Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Pespayeliğin böylesi…

Can Dündar ve Erdem Gül'ü gazetecilik faaliyetti nedeniyle tutukladılar. Şimdi de Cumhuriyet Gazetesi'ni baskı altına alarak boyun eğdirmeye çalışıyorlar "Boyun eğmeyeceğiz" manşeti ile çıkan Cumhuriyet Gazetesi, okuyucularının sahiplenmesi sonrasında çılgına dönen faşizm; tarihin her döneminde olduğu gibi bu karşı duruş nedeniyle fena halde çılgına döndü. Böyle bir durumda artık mantıksızlıkların bini bir para uygulamalar ile her türlü pespayelik hallerini beklemek sıradanlaşmış haller arasındadır. 2010 yılı vergi hesaplarının 2,5 yıl önce, tam kontrolden geçirilmesine rağmen; bir kez daha maliye incelemesine alınmasının ne anlama geldiğini anlatmaya gerek yok.

1097

 Neler oluyor diye sorarsanız, işler iyice çuvala dolanıyor demek en doğru cevap olacaktır.

Gündem allak bullak olmuşken, siyasi iradenin yönetemezlik krizi en üst perdeden kendisini gösterirken tam da buna uygun olarak ülkenin imajının yerle bir edildiği bir anlamda teslimiyetçi, insani değerlerin pazarlık konusu yapıldığı Avrupa Birliği nezdinde kaybolan imajımızı kazanmak adına Avrupa Birliği’nin mülteci sorunu noktasındaki jandarmalığına soyunan bir politika içersine girilmiştir.

Mülteci sorunu konusunda Avrupa’nın tampon bölgesi olmanın tarifesi  3 milyar Euro olarak belirlenmiştir.

Ülkenin mülteci kampına dönüştürülmesi için  3 milyar Euro tutarındaki bir teklifin yapıldığı bir ülke olarak bunun ne anlam geldiğinin yorumlanmasını varın sizler yapın.

Bu durum ülkemiz açısından, savaştan nemalanmak adına sürdürülen politikaların yeni bir halkasıdır.

Ancak onursuzluğu, basitliği ve teslimiyeti içeren bir konuma işaret etmektedir.

Yeni bir yaşam umuduyla Avrupa’ya gitmek isteyen, sınırlarını kapatan Avrupa ülkelerinin tavrı nedeniyle insan kaçakçılarına yem olan ve yaşamlarını kaybeden binlerce insanın sorumlusu, öncelikle mülteci sorununun çözümünü göz ardı eden AB ülkeleri ve  suç ortağı olarak belirli bir para karşılığı tampon bölge rolüne soyunan ülkemiz  olacaktır.

Savaş denilen illetin yaratmış olduğu mülteci sorununun çözümü için savaşın sorumlularının ve işbirlikçilerinin bundan daha pespaye bir çözümü olamaz.

3 saatte  Şam’da namaz kılmak hedefi ile hareket edenler Suriye’de izledikleri savaş kışkırtıcı politikalar sonunda şirin gözükmek adına 2,5. Milyon Suriyeli mülteciyi sınırlarımıza kabul etmek zorunda kaldılar.

Ancak bu mülteciler hiçbir zaman mülteci statüne kavuşamadıkları için, mülteci haklarının uzağından bile geçemediklerinden dolayı sürekli aç sefil ve mağdur bir şekilde yaşamalarını sürdürmek zorunda kaldılar ve çözümü Avrupa ülkelerine kapat atmak olarak ele aldılar.

Bunun içinde umuda yolculuk kendileri için hep bir hedef oldu, bu amaç için çıkmış oldukları yolda birçoğu yaşamlarını kaybetti, özellikle küçük çocukların ölümleri hepimizin yüreklerini dağladı.

Avrupa Birliği ile yapılan pazarlıklar sonrasında 3 milyar Euro karşılığı ülkenin mülteci kampına çevrilerek jandarmalığına soyunan iradenin bundan sonraki politikaları da ülkemizdeki mültecilerin sorunlarının çözümü konusunda herhangi bir  gelişme kaydetmeyecektir.

Ucuz işgücü pazarına yeni bir takviye yapmak adına yapılacak bazı düzenlemeler ile sermayenin ucuz işgücü politikalarına katkı sunmak adına yapılacak bazı düzenlemeler dışında bir şey beklemek tam bir hayalcilik olacaktır.

Yine insan kaçakçıları mültecilerin umudu olacak yine batan botlarda yitirilen yaşamalar çocukların karaya vuran cansız bedenleri görüntüleriyle karşılaşmaya devam edeceğiz.

Bu görüntülere ilave olarak iki gün önce Ayvacık sahillerinde yapıldığı gibi daha kapsamlı  mülteci operasyonlarına tanıklık edeceğiz, geri kabul anlaşmaları kapsamında ilave olarak ülke sınırlarını  terk etmiş mültecilerin yeniden geri dönüş görüntüleri de fragman olarak izlenecektir.

Mülteci sorunlarının temelini teşkil eden savaşlar ,insan hakları ihlalleri , ayrımcılı,k kapitalist ekonominin eşitsiz gelişim yasanının sonucu olarak  ekonomik sorunların getirdiği açlık ve yoksulluk gibi sorunlar var oldukça mülteciler hep var olacaktır.

Mülteci sorunun çözümü mülteci statüsünün belirlendiği ,uluslararası mülteci hukukuna göre yapılmadıkça; bu sorun i böylesi jandarmalık temelindeki pespaye çözümlerden öte bir gelişim kaydetmeyecektir.

Sahi Çanakkale’de  yakalanan bunca mülteci yakalandıktan sonra hangi koşullara maruz kalmaktadırlar, bilen var mı gören var mı ?

İlgili meslek odalarını ,sivil toplum örgütlerini , siyasi partileri, duyarlı insanları  bu konunun takipçisi olmaya davet ediyorum.

Ne de olsa 3 milyar Euromuz var, değil mi ?!...