SABİHA GÜLER KOÇER  

1621
  SORUMLULUK BİLİNCİ
   Bu hafta ele almayı düşündüğüm konu yaklaşık bir aydan beri,gündemimize oturtulan Ömer Hayyam ve Fazıl Say.İsterseniz bu insanları yargılamadan önce biraz tanıyalım.
   Ömer Hayyam (1044-1123/1135)yılları arasında yaşadığı tahmin edilen İranlı  şair ve bilgin.Horasan,Nişabur ilinde doğmuş ve yine aynı yerde ölmüştür.
   Yaşadığı dönemde tıp,felsefe,fizik,yüksek matematik ve astronomi alanlarındaki ünü doğu bölgelerine yayılmıştı.   Bilhassa Eukleides`in Stokhea`sı(Elemanlar)sayesinde Orta Çağ`a ulaşan Yunan matematiği ve Çin ve Hint matematiklerini anlayıp,özümseyerek o dönemde büyük bir gelişme gösteren İslam Matematik Okulu`nun 11y.y. sonları 12y.y. başlarındaki en büyük temsilcisidir.
  Matematik dalında bilinen 14 eseri vardır.
  Ama tabiiki Ömer Hayyamı bize ve tüm dünyaya tanıtan eserleri ise, dünyayı büyüleyen rubai türündeki ölümsüz dörtlükleridir.
  Yaşadığı yerleri ve ortamını düşünürsek,Hayyam bir küçük burjuva ailesinde doğup büyümüştür.Ailesi toprağa bağlı bir aile olmayıp,el sanatlarıyla geçinen bir aile olduğu için,diğer kesime göre daha özgür görüşlüdür.Aynı şekilde İbn-i Sina veFarabi`de bu ortamın yetiştirdiği insanlardır.    Bu nedenlerden dolayı şiirlerinde ana tema,öteki dünya değil içinde yaşanan ve duyularla kavranan evrendir.Onun için yaşamın amacı mutlu olmak,akılla bağdaşmayan her türlü inanç ve geleneğin etkisinden kurtulmaktır. Mutluluk,sevgi, dostluk,barış ve insan sorunları üzerinde durur.
  Mutluluk,akla uygun yaşamakla,aşırı tutku ve sınırsız kazancın ardından koşmanın etkisinden kurtulmakla sağlanır.   Ömer Hayyam`ın bilim ve felsefe dallarında bir çok kitabı,günümüze kalabilecekken,hırçın karekterli, bildiklerini ve teorilerini kendinden sonrakilere anlatmak istememesi yüzünden sınırlı sayıda eseri bizlere ulaşa bilmiştir.
   Var eyledi yetmiş iki millet Yaradan    Dinim benim aşktır,sana bağlandı bu can.    İslam ya da kafir,bu bölünmek de niçin?
   Sensin tek amaç,ayrımı kaldır aradan.
                                          Ömer Hayyam  Ömer Hayyam`dan yaklaşık 930 sene sonra 1970 yılında Ankara`da müzik eğitimcisi ve yazar bir babayla,eczacı bir annenin oğlu olarak doğar Fazıl Say.Daha yaşına bile giremeden,doğuştan,olmayan damağından kaynaklanan problemlerden dolayı bir çok ameliyat geçirir.    Annesinin ve babasının ayrılık kararından sonra Fazıl Say babasının yanına yerleşir.Ve babanın yazar,şair, arkadaşları sayesinde,kültürel ve sanatsal bir ortamda geçirir çocukluğunu.Bir ara baba Ahmet Say yazdıklarından  dolayı yargılanır ve bir sene hapis yatar.
   17 yaşında burs kazanıp,yurt dışına gider.1994 yılında"Genç Konser Sanatçıları Uluslararası Seçmeler Ödülü"nü kazanır.    Sayısız yabancı festivallerde sahneye çıkar.Caz tutkusuda bilinen Fazıl Say 2008 yılında yapılan dünyaca ünlü Montreux Caz Festivali`nin piyano yarışmasında jüri başkanlığı yapar.Çalışma alanları yalnızca klasik müzik,caz müziği değil,aynı zamanda popüler müzik ve halk müziğidir de.
   Fazıl Say`ı dinlerken defalarca dinleyip artık ezberlediğiniz,bir parçayı ilk defa dinliyormuş hissine kapılırsınız.
   Piyanistliğinin yanında bestecidir de Fazıl Say."İpek Yolu Konçertosu,Nazım Oratoryosu,Üçüncü ve Dörtdüncü Piyano Konçertosu,Metin Altıok Ağıtı(Bu eser sahnenin en önündeki bir metronomun 37 kez vuruşuyla başlar.Sivasta öldürülen 37 kişi için vurur metronom.),Patara Balesi,Haremde 1001 Gece,Likya Prensesi,İstanbul Senfonisi"aklıma gelenlerden bazıları.
  Yılda yaklaşık 160 konser veren Fazıl Say Doğuş Otomotiv`in sponsorluğunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu ağırlıklı 12 ili kapsayan "Türkiye Yollarında Bir Virtüöz"başlıklı turneye katılır.
  Bu turneler boyunca Fazıl Say önce öğrencilerle sohbet eder,sonrasında piyanosunu çalar ve çaldığı parçaları açıklar,en sonunda da arzu edenleri sahneye davet eder ve onlara da piyano çaldırır.
  1995 yılında Türkan Saylan`la tanışır Fazıl Say.Genç Konser Sanatçıları Yarışması`nda birinci olunca ilk Türkiye konserini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği düzenler.Türkan Saylan provaların başından sonuna kadar dinler Fazıl Say`ı ve bitimde derneği ve amacını anlatıp"Lütfen bizi ve yaşadığın topraklarda yokluklar içinde yaşayan çocukları ve gençleri unutma." der.
  12 Nisan günü "Ergenekon Soruşturması" kapsamında Türkan Saylan`ın evi aranır.Ve soruşturma geçirir.O dönemlerde Türkan Saylan yıllarca mücadele ettiği kansere karşı savaşını kaybetmek üzeredir ve ölüm döşeğindedir.   Bu hareket yalnızca Türkan Saylan`ın eviyle sınırlı kalmaz.Türkiye`nin çeşitli yerlerindeki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri tutuklanır.Derneğin bilgisayar sistemi çökertilip 28.000 burslu öğrencinin burs aktarımının yolları kesilir.
 2 Mayıs günü Fazıl Say ve  6 müzisyen arkadaşı Lütfi Kırdar Kongre Merkezi`nde hiçbir ücret talep etmeden  bir konser düzenlerler.Elde edilen gelirin tümü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği`ne bağışlanır.Bu konser sayesinde 1700 kız öğrencinin aylık bursu ödenir.
  Şimdi biz oturduğumuz yerden konuşarak bu insanları yargılıyoruz.Kaçımız onların yaptıklarının farkında yada onlar gibi memleketine fayda sağlama telaşında.Lütfen biraz insaf ve insaniyet.    Sevgi ve mutlulukla kalın.