Perdenin Suyunun Suyu

Saim Yavuz "Sufi düşünür İdris Şah'a genç bir adam gelir ve; -Öğrenme konusuyla ilgili sizinle konuşmaya geldim, der.

588

 

 

                -Şimdi zamanı değil, diye karşılık verir İdris Şah.

                -Anlaşılan meşgulsünüz, der genç adam.

                -Hayır, şimdi zamanı değil, der İdris Şah.

                -Zamanınız yok demek, der genç adam.

                -Zamanım yok demedim, der İdris Şah.

                -Öyleyse neden meşgulüm deyip bu konuşmaya son vermiyorsunuz, der genç adam ve gider.

İdris Şah’a göre, “Genç adam ‘Şimdi zamanı değil’ karşılığını dinleme kapasitesine sahip değildir. O, yalnızca Şah’ın meşgul olduğunu ve zamanı olmadığı yorumuna programlanmış, ‘Şimdi zamanı değil’in, daha sonra, daha uygun bir zamanda anlamına geldiğini anlayamamıştır.” (Engin Geçtan’ın,  “Hayat” isimli kitabından.)

 

Çanakkale Belediyesi,  Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’na bir yazı yazarak “Çevre yaşayanları ve kordon boyu kullanıcıları açısından yüksek sesle kullanılması sonucunda ses kirliliğine ve gürültü sorununa sebep olduğu, Gündüz saatlerinde deniz üzerinde yükselen kısmında paslı ve köhnemiş bir görüntüye sahip olması, yüzer duba üzerinde kuş pislikleri sebebiyle çevresinde kötü bir etki yarattığı ve görüntü kirliliğine sebep olduğu” nedeniyle su perdesinin kaldırılmasını bildirmişti.

Daha sonra Kent Konseyi Marina Çalışma Grubu ve Çevre Meclisi de, “su perdesinin görüntü ve ses kirliliği yarattığı”, bir ‘görgüsüzlük abidesi” ve ”demir yığını olduğu” gerekçesiyle kaldırılması kararlarının olduğunu açıklamışlardı.

Bunun üzerine; halkın “su perdesinin yüksek sesle kullanılması sonucunda gürültü kirliliğine sebep olduğu, paslanmış ve köhne görüntüsüyle  çevrede kötü bir etki yarattığı” gerekçesiyle kaldırılması talebine karşılık, su perdesinin sahibi ÇTSO yönetimi de su perdesinin kaldırılmaması için Çanakkale Valiliğine yazı yazarak; “Su Perdesinin deniz ulaşımına bir tehdit unsuru oluşturup oluşturmadığının tespitini” ister. Çanakkale Valiliği de ÇTSO Yönetiminin dilekçesi üzerine Çanakkale Liman Başkanlığından Su Perdesinin durumunu sorar. Valilik yazısı üzerine harekete geçen Çanakkale Liman Başkanlığı da “söz konusu Su Perdesinin deniz ulaşımına etkisinin olup olmadığı” yönündeki çalışmalarını ‘acilen’ tamamlar ve Su Perdesi için Valiliğe gönderdiği yazıda; “İÇDAŞ-17 isimli dubaya ilişkin başkanlığımız görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde tetkikler yapıldığını ve İÇDAŞ-17 isimli dubanın belgelerinin tam ve geçerli olduğu, hâlihazırda seyir emniyetini olumsuz yönde etkileyecek bir durumun söz konusu olmadığını” bildirir. Vee böylece ortada ne ses-gürültü kirliliği ne görüntü kirliliği kalmadığından(!) mesele de halledilmiş olur(!)  

Önce şunu söylemek lâzım: Yaşadıkça bir çok şey öğreniyor insanoğlu.  Meğerse su perdesi dediğimiz şey Duba’ymış! Ne kadar yanlış biliyormuşuz!,  Demir yığını ve görgüsüzlük abidesi-su perdesi denilen şeyin,   baba gibi bir “duba”; üstelik İÇDAŞ-17 diye de bir isminin olduğunu halk olarak, Liman’ın Valiliğe yazmış olduğu yazısından öğrenmiş olduk. Cahillik parayla değil derler ya... Neyse ki, öğrenmenin yaşı yok Allahtan…

Ben de, “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”nden bahsedecek ve bu yönetmeliğe göre İÇDAŞ-17 Duba’sının (artık su perdesi demeyeceğimizi öğrendiğimize göre),  belediyeden ruhsat alıp almadığını soracaktım. Ve yine bu yönetmeliğe göre Çevresel Gürültü Kriterlerine Uygun mu? Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü İÇDAŞ-17 Duba’sının çıkarttığı seslerin çevrede +5dBA etki yaratıp yaratmadığını ölçtü mü?  diye  soracaktım, ama dubadan da ses çıkmayacağına ve de ortada bir su perdesi olmadığına göre, hepimiz işimizin başına dönebiliriz artık!  

(Belediye ve halk) ile (ÇTSO-Valilik ve Liman) arasında geçen bu diyalog, İdris Şah’ın kemiklerini sızlatıyor mudur acaba(!) diye de merak etmiyor değilim hani?