm detaylarını müzakere yolu ile çözmek durumunda olan bir kuruluş gerçek olmayan değerlendirmeler ile kamuoyunu yanıltıyorsa orada ciddi bir sorun var demektir.
Ben tartışmaların detayına girmek istemiyorum
Bu polemik, Çanakkale halkının önünde Çanakkale Belediyesi tarafından zaten tüm şeffaflığı ile kamuoyu ile paylaşıldı.
Sadece hatırlanması konusunda aynı zamanda işin özünün kavranmasına hizmet etmek amacıyla şunları ifade etmek isterim;
Yat limanı projesinde, ÇTSO yönetimi imar düzenlemesi için “Çanakkale Belediyesi dosyamızı geri gönderdi” deyip; Çanakkale Belediyesini boy boy  gazete ilanları ile eleştirirken sorunun  Çanakkale Belediyesinin yetkisi dahilinde olmadığı ve İmar Bakanlığı nezdinde çözülmesi gerektiği  ortaya çıktı ve ÇTSO yönetimi Çanakkale Belediyesinin söylediği yolu izleyerek süreci sürdürdü.
Çarşı caddesi projesinde ‘Çanakkale Belediyesinin engellediği konusundaki tespitlerin’ ardından sorunun, Tabiat ve Kültür Varlıkları Bölge  Koruma Kurulundan izin alınması olduğu ortaya çıktı.
Hatta satırlar arasında kalan bir başka gerçeklik daha var ki; Belediyeyi suçlamak konusunda otomatiğe bağlamış bazılarının kulaklarına küpe olmalıdır.
Projeyi hazırlatan ÇTSO yönetimi, uygulamanın yapılacağı alandaki duvarların konumunun bu iş için uygun olmadığı gibi bir proje hatasının yaşandığını bile açıklamak zorunda kadı.
Cennet Otoparkı konusundaki gelişmelerin de,  ÇTSO’nun açıkladığı gibi olmadığı,bu alanın mülkiyet sorununun çözülmesine bağlı olarak Çanakkale Belediyesine resmi bir başvurunun yapılmamış olduğunu Çanakkale Belediyesi açıkladı.
Bu örneklerde gördüğümüz gibi yaklaşım ve yöntemler konusunda ÇTSO tavrında sorunlar vardır.
Tüm bu sorunlar müzakereler, iletişimler yoluyla çözülebilecekken yada çözülmesi mümkün değilse, yasa yönetmelik ve diğer düzenlemelere aykırı ise veya halkın iradesinin karşı çıktığı bir konumda ise zaten yapılabilecek bir şey yoktur, böyle olmalıdır.
Bu arada, halkın iradesinin karşı olmasına bağlı olarak vazgeçilen  bir proje tespiti  biraz fantezi gibi oldu ama, bu da olacak.
Yerel demokrasinin gelişimi ile o günleri de göreceğiz.
Önümüzdeki yerel seçimlerde Çanakkale Halkı, adaylardan hangisinin böylesi bir talebi dikkate alacağını yakından takip edecek.
Bu konuyu da araya koyduktan sonra, ÇTSO yönetimi izlemiş olduğu yöntemsellik ve sonuçlarıyla Çanakkale Belediyesine karşı siyasal bir hat üzerinden konumlanmış durumdadır.
Bu bilinçli bir eylem olmasa bile, sonuçta vardığı nokta tam da burasıdır.
Siyaset dışı aktörlerin yöntemsellikleri işte bu bakımdan önemlidir.
Doğru bir yöntemsellik yaratılamazsa siyasal bir konumlamanın unsuru haline gelinir ki; ÇTSO’nun Çanakkale Belediyesi ile ilişkilerinin geldiği nokta budur.
Bu işin görünen yüzü, diğer yüzünü ve başka yaklaşımların irdelenmesini de yarına bırakalım.