Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Sarıbaş’a cevap, benden olsun…

1293
Milletvekillerinin meclisteki faaliyetlerinden biri de soru önergeleri ile çeşitli konularda bilgi istemek ve bu temelde toplumu bilgilendirmektir.
Bunun için çeşitli soru önergeleri verirler.
Aynı zamanda mecliste muhalefet yapmanın bir yöntemidir bu.
CHP Çanakkale milletvekillerinin bu konudaki performansı fena sayılmaz.
Fakat bu verdikleri soru önergelerine cevap alırlar mı, alırlarsa bunu hangi düzeyde kamuoyu ile paylaşırlar meselenin bu yanı biraz muammadır.
Bu konuda gerek Soydan, gerekse Sarıbaş birçok konuda soru önergesi ile gündeme gelmişlerse de çok az sayıda aldıkları/alabildikleri cevabı paylaşmışlardır.
CHP milletvekillerinin bu durumu da kamuoyuyla paylaşmalarında fayda var.
Herhalde bu soru önergelerine, önergeyi verdikleri makamlar bir şekilde cevap vermek durumundadırlar.
Bir tabloyu görmekte fayda var.
Son olarak Sarıbaş, Çanakkale’deki Sümerbank Sentetik Deri Fabrikası’nın özelleştirilmesi konusunda  Maliye Bakanı’nın cevaplandırması için bir soru önergesi verdi.
Sarıbaş’ın bu soru önergesi yerel seçimlere az kalan bir zamanlamada oldukça anlamlıdır.
Çünkü özelleştirilen bu fabrikayı satın alanların geçmişte bazı talepleri olmuştur ki ;bunlar yerel seçimlerle son derece ilgilidir.
Özelleştirilen bu fabrika konut alanı olarak değerlendirilmek istenmiş, Başkan Ülgür Gökhan bu rant girişimine izin vermeyince ilgililer yerel seçimlere müdahil olacak girişimler içersine girmişlerdir.
Herhalde bugünlerde yine bu duyguları depreşmiş olmalıdır ki; bunu fark eden Sarıbaş bu özelleştirmenin hikâyesinin ardındaki gerçeklerin daha iyi anlaşılması için bu konudaki soru önergesini gündeme getirmiştir.
Aradan geçen onca yıla rağmen burada üretim anlamında hiçbir girişimde bulunmayan bizzat bu özelleştirmenin tam bir ranta dönüştüğü koşullarda Sarıbaş’ın sorduğu sorulara verilecek topyekun bir cevap vardır; İktidar, yandaşları için yaratmış olduğu özeleştirme imkanları ile Sümerbank Deri İşletmelerinin üretim gücünü ve imkanını toptan yok etmiş böylece bir kez daha özelleştirmenin nasıl bir amaçla yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla yapılan bu özeleştirme sonrasında Sarıbaş’ın dile getirdiği özeleştirme kapsamında belirlenen prosedürlerin hiç birine uyulmamış; firma, üretime istihdama ve ar-ge’ye ilişkin hiçbir yatırım yapmamıştır.
Sentetik deri işletmeleri üretimini sürdürmemiştir, işçiler işten çıkarılmış, üretim durdurulmuştur.
Devir sözleşmesine uyulmaması nedeniyle hiçbir işlem yapılmamıştır.
İşletmeyi alanlar bu alanın konut alanı olarak değerlendirmesi için muhtelif girişimlerde bulunmuşlar, fakat Çanakkale Belediyesi yaratılmak istenen ranta izin vermemiştir.
Maliye Bakanı her zaman olduğu gibi özelleştirmeleri savunmak adına bu konuyu bu açıklıkla gündeme getirmeyecek şekilde çarpıtacaktır.
Ali Sarıbaş’ın soru önergesi, zaten cevapları içinde sorular olarak, özelleştirme uygulamalarının iç yüzünü ortaya koymaktadır.
Buradan hareketle yerel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde yine bazı çevrelerin aklına hemen Çanakkale’nin ekonomik kalkınması geldi.
Otomatiğe bağlanmış gibi, siyasal rüzgârların estiği çeşitli dönemlerde bu böyle olmaktadır.
Siyasal bazı çıkarımlarda bulunmak, iktidar partisine yaranmak adına bazı iş çevrelerinin hareketlendiğini gözlemekteyiz.
Seçimden seçime dinamizm kazanan bu hareketin inandırıcılığı konusunu Çanakkale halkı değerlendirecektir.
Bu girişimlerin nasıl sonuçlanacağı ve hangi planın bir parçası olduğu gerçeğini tartışmak için henüz erken.
Fakat şunu görüyoruz ki altıncılar, termikçiler , bazı rant hesapları peşinde olanlar, özelikle imar düzenlemeleri ile kendi çıkarları için harekete geçen bazı çevreler  bu sürecin ciddi bir müdahili olacaklar.
Fakat şu unutulmasın yerel yönetim seçimleri halkın iradesinin yansıdığı seçimlerdir.
Bazı çevrelerin çıkarları uğruna süreci biçimlemek isteyenlerin bu hevesleri hep kursaklarında kalmaktadır, Çanakkale’de…
Halkı tanımayan, Çanakkale halkı ile bugüne kadar hiçbir paylaşımı olmayan bazı iş dünyası temsilcilerine güvenerek bu işe soyunanların bu çabaları bir sonuç getirmez.
Halkın içinden gelenler, halkın teveccühünü görür, iş dünyasının sırça köşklerindeki tezgahlar ile Çanakkale iradesi etkilenemeyeceği gibi, lafta halkçılık ve kamuculuk taslayanlara da Çanakkale halkı prim vermez.
Bugüne kadar yaşadıkları ile oluşmuş deneyimleri üzerinden Çanakkale halkı geleceklerine ilişkin en doğru kararı verecektir.