Siyaset kazanında yolsuzluk yemeği
Bu siyaset kazanı öyle bir kazan ki, öyle bir bereketli öyle bir bereketli ki; her şeye kadir…
Ne atarsan içine öyle bir pişiriyor ki; acı biberler bile güzel bir tatlı ziyafetine dönüşüveriyor adeta…
Bu kazan tam bir “AK” lama kazanı, tüm kirli malzemeler pürü pak olarak çıkıyor.
Bakın meclisteki soruşturma kazanında neler pişirildi.
Neler neler “AK” bir menü haline dönüştürüldü, gelin görelim.
Soruşturma kazanında eski bakanlar birbirinden kıymetli malzemeleri ile boy gösterdiler.
Tüm dikkatler bu kazandan ne çıkacağına çevrilmişti.
Kazandaki malzemeler öylesine “zengin” olmalarına rağmen ortaya çıkan sonuç herkesi şok etti.
Eski bakanlar yolsuzluk kazanına şu katkılarda bulundular: altın ihracatı yapılmasına işinde imtiyaz sağlamak, kaçak yolardan yurt içine sokulan altınlar için adli ve idari soruşturmaları engellemek ve sonrasında başka bir ülkeye gidişine yardımcı olmak, işbirliği içinde oldukları işadamı için koruma polisi görevlendirmek, yakınlarını istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirmek, ortaya çıkan usulsüzlüklerin duyurulmasını engellemek, kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylatmak, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yummak ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağlamak,yakınlarının bazı şirketlerden iş almaları için aracılık etmek,tüm bu hizmetlerin karşılığı olarak milyon dolarlık saatler,ayakkabı kutusu ve çikolata kutusu içinde dolarlar,çocuklarının hesaplarına yatırılan milyon dolarlarla kaynatılan politikanın soruşturma kazanına son dakikada giren sihirli bir el ortaya pürü pak bir sonucun çıkmasına neden oldu.
Eee ne de olsa ustalık halleri, bin odalı saraylarda yaşamak herkese göre değil, bazı yetenekler gerektirir tabiî ki…
Masal gibi değil mi yaşananlar,
Ancak masallarda böyle şeyler olabilir, ülkemizin geldiği nokta açısından vay halimize…
Politikanın soruşturma kazanına giren bu yolsuzluk menüsünün nasıl servis edildiğini de bir hatırlayalım; ara sıcak olarak soruşturmaya konu olan paraların faizlerinin ikramını gördük.
Ayakkabı kutularındaki, para kasalarındaki paralar faizleriyle sahiplerine iade edildi.
Yolsuzluk kazanı karıştırılırken bir taraftan da büyük bir gürültü koparılıyordu.
Politikanın yolsuzluk kazanı kaynatılırken oluşturulan havuz medyasının kopardığı fırtına “yüce divanla darbe girişimi ” diye “AK”lama kazanına tuz biber oldu.
Aynı zamanda “sağlam iradenin” tuzluk milletvekillerine bir mesajı olarak yorumlandı; AKP milletvekillerine meclis oylamasında bir gözdağı veriliyor, vicdanların “sağlam irade” potasında eritilmesi için gerekli olan algının bu şekilde yaratılması hedefleniyordu.
Sonuçta ‘AK’lanan , yolsuzluk kazanında pişirilen bu yemek halkın kursağından geçmez.
“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmemek” bu halkın fıtratında vardır.
“Devlet malı deniz, yemeyen keriz” ilkesini kendisine dustur edinenlere bu halkın vereceği cevap çok yakında …
Halkın kazanları sokaklarda kaynayacak, sokak sofralarında bir araya gelecekler, dayanışma ve birlikteliklerini güçlendirecekler; bu soygun ve yağma düzenine gereken dersi verecekler.
Uzun söze gerek yok, gelin çok basit olarak düşünelim.
Hakkında bunca iddialar bulunan kişiler normal koşullarda yani kendilerine güveniyorlarsa ne yaparlar?
Göğüslerini gere gere hukuk önüne çıkar, haksızlığa uğradıklarını, mağdur olduklarını ifade eder, ve aklanmaları için bizzat kendileri girişimde bulunurlar.
Halbuki yaşananlar göstermiştir ki;türlü türlü tezgah döndürülerek yolsuzlukların üzeri örtülmeye çalışılmaktadır.
Bu kazanda pişirilen “AK”lamayı kimse yemez, bunu unutmayalım.
Menüye yeni ilaveler var; şimdi de tapeler silinecek…
Oldu olacak görevden alınan bakanların iadeleri de yapılsın, tam bir “AK”lama gerçekleşsin!