Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Siyasetçi Sözü mü, Akademisyen Sözü mü?

2300

Yeni Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner, görevini eski Rektör Prof. Dr. Ali Akdemir’den devir alarak görevinin başına geçti. Yeni Rektöre görevinde başarılar dilerim Rektör seçimleri sürecinde Laçiner ciddi hedefler koyarak bu göreve talip oldu. Üniversite personeli de bu hedefler için kendisine vize verdi, tercihlerini Laçiner’den yana kullandı. Çok doğal olarak bundan sonrasında Laçiner verdiği sözleri yerine getirip getirmeme noktasında dikkatlerin üzerinde olacağı bir yönetici olacak. Biz toplum olarak verilen sözlerin yerine getirilmediği koşullara alışkınızdır. En yakın örnekleri siyasetçilerimizin performansıdır. Laçiner Hoca, bilim insanı kimliği ile bu imajı yıkarak, hem kendisini hem de mensubu olduğu bilim insanlarını bu algının dışına taşımalıdır.  
Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.
Üniversitelerin iki önemli özelliği vardır.
Öncelik ile çalışmalarını toplum ile birleştirmeli, toplumun hizmetinde, bulunduğu kentlerin gelişimine destek veren kurumlar olmalıdır.
ÇOMÜ bu noktada şimdiye kadar verimli bir performans sergileyememiştir.
Bu alandaki gelişmeler tüm kent dinamiklerinin yakından takip ettiği konular olup, ilerideki günlerde de kamuoyunun önemli bir gündemi olmayı sürdürecektir.
Çanakkale’nin bu alandaki ihtiyacı oldukça acil ve önemlidir
Laçiner Hoca da bildirgesinde bu konuya dikkat çekmiş ve bununda da ötesinde “Üniversite kenti” kavramını gündeme getirmiştir.
Üniversitelerin olmaz ise olmazları noktasındaki bir başka özelliği de özgürlüklerin yaşam bulduğu ortamlar olmasıdır.
Düne kadar toplumsal konular ile ilgili olan, tavır koyan öğrencilerin disiplin soruşturmalarına uğradığını gözledik.
Bu konuda da beklentiler, böylesi uygulamaların bundan böyle yaşanmamasıdır.
İnsan kavramını temel alan bu alandaki gerekliliklerin eksiksiz yerine getirilmesi noktasında sorumluluk alacağını önemle vurgulamış bir Rektör olarak Laçiner, kendisinden beklentileri de bir üst seviyeye taşımış durumdadır.
Böylesi bir yaklaşım içersinde olan Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner’e,  bir özür borcu olduğunu hatırlatmak isterim.
Gazeteci arkadaşlarımızın düzenlediği bir canlı yayına hiçbir gerekçe göstermeden katılacağını söylemesine rağmen; sonrasında katılmaması, dilemesi gerekli bu özrün nedenidir.
Laçiner Hoca beyaz bir sayfa ile başlamak istiyor ise bu sorumluğunu yerine getirmelidir.
Ben takipçisiyim, olayın asıl muhatapları olan gazeteci arkadaşlarım unutsa bile.
Meslek onurumuzun sorumluğu bunu gerektirir.
Aynı zamanda gazeteci kimliği olan Laçiner Hoca da hak verecektir umarım.

Helal olsun başkan sana !
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kürt vatandaşlarımızın düzenlediği Newroz etkinliklerine katıldı.
Bunun üzerine bir siyasi partinin hedef tahtası oldu.
İnsanların etnik kimliklerinden dolayı ötekileştirilmediği bir anlayışın sonucu olarak, kentin belediye başkanının böylesi bir etkinliğe katılmasından daha doğal ne olabilir ki?
Bunun aksini iddia etmek, insanlarımızın etnik kimlikleri itibarıyla dışlandığı ırkçı bir yaklaşımdır.
Barış ve kardeşlik, bizlerin her zaman temel alması gerekli olan
yaklaşımlar olmalıdır.
Belediye Başkanının katılım tavrını eleştirecek kadar olaya fanatik yaklaşmak, kardeşlik duygularına zarar verir.
Düşmanlık tohumlarının ekildiği, kin ve nefretin kışkırtıldığı bugünkü koşullarda başkanın tavrı son derece çağdaş bir yaklaşım olmuştur.
Bu alanda yaratılmak istenen çatışma kültürünün panzehiri böylesi durumlarda yaşama geçirilecek kardeşlik adımlarıdır.
Gökhan bunu yapmıştır.

CHP’de ön seçime farklı bir bakış…
CHP milletvekili aday adaylarının ön seçim tarihine kalan süre kısaldıkça heyecanları da,  koşuşturmaları da arttı.
Yalnız aday adaylarının faaliyetlerini gözlediğimde bir noktayı atladıklarını düşünüyorum.
Parti üyelerinin ön seçimlere katılımlarını arttırmak için yapılması gerekli olan bazı özel çalışmaların yerine getirilmemesi, katılım performansını olumsuz etkiler ise; bu son tahlilde CHP başarısını Çanakkale’de olumsuzlaştırır.
CHP’nin değişim süreci bütünlüklü bir süreçtir.
Sürecin en önemli yanı da partililerin katılımcılık kültürü ile karar süreçlerinin içersinde olacağı, siyasetin bizzat öznesi konumuna gelecekleri değişimlerin yaratılmasıdır.
Bugüne kadar izledikleri politikalar itibarıyla bu alanda sorumlu bir yaklaşım sergileyen Demokrasi grubu gelinen noktada aday çıkarmadığı için bundan sonrasında izleyeceği politikalar itibarıyla alacağı tavır önem kazanmıştır.
İlkeli ve katılımcı bir siyaset modelini kendisine esas almış bu grup için herhangi bir adaya angaje olmak sığ bir yaklaşımdır.
Önlerinde çok daha önemli görevler ve sorumluluklar vardır.
Bütün aday adaylarına aynı mesafede kalarak, CHP üyesi 10400 kişinin en maksimum düzeyde ön seçimlere de katılımını sağlayacak bir bilinç yaratma çalışması ile siyasetin bir ekip işi olduğu gerçeğini herkese göstermelidirler.
Önemli olan CHP’nin taraftarlarıdır; onların katılımcı olmaları, siyasetin gerçek özneleri olarak CHP’lilerin değişimi içselleştirebilmeleri bugün CHP’nin en temel sorunlarından biridir.
Demokrasi grubu herhangi bir aday için destek kararı alır ise kendi ilkeleri ile çelişir.
Yarın sorarlar adama; nerede kaldı kendi gerçekliklerimiz, nerede kaldı ilkelerimiz ile yapacağımız siyaset?
Yarın inandırıcılığı tartışılır bir zemin yaratır, böylesi bir tavır.
Birlikte siyaset yaptığınız insanlar yarın bir başka süreçte’ biz bir başkasının da peşine takılabiliriz’ gibi bir algı içersinde olabilirler.
Güvenin kaybolduğu ortamlarda birliktelikler önemli zararlar alır.
Adaylık yarışından bağımsız olarak, CHP’nin ihtiyaçları temelinde, özellik ile CHP tabanına dönük olarak yapılacak çalışmaların çok önemli katkıları olacaktır.
Böylesi bir yaklaşım içersinde hareket eden sorumlular bugün adaylık için bir talepleri olmasa dahi, yarın talep edecekleri her noktada çok daha farklı bir kulvarda olacaklardır.
Büyük düşünmek her zaman kazandırır.

Sermet ATADİNÇ