Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

SEÇİMLİK AĞIZLAR!...

2376
“Kürt sorunu yok!” diyor.
Alevilik mezhebine, ima yollu göndermelerde bulunuyor.
Doğayı savunanlara (HES projesine karşı çıkanlara) ‘eşkıya’ yakıştırması yapıyor.
Halkevi üyesi gençleri illegal örgütlerle ilişkilendiriyor.
BDP’ yi ‘terörist’ ilan ediyor.
Hopa’da biber gazından etkilenerek kalp krizi geçiren ve hayatını kaybeden öğretmenin ölümü üzerine yakışıksız ifadeler kullanıyor.
“Edepsiz” diyor.
“Şerefsiz” diyor.
“Alçak” diyor…
Sonra da “hangi rüzgarı ektim” diye celalleniyor.
Sayın Erdoğan, tarz-ı siyasetiniz rüzgar ekmek değilse nedir?
Akıl tutulması diyeceğim, yetmez.
Bütün duyu organlarınız nasırlaşmış olmalı ki; bu öfke ve şiddeti, doğuracağı sonuçları görme ve anlama konusunda acze düşüyor olmalısınız.
Aslında ektiğiniz rüzgar, fırtına değil; tipi, boran olarak geriye dönerse sonuçlarından en başta devr-i iktidarınız sorumlu olur.
Sokakta herhangi bir insana ‘edepsiz’, ‘şerefsiz’, ‘alçak’ derseniz, nasıl bir tepkiyle karşılaşırsınız!?
Siyasi iklim giderek ürkütücü hale geliyor, çığırından çıkarılıyor.
Başbakan diyor ki: “Ses kasetleri var, bir iki güne yayınlanır”.
Bu suçüstü yakalanmak değil de nedir?
Anlaşılıyor ki AKP, seçimi kazanmak için her şeyi mübah sayıyor, istismar edebileceği her konuyu istismar ediyor.
BDP, MHP, CHP ittifakından söz ediyor.
Kendisinin bile inanmadığı ve aklı başında hiç kimsenin inanmayacağı senaryolardan medet umuyor.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’ nun seçim çalışmalarına, konvoylarına, toplantılarına, bürolarına saldırılar düzenleniyor.
Zaten eşit olmayan koşullarda, demokrasiden uzak bir zeminde bir seçim yarışı sürüyor.
Fiili ve fiziki saldırılar da cabası…
Oysa ki millet iradesinin özgürce tecelli etmesi, biçimsel anlamda olsa bile, seçim sürecinin eşit ve adil koşullarda sürmesini zorunlu kılıyor.
Toplumu gerenler, gerilimden yararlanacağını umanlar, belki birkaç milletvekili fazla çıkaracaklarını sanabilirler.
Ama yarattıkları toplumsal tahribatın etkisinden kurtulamazlar.
Seçimlerin güvenli bir ortamda yapılmasından, doğrudan doğruya hükümet sorumludur.
Başbakan sorumluluğunu unutmuş görünüyor.
O, “öfke de bir hitabet sanatıdır” diyerek, öfkeden beslenmek istiyor.
Öfke ile kalkanın zararla oturacağını birileri başbakana hatırlatmalı.
Ve hatta  ‘keskin sirke küpüne zarar verir’ diye birileri kulağına fısıldamalı.
Tüm bu gerilim ve kargaşa iklimi içerisinde; Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu bir umut ışığı olarak yoluna devam ediyor.
Ülkenin sorunlarına yönelik çözüm projelerini anlatmaya devam ediyor.
Demokratik bir Anayasanın, Cumhuriyetin demokratikleştirilmesinin gereğini, zorunluluğunu, yöntemini tartışıyor/tartıştırıyor.
Gelecek buradan şekillenecektir.
Omuz verdiğimiz, destek sunduğumuz ölçüde bu süreç, ulaşılması istenen hedefler, daha sancısız ve daha yakın bir gelecekte elde edilebilecektir.
Seçimleri psikolojik savaş yöntemleri ile sürdürenler, bekledikleri sonucu alamayacaklardır.
Toplum, bir önceki seçimden daha ileri bir durumda ve Goebbels vari taktikleri boşa çıkaracak bilinçtedir.