sermet@canakkaleolay.com
7 Haziran seçimlerinde halkların kırmızı kartını gören AKP ve saray bu yenilgiyi hazmedemedi.
Şimdi yeni bir oyun sahnelemek zamanıydı.
Tek başına iktidar olamamanın sonuçlarından korkan AKP ve saray düğmeye bastı.
17-25 Aralık operasyonları, sıfırlanan paralar falan derken fatura oldukça kabarmıştı
Ülkemiz bir savaş halinin içersine sokuldu.
Diğer yandan, bir ihtimal daha var hesabıyla; asıl amacı erken seçim gerçekleştirmek olan, koalisyon hükümeti kurma adına yapılan girişimin sonucunu ve bu süreçte yaşanılanları hep birlikte izledik.
Tam bir tiyatroydu, yaşadıklarımız…
Koalisyon hükümeti kuruluyormuş gibi yapılırken, aslında saray tarafından bu girişimin karşılığının olmadığı, erken seçim üzerine kurgulanmış bir hedefin var olduğu birçok kez gündeme getirildi.
Sonunda gördük ki, AKP’nin hedefi; koalisyon hükümeti değil, erken seçim gerçekleştirmek adına yapılan, bu süreci de kendi lehine bir algı operasyonuna dönüştüren çabalardan ibaretmiş!...
CHP bu tezgâhı net bir şekilde ortaya çıkardı, ancak bu süreci bu kadar uzatmasının anlamı yoktu.
Bir yandan sürdürülen şiddet ve çatışma hali, diğer yandan yoğun bir şekilde devam ettirilen gözaltılar, tutuklamalar baskılar, demokratik hakların askıya alınması, öyle bir noktaya taşındı ki, sivil masum insanlar terörist olduğu gerekçesiyle katledilmeye başlandılar…
AKP hükümeti, bütün kurgusuyla erken seçimde prim yapmak adına terör edebiyatının arkasına sığınarak; ülkeyi kan gölüne çevirdi, her gün yeni ölümler, acılar ve gözyaşlarıyla savaşın tüm iğrençliği ile halkımızı karşı karşıya getirdi.
Yaşadıklarımızı 7 Haziran sonrasında şöyle bir bütün olarak ele aldığımızda; olayların birbirleri ile bağlantısını kurduğumuzda, karşımıza çıkan tablo AKP’nin yeni bir seçim ile kendisini kurtarma planını, insan hayatını yok sayarak acı ve gözyaşı üzerinden kurguladığı ortaya çıkmıştır.
Kurgu tamamen bu içerikte yapılmıştır.
Öyle ki; göz göre göre hukuk, yasalar, anayasa yok sayılmakta amaçlarına ulaşmak adına her türlü yola başvurulmaktadır.
Entrika, gerçeklerin çarpıtılması, provokasyonlar, karalama ve dezenformasyon, nefret söylevleri ile yaratılan düşmanlık her zamankinden daha yoğun olarak devreye sokulmuş, ülkemiz savaşın iğrenç yüzü ile karşı karşıya getirilmiştir.
Ancak unutulan bir şey vardır; o da “seni başkan yaptırmayacağız” diyen demokrasi ve barış güçlerinin iradesidir.
Bu seferde “Seni yine başkan yaptırmayacağız” iradesi yaşanılan bunca acı ve gözyaşının yaratmış olduğu hassasiyetle, savaş politikalarını boşa çıkarıp, barış talebinin pratikte karşılığını yaratacaktır.
Barış Bloku, yeni dönemde savaş çığırtkanlığı yapanlara, savaş politikalarıyla siyasi ikballerini gerçekleştirmek isteyenlere karşı daha kitlesel, daha güçlü bir mücadelenin örülmesi adına harekete geçmiş bir vicdan hareketi olarak Türkiye halklarının güvencesi olacaktır.
Unutulmamalıdır ki; bu irade,önümüzdeki seçimlerde AKP’nin geriletilmesi adına daha güçlü bir mücadelenin temelidir.
Bu gelişmenin gereklerini yerine getirmek tüm demokrasi ve barış güçlerine yeni sorumluluklar yüklemektedir.
Yeni seçimler savaş yanlılarıyla, barış taraftarları arasındaki bir seçim olacaktır.
Savaştan nemalanan sermayenin vahşi düzeninin uygulamalarını boşa çıkarmak, barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Savaşa karşı barışı savunan her vicdan sahibi insanın barış bloğunda yer alarak seçimlerde buna uygun davranması gerekmektedir.
Tabiî ki bu hedeflerle hareket eden siyasi cephenin tüm unsurları buna uygun olarak davranmalıdır.
Savaşa karşı barışı tesisi etmek, sömürüye, zulme karşı insanca yaşamak adına yeni bir yaşamı inşa etmek tüm demokrasi ve barış güçlerinin birlikteliğini ve dayanışmasını zorunlu hale getirmiştir.
Siyasi bileşenlerin bu konuda gerekli adımları atması ertelenemez bir görevdir.
Savaş ve şiddet politikalarını boşa çıkarmanın tek alternatifi demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesidir.
AKP’nin sahnelediği oyun bitmiştir, perde kapanmıştır
“Seni yine başkan yaptırmayacağız” iradesini şimdi ilmek ilmek işlemek zamanıdır.
Kurşun harflerin efendisi basın çınarı, Süleyman amcamızı kaybettik.
Çanakkale’nin ilk günlük gazetesi olan “Yeni Gelibolu” gazetesini 61 yıl önce çıkaran basın çınarı Süleyman Tokgöz amcamızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum.
Süleyman amca gazetecilik mesleğinde müstesna yeri olan bir kişilikti.
57 yıl boyunca gazetesini tek başına çıkardı.
Gazetesinin muhabiri, baskı ustası, dağıtıcısı her şeyi kendisiydi.
Süleyman amca 57 yıl boyunca büyük bir aşkla topluma hizmet etmek amacıyla sürdürdüğü bu emek dolu mücadelesinde aynı zamanda gazetecilik ilkelerine bağlılığıyla örnek alınması gerekli bir büyüğümüzdür.
Gazeteciliğin kamu adına bir denetim mekanizması olduğunu her zaman rehber alan Süleyman amca, muhalif kimliğinden hiçbir zaman taviz vermedi.
Kamu adına denetim görevini muhalif kimliğiyle, onca zorluğa rağmen sürdüren Süleyman amca aynı zamanda sevecen, dost yardımsever kişiliğiyle de takdir toplayan örnek bir insan olarak daima kalplerimizde yaşayacaktır.
Onun gazeteciliğe bağlılığı mesleği bırakmasına rağmen hep devam etti.
Kurşun harflerle dizerek gazetesini çıkaran, baskısını yaptığı makinasını bile meslek hayatına son verdikten sonra Koç müzesine bağışlayan Süleyman amca kelimenin tam anlamıyla bir basın çınarıdır.
Seni unutmayacağız, ışıklar içersinde uyu Süleyman amca.