Sivas’tan, Geziye ve Liceye
20 Yıl önce bu ülkede yaşanan vahşet ,bugün hala gündemde.
20 yıl önce bugün Sivas’da 33 aydın ve sanatçıyı yok eden zihniyetin uygulamaları aynen devam etmektedir.
İşte Roboski,işte Reyhanlı , işte Gezi direnişi nedeniyle yitirdiklerimiz, işte Lice.
20 yıl önce katledilen 33 aydının failleri himaye edilerek gün yüzüne çıkarılmadığı gibi Roboski katliamının sorumluları da korunmakta,Reyhanlı’daki katliamın sorumlusu olan savaş politikalarından medet uman taşeron siyaset tüm şiddeti ile yaşamı etkilemekte.
Gezi direnişi nedeniyle yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün failleri serbest bırakılırken, görgü tanıklarının tutuklandığı bir ülkede; halka karşı, demokratik haklara, özgürlüklere ve barışa karşı topyekun bir saldırının olduğu gün gibi açık.
Kimsenin inançlarından, kimliklerinden, mezheplerinden, düşüncelerinden dolayı ötekileştirilmediği, yok sayılmadığı, cezalandırılmadığı çağdaş bir Türkiye için Türkiye halklarının duyarlılıkları şimdi daha farklı.
Sivas’da Alevi yurttaşlarımıza karşı düşmanlığın tetiklediği bu katliam, günümüzde kendileri gibi düşünmeyen herkesime karşı bir saldırıya dönüşmüş durumda
Sivas Madımak Otelinde diri diri yakılan aydınları kurtarmak için hiçbir çaba göstermeyenler, şimdilerde halkın üzerine tonlarca su fışkırtmaktalar.
Haklarına, özgürlüklerine, kimliklerine, inançlarına sahip çıkanların “baş olmak isteyen ayaklar” olarak değerlendirildiği ülkemizde gerçek olan halkımızın ayağa kalkmış olmasıdır.
Gerisi, demokrasi anlayışı ‘kelle ,paça’ olanların zırvalamalarıdır.
Bu karşı duruş birilerinin ruh halini fena halde bozmuştur.
Gerçekler, yapılmak istendiği gibi hiçbir dezenformasyon çabaları ile karalanamaz.
Yerel versiyonlarının zavallılıklarını görüyoruz.
Tüm iddialarının bir bir yalanlanmasına rağmen hala dezenformasyon çabaları ile bitap düşen tiplerin yandaşlık görevlerini yerine getirme çabaları nafile.
Olgular ve olaylar dışında sürdürdükleri karalama ve ötekileştirme çabaları ile Çanakkale’nin barış iklimine verdikleri zarar ortada iken; şimdide şimdi de kirli ellerini Çanakkale’nin barış ve hoşgörü ortamına uzattılar.
Yaratmak istedikleri kaosu meşrulaştırmak için, şimdiden Çanakkale’nin barış ve hoşgörüsü için “yutturulmaya çalışan gerçek” değerlendirmesi ile hareket eden yalancı şahitler,kiralık yazarlar, Çanakkale’den elinizi çekin
Çanakkale’nin barış ve huzurunu kimse bozamaz, yaratılmak istenen kaos ortamının karanlığından beslenmek isteyen,kafaları gibi kendilerini de karartarak üstlenmiş oldukları roller ile Çanakkale’nin huzuruna verecekleri zararın bedeli kendileri için ağır olacaktır.
Çünkü artık GEZİ sonrası dönemdeyiz.
Bakın bu ülkenin aydınlık gençleri ODTÜ’de nasıl bir ders verdiler, ÇOMÜ’de gösterilen duyarlılığın bazılarını nasıl bir ruh hali içersine soktuğu hala gözlerimizin önünde.
Gelin, şimdide ODTÜ’lülerin seslerine kulak verelim;
Elektronik:"Bunca yıllık elektronikçiyiz böyle direnç görmedik"
Felsefe:"Aynı tomada 2 kere yıkanılmaz."
Uzay Bilimleri:"327 koltuklu uzay gemiciğiniz hazır başbakan, bi binin bişey demiyeceğiz.Uzay Lobisi"
Mimarlık:"Rant için değil halk için mimarlık."
Fizik: "Einstein`in saçının kılıyız."
Eğitim Fakültesi:"Çapulcu nesil bizim eserimiz olacak."
İnşaat Fakültesi:"Beton kadar dirençliyiz."
Çevre Mühendisliği:"Bizim meselemiz 3-5 ağaç değil."
Kamu yönetimi:" Yönetecek kamu mu bıraktınız?"
İşletme:""Taksit taksit çaldığın özgürlüğümüzü faizi ile geri alacağız"
Bilgisayar Mühendisliği: "Fıskiyenin önündeki belediyeyi kim soydu?"
Gıda mühendisliği: "Hiç biber kullanma demedik, salça yapabilirsin"
Sizi gidi orantısız zeka kullanıcıları sizi ;ne güzel yapmışsınız öyle.