Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Sadece usulsüzlük mü?

1092
Özelleştirme kapsamında TDİ’den alınan ( Türkiye Denizcilik İşletmeleri) menkul ve gayrimenkuller, gemiler ve devralınan gemilerce seyrüsefer hizmeti verilmekte olan Çanakkale-Eceabat, Lapseki-Gelibolu, Çanakkale-Gökçeada, Kapatepe-Gökçeada, Yükyeri-Bozcaada hatlarının her türlü kullanım ve işletme hakkının 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında ihale yöntemiyle kiraya verilmesi için Çanakkale İl Özel İdaresi’nin ihale yapmadığı Sayıştay raporu ile ortaya çıktı.
Çanakkale İl Özel İdaresi özelleştirme sonrasında mülkiyetine geçirdiği bu varlıkları kurmuş olduğu GESTAŞ şirketi vasıtasıyla Sayıştay raporunda belirtildiği gibi kendi kontrolünde kullanarak bugüne kadar geldi.
Bugünden sonra ihale yapılarak kiralanmasına hükmedilmesinin artık hiçbir anlamı kalmamıştır.
2006 yılından beri sürdürülen bu uygulama GESTAŞ şirketini boğaz taşımacılığında tekel haline getirmiştir.
Bu olayda özelleştirmenin bir başka boyutunu yaşadık.
Buda tekelci, devlet kapitalizmi boyutunun yeni bir versiyonudur.
TDİ, sözde zarar ediyor gerekçesiyle yapılan özelleştirmelerle bu varlıklar yeni bir yandaş kullanım alanı yaratmak adına operasyona tutulmuş; İstanbul’da İDO, Çanakkale’de GESTAŞ vasıtasıyla iktidarın arka bahçesi haline getirilmiştir.
Özelleştirme sonrası GESTAŞ örneğinde yaşandığı gibi yapılan usulsüzlükler ancak devletin koruması altında yapılabilecek nitelikteki uygunsuzluklardır.
Böylesi bir olay, kendi kontrollerinde olmayan bir kurumun hele hele bir yerel yönetimin başına gelseydi kim bilir nasıl bir fırtına kopartılırdı?
Bu tekelci uygulamanın faturasını bugüne kadar halk ödemiştir.
Boğaz taşımacılığında tek olarak hareket eden şirket, şartları fiyatlar dahil olmak üzere istediği gibi belirlemiş, rekabet koşulları ortadan kalkmıştır.
İktidara yeni alanlar açmak adına, ‘işte bu anlamda devlet kapitalizmi uygulaması olarak düşünülmelidir’ yapılan bu özelleştirmenin sonuçları ortadadır.
Şimdi buna birde ihale kanununun hükümlerine aykırı davranmak gibi yine çıkar ve menfaat ile ilgili bir usulsüzlük eklenince ortaya ballı börekli bir durum çıkmıştır.
Bu durumun kamu menfaatine zarar vermediğini söyleyenler halkı yanıltmaktadırlar.
“Kamu menfaati zarar görmemiştir” yaklaşımı tamamıyla bir demagojidir, sürekli AKP’nin çıkarları ve menfaatleri temelinde ona hizmet eden uygulamalar gündeme getirilmiş, kamu menfaati yerine AKP’nin menfaati esas alınmıştır.
Tekelci devlet kapitalizmi de tamda budur.
Bu olayda bir şey daha dikkat çekmiştir.
İl genel meclisinde muhalif parti temsilcilerinin bu konudaki performansı yeterli olmadığı için AKP istediği gibi at oynatmıştır.
İki dönemdir AKP ile ittifak yapan MHP grubunun bu sonuçların yaşanmasında büyük payı vardır; yapmış oldukları ittifaklarla can simidi olmuşlardır.
CHP grubunun yeterli bir muhalefet yapamaması da başka bir gerçektir.
Bugün aile hekimlerimizin yanındayız.
 
Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak veren aile hekimlerimizin çalışma koşularının niteliği bizlerin sağlığı ile yakından ilgilidir.
Ne yazık ki sağlık sistemini ticarileştirmek, sağlık kurumlarını işletme bizleri de müşteri haline getirmek isteyen sistem şimdi de aile hekimlerinin çalışma koşullarını olumsuzlaştırma adına birbiri ardına adımlar atmaktadır.
Önce acil nöbetleri, şimdi de Cumartesi günleri nöbetleri olarak getirilen uygulamalar aile hekimleri ve hemşirelerin çalışma koşullarını son derece olumsuzlaştıracak, dinlenme haklarını ortadan kaldırarak onların verecekleri hizmetleri etkileyecektir.
Yeteri kadar dinlenmemiş yorgun bir doktorun vereceği hizmet çok doğal olarak bu durumdan etkilenecektir.
Uykusuz bir şoförün kullandığı araba ne ise yeteri kadar dinlenmemiş bir doktorun vereceği hizmette böyledir.
Hepimizi yakından ilgilendiren bu durum karşısında aile hekimlerimizin mücadelesinin destekçisi olmalıyız.
Bugün onlar bu olumsuzluklara dikkat çekmek için grevde olacaklar.
Bizde kendilerine desteklerimizi, onların yanında olduğumuzu gösterelim.