sermet@canakkaleolay.com
Esenlerde yapılan Özgürlük Parkı projesinde sona yaklaşıldı. Özgürlük Parkı son yıllarda gerçekleştirilen sosyal belediyecilik anlamında en önemli projelerden biri. Kaynakların kent halkı lehine kullanılması, önceliklerin kamu yararına belirlenmesi konusunda çok iyi bir örnek.
Yaşadığımız ekonomik kriz koşullarında bir çok alanda yaşadığımız gibi o alan, kamu yararına kullanılmayıp başka bir proje ile kısa dönem için rant sağlayıcı “klasik” bir model ile de değerlendirilebilinirdi.
Çanakkale Belediyesi çok doğru bir karar ile böyle yapmayıp, kent halkının yıllarca yararlanacağı sosyal bir alan olarak bu projeyi gerçekleştirerek, sosyal belediyecilik söylevinin lafta olmadığını gösterdi.
Özgürlük Parkı projesinin çoğu gitti, azı kaldı.
Şimdi yetkililer bu alana yoğunlaşarak, orada sona yaklaşılmış detayları da tamamlayarak, bu yaz alanı halkın kullanımına açma konusunda seferber olmalıdırlar.
Eğer böyle bir gerçekleştirme sağlanmaz ise, sonra sonbahardı, kıştı derken bir bakmışsınız bir başka bahara kalmış.
Başarı ayrıntılarda gizlidir.
Bu noktaya getirilmiş çok önemli maliyetler gerçekleştirilerek bu süreci tamamlamış bir proje sürüncemede bırakılırsa bu başarısı gölgelenir.
Biraz gayret…
Mescidkondu konduğu gibi kaldı.
Dünya kültür mirası alanlarından biri ilan edilen Kazdağları’nın bu önemine binaen ona gözümüzün içi gibi bakıyoruz!!!
Hemen bir mescidkondu koyduruverdik.
Nede olsa idmanlıyız biz; bazı değerlerler yok mu edilmeli, bir başka çıkar alanının yolu mu açılmalı hemen dini motifli bir figür imdadımıza yetişiyor.
Türkiye’deki bildik senaryo bu olduğu için, bu gelişmenin göz ardı edilmemesi gerekir
Hep birlikte dikkatlerimizi Kazdağları’na çevirelim.
Bu alanda yeni tahribatlar yaşanabilir; değil mi ki yetkililer bu alanın değeri konusunda bu alanda mescit yapmak için” izin almaya gerek yoktur” gibi bir kavrayış içersindeler.
Yarın birçok şey içinde aynı şekilde davranılabilir.
Yeter ki onların “kutsal değerleri” kapsamında olsun
Böylesi senaryolar çok yaşandı…
Ece Ayhan’ı andık
Ece Ayhan bu yılki ölüm yıldönümünde daha anlamlı bir şekilde anıldı.
Mezarı düzenlendi.
Tabiî ki bunlar olumlu gelişmeler.
Ece Ayhan’ın son yıllarında Çanakkale’deki yaşamını bilen bir kişi olarak şunu soramadan geçemiyorum.
Zaten bu soruya hepimiz çok aşinayız.
Neden bazı değerler hep ölümünden sonra önem kazanır, değer görür?
Bu soruya benim verdiğim cevap göstermelik değerlerin gerçek değerler üzerinde hakim olduğu bir yaşam kurgusunun hayatımıza yön vermesi gerçeğidir.
Ne zaman gerçek değerler, değerlerini yarattığı süreçte değerlerine uygun bir biçimde toplumsal reaksiyon görecek; işte o zaman yukarıdaki soruyu daha az soracak duruma geleceğiz.
Ece Ayhan’ın yaşamının son yıllarında onun yanında olan, onunla ilgilenen, yardımcı olan 5-6 Çanakkaleli tanıyorum.
Onlar Ece Ayhan etkinliklerine katıldılar mı bilmiyorum ama katılmasalar da gerçek Ece Ayhan dostları onlar.
Sermet ATADİNÇ