Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Şiddetle kınıyorum.

Belediye Başkanı Eski Danışmanlarından CHP siyasetinin etkin isimlerden Remzi Yiğit'e yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Ancak bu saldırı sıradan bir saldırı, münferit bir olay olarak değerlendirilemez. Ülkemizde demokratik siyasete karşı sürdürülen özelikle muhalif siyasetçilerin kriminalize edilmeye çalışıldığı şiddet kültürünün bir sonucudur. Şiddet kültürü etki alanını arttırdıkça özelikle muhalif siyasetçilerin türlü türlü nedenlerle, günlük yaşamın basit sorunları bile bahane edilerek pompalanan şiddet ortamından üzerine vazife çıkaranlar tarafından şiddete maruz kaldıkları son zamanlarda sık karşılaştığımız olaylar arasındadır.

1394

 Hakim kültür haline getirilen şiddet, her ortamda pompalanmakta siyasi irade gelinen noktada şiddetten beslenerek varlığını sürdürmeye çalıştığı için şiddet artık günlük hayatımızın da ayrılmaz bir parçası haline getirilmiştir.

Değil mi ki; bu ülkede yönetim politikalarını “yok edeceğiz” “köklerini kazıyacağız” “imha edeceğiz”  “taş üzerinde taş baş üzerinde baş bırakmayın” şeklindeki yaklaşımlar oluşturuyor, bunun doğal sonucu olarak en basit günlük olaylar karşısında bile şiddetin çözüm yolu olarak  seçilmesi  ekilen şiddet tohumlarının sonuçlarıdır.

Bu noktada hepimizin alacağı önemli dersler var.

Barışı savunmak, barış kültürünü hakim hale getirmek toplumda her geçen gün daha çok kendisini var eden şiddete karşı alternatif olacak tek kriterdir.

Tabiki bundan rahatsız olan, amaçlarına ulaşmak noktasında şiddeti kendilerine kalkan yapan kesimler doğal olarak günlük yaşamın da terörize edilmesinin birinci sorumlularıdır.

Bu yönelim öyle bir noktaya taşınmıştır ki ; barış istedikleri için cezaevlerine atılan akademisyenlerin var olması boşuna değildir.

“Ya bendensin ya teröristsin” anlayışı da şiddetin en temel kaynağı olarak son derece tehlikeli bir gidişata işaret etmektedir.

Buradan hareket ile insanlar bundan böyle sorunlarını şiddet yoluyla çözme yolunu kendileri açısından meşru göreceklerdir.

Geldiğimiz noktada maalesef böylesine bir açmaz içerisindeyiz.

Remzi Yiğit’e yapılan saldırı işte böylesi bir ortamda gerçekleştirilmiştir.

Şiddet ile çatışmalarla hiçbir sorunun çözülmediğini yıllardır yaşadığımız tecrübeler neticesinde gördük, buna rağmen yeniden ülkemiz şiddet sarmalı içerisine sokulmuştur.

Bu atmosfer toplumun her alanında kendisini hissettirmektedir, sürekli kavga eden, en küçük bir olayda insanların birbirini öldürmesine kadar varan şiddet halinin yaşanması boşuna değildir.

Rüzgar ekenler toplumda yeni bir fırtınaya neden olmuşlardır.

Bu arada Remzi Yiğit’in yaşadığı bu çirkin saldırı sonrasında Çanakkale’de CHP siyaseti açısından da söylenecek bazı şeyler var.

Remzi Yiğit ve beraberinde siyaset yaptığı arkadaşları ne yazık ki CHP içerisinde bazı kişiler tarafından sürekli hedef olarak gösterildi, sürekli

karalamalara maruz kaldılar.

Bu arada şunu belirteyim, bu insanları tabii ki eleştirebilirsiniz, eleştirmelisiniz, ancak düşmanlığı körükleyen sonuçta şiddet dürtülerini geliştirecek söylev ve yöntemlerden uzak durmak zorundasınız 

CHP içerisinde ideolojik olarak ,siyasal deneyimleri itibarıyla ve siyasal gelenekleri bakımından da  CHP’ye yakışmayan bazı özel hesaplar  içesinde olan bazı  kişiler bugüne kadar siyaset yapmak adına içlerinde Remzi Yiğit’in de bulunduğu ekibe saldırmayı kendilerine görev haline getirdiler.

Hal böyle olunca bu insanlar sürekli düşmanlaştırıldı, çok doğal olarak toplumda bunun bazı sonuçları oldu.

Yaşanan bu olay göstermektedir ki; CHP örgütü bu olay sonrasında bu gibi olumsuzlukları besleyemeye yol açacak, düşmanlaştırma ve hedef gösterme eylemleri kimden gelirse gelsin hangi amacı taşırsa taşısın etkin olarak tavır almalıdır.

Daha evvelde yaşanan bir olay üzerine belirtiğim gibi, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ı karalamak adına sosyal medya üzerinden bir kampanya ile işe başlayan bir şahıs hakkında partinin sürdürdüğü disiplin işlemleri sonrasında bugün hala “diren” hashtagleri ile çeşitli komplo teorilerini içeren propagandalar ile çabalarını sürdüyor, yerel basına kendi yargıları üzerine kurulmuş haber metinlerini genel bir algıymış gibi servis ederek her fırsatta CHP içerinde yaratmaya çalıştığı bir çatışma üzerinden kendisine alan açmaya çalışıyorsa, orada biraz düşünmek gerekir.

Bu arada gazetecilere hakaret ettiğinin de herhalde farkında değil, kendi yargılarını dayatma olarak servis eden bir mantık kendisi açısından her türlü dayatmayı mübah olarak gören bir mantıktır.

Bir disiplin süreci başlatılmışsa buna saygılı olmak gerekir.

Disiplin sürecine çeşitli komplo teorileri üreterek müdahale etmeye çalışmak parti disiplini, ve örgütlü olmak bilincini yok saymak demektir.

Zaten gelmiş olduğu gelenek böylesi bir gelenektir.

Bu çabaların hala sürdürülüyor olması kabul edilemez ,bunu sürdüren kişinin de iyi niyetli olmadığı her hali ile ortadadır.

Hedef aldığı kişilerin kendisini dikkate almayarak muhatap almamaları üzerine, daha da çirkinleşen bu faaliyetlerin çok daha olumsuz sonuçlara yol açması toplumda yaşadığımız şiddet kültürünün etkileri itibarıyla mümkün olabileceğini şimdiden belirterek gerekli uyarıyı yapmak istiyorum.

Şiddet böylesi ortamlarda  gelişme imkanı bulur  ,böylesi iklimlerde birileri gün gelir üzerine vazife çıkarıp bir kıvılcımı bir felakete taşıyabilirler.

Türkiye’de bunun örnekleri çoktur.

Karalama  düşmanlaştırma temelindeki söylevler, bir gün gelir sizin iradenizin dışında  bir başkasına yapılan şiddet ve saldırının azmettiricisi haline gelebilir.

Onun için siyasette kullanılacak dil ve üslup çok önemlidir.

Çanakkale CHP’de böylesine bir iklime müsaade etmemek için örgütün daha fazla insiyatif alması böylesi provokatif çabalar içerisinde bilinçli yada bilinçsiz olarak yer alan her türlü unsura izin verilmemelidir.

Yaşadıklarımızı şöyle geriye doğru bir analiz ettiğimde Remzi Yiğit’e yapılan saldırıyı hiç de öyle basit bir saldırı olarak değerlendiremiyorum.

Yıllardır  sürdürülen düşmanlaştırma karalama iftira gibi  faaliyetler sonrasında oluşan bir iklimin meyvesidir bu çirkin saldırı.

Biraz daha analiz edilirse belki bazı azmettiriciler dahi ortaya çıkabilir.

Çanakkale’de barış kültürünü korumak, geliştirmek CHP Çanakkale örgütünün temel görevidir.

Çanakkale’de CHP’sini halkın nezdinde ilgi odağı yapan bu barış kültürüdür.

Bunu geliştirmek için; özellikle kendi içindeki kışkırtıcı, karalayıcı ve dezenformasyonla bir yerlere gelmek isteyenlere uzlaşmaz bir tavır alınması zorunludur.

CHP’sinin Çanakkale’deki başarısı için bu olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

CHP’sinin ideolojik siyasi hattı ile sorunlu olan bazı tipler kendi varlıklarını böylesi yöntemler üzerinden gerçekleştirmek istediklerini de bu arada unutmayalım.

Bugüne kadar bu tipler CHP’de siyaseti sadece  Ülgür Gökhan’a muhalefet üzerinden yaptılar, halada öyle yapmaktadırlar.

CHP’nin evrensel sosyal demokrat değerlerini içselleştiremeyenlerin sürdürdüğü bu tarzın CHP’ye vereceği zararlar sonuçta bu kentin demokrasi özgürlük ve barış kazanımlarına da bir darbe olacaktır.

AKP sevinçle izlemektedir, yaratılan her fırsatta AKP Milletvekili Bülent Turan gelişmeleri propaganda malzemesi olarak kullanarak sevinç içerisinde ellerini ovuşturarak demeçler vermesi boşuna değildir.

İnadına Barış demeye devam !

Parola demokrasi, işareti pilav.  

Pilavlı günlerde buluşmak üzere…