turgutcamer@hotmail.com
HAFTANIN SÖZÜ: “ Her siyasi parti, kendi yalanını yutarken ölür.”
JOHN ARBUTHNOT
Geçen Pazar günü STAR TV’de Ruhat MENGİ’nin “ Her Açıdan” adlı programını izledim. Programda, AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketi mercek altına alınıyor ve siyasi partilerin bu pakete bakış açıları sergileniyordu. Programa, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami TÜRK, MHP Grup Başkanvekili Oktay VURAL,Anayasa Hukukçusu Prof Dr.Süheyl BATUM ve Ceza Hukukçusu Doç.Dr. Ümit KOCASAKAL konuk olmuşlardı. Ayrıca, DSP Genel Başkanı Masum TÜRKER ve CHP Grup Başkanvekili Kemal ANADOL’da telefonla canlı yayına bağlandılar.
***
Tartışmanın bir yerinde Sn. MENGİ “ – Milletvekili adaylarını halk belirlemiyor, bu konuda ne diyorsunuz?”diye katılımcılara sordu. Yani partilerde “parti içi demokrasi”var mı? demeye getirdi.
Tabii soru şu şekilde sorulabilirdi: “ – Partilere kayıtlı üyelerin katılımı ve yargı denetiminde bir önseçim niçin yapılmıyor?”
MENGİ’nin sorusunu MHP Grup Başkanvekili Sn. Oktay VURAL “ – Biz parti teşkilatımıza danışıyoruz. Seçim bölgelerindeki eşrafların, derneklerin, STK’ların eğilimlerini de dikkate alarak adayların sıralamasına Genel Merkez de son şeklini veriyoruz.”diyerek yanıtladı.
* Yani, aday gösterme yetkisi Genel Merkezde olduğuna göre “Tek Seçici” biziz, “Lider Sultası”devam etmelidir(!) demeye getiriyordu.
Peki, telefonla canlı yayına katılan CHP Grup Başkanvekili Sn. Kemal ANADOL soruyu nasıl yanıtladı?
“ – Biz, Tüzük Kurultayımızda yaptığımız değişiklerle ve Meclise verdiğimiz teklifte seçilecek milletvekili sayısının 2 katı aday ismi seçim pusulasında yer alsın, seçmen hem parti amblemine mührünü bassın, hem de seçilecek milletvekili sayısı kadar adayın ismini işaretlesin. Biz, 22 Temmuz 2007 Genel seçimlerinde bazı illerde adayları ön seçimle belirledik.”deyiverdi.
Bende, üşenmedim, araştırdım. Evet… Sadece 6 ilde ( Aydın – G.Antep – Mersin – K.Maraş – Muğla - Sivas ) ön seçim yapmış CHP. Ancak yasanın öngördüğü biçimde değil, “ Eğilim Yoklaması (!)” şeklinde.
Soralım:
Neden, o yöntem bile tüm illerde uygulanmadı? Neden, 75 ildeki Milletvekili adaylarını Sn. BAYKAL ve en sadık çevresi belirledi?
Sn. ANADOL: “ – Delege usulü ile aday belirlemek, ön seçim yapmanın mahsurlarını yaşadık, o nedenle 2 katı aday ismi pusulada yer alsın istiyoruz” diyor.
* Böylece, seçim pusulasında yer alacak isimlerin tümünü yine Genel Merkez belirleyecek denmiyor mu?.. Aslında bu tavır “takiyye”dir.Bir şeyi olduğundan farklı göstermek ve insanları bir şeyden anlamaz; aptal, kör, sersem, yerine koymaktır!..
Dünya bilgelerinden YOUNG “ – İnsanlar aptal olarak yaşayabilirler ; ama aptal olarak ölemezler” demiş.Bu sözler bizdeki politikacılara küpe olur mu?
* Genel Merkezlere Milletvekili sayısının % 5’ini geçmeyecek sayıda kontenjan tanınması yeterlidir aslında. Seçim kanununda, aday olmasında yasal kısıtlılık olanlar için bu yöntem kullanılabilir.
Ancak, Sn. ANADOL telefonla katıldığı TV programında şu yöntemi asla önermiyor:
- Milletvekili ve Belediye Başkanı adayları; partiye resmen kayıtlı üyelerin katılımı ve yargı denetiminde yapılan “ ön seçim” yöntemiyle belirlensin, diyemiyor.
İŞTE PÜF NOKTASI BUDUR!..
***
Kasım 1987 Milletvekili Genel seçimlerinde;ANAP Genel Başkanı Turgut ÖZAL: “-Adaylar, merkez yoklaması ile belirlenecek”dedi.
Tüm partiler merkez yoklaması ile adaylarını belirledi.Ancak, SHP’nin o zamanki Genel Başkanı Erdal İNÖNÜ: “ - Halkın temsilcileri ön seçimle belirlenmelidir.”diyerek Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Seçim takvimi işliyor; partiler, adaylar kampanyalarını sürdürüyordu. 3 hafta sonra Anayasa Mahkemesi, SHP’nin başvurusunu bir ölçüde haklı buldu, ama; şu kararı verdi:
- İsteyen parti ön seçim yapabilir!..
* - Böylece “oligarşik koltukların yolu iyice açıldı.”
Sn. ÖZAL çok rahatladı ve aldı eline kağıdı kalemi(!) Kardeş Yusuf Bozkurt ÖZAL, Hala oğlu! Dayı oğlu! Yetim Hüsnü! diyerek milletvekili adaylarını belirledi.
SHP ( Sosyal Demokrat Halkçı Parti) ne yaptı?
Türk siyasi tarihinde bir ilki yaşattı.Merkez Yoklaması aday listelerini iptal ederek, tüm seçim bölgelerinde partiye resmen kayıtlı üyelerin katılımı ile yapılan “ön seçim” yöntemiyle adaylarını belirledi.
Ne yazık ki, Türkiye’ de bu yöntem ilk ve son olarak uygulandı.Eğer parti içi demokrasinin işlemesi isteniyorsa, bu yöntem tüm partiler için “zorunlu” olmalıdır.
* Parti içi demokrasi işleyince de; “Demirbaş Liderlik(!), Lider Sultası(!) ve Oligarşik Koltuklar(!)” tarihin çöplüğüne atılır.
İŞTE BAM TELİ DE BUDUR!..
***
Hem “sosyal” hem de “demokrat” olduğunu iddia edenlerin;sağcı söylemlerle, sağcı politikacıların benimsediği yöntemleri “baş tacı(!)” ederek farklı olduklarını halka empoze etmeye kalkışmalarını anlamak ise, asla mümkün değildir.
NOT: Değerli okurlarım, bu sorunla ilgili;strateji,çözüm ve uygulama önerilerimi daha ayrıntılı bir biçimde 24 Şubat 2010 tarihli “Oligarşik Koltuklar!..” başlıklı yazımda bulabilirsiniz.
DOSTÇA SELAMLAR, ESEN KALINIZ…