Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

Overlok makineli yazı yapalım bugün!

3064

 

Son bir aydır o kadar çok acı çektik ve çekmeye de devam ediyoruz ki, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Geçen haftaki yazımda demiştim; ‘Şu kötü günler bir an önce geçsin gitsin. Biz Türk halkı olarak birlik ve beraberlik içinde, her türlü sorunumuzu çözeriz” demiştim. Ama maalesef felaketler devam ediyor. Sebep sonuç ilişkilerine görüyoruz. Konuşuyoruz. Doğaya karşı yaptığımız hataları canlarımızla ödüyoruz. Bu kafalarla ödemeye de devam edeceğiz!

İşte geçen haftada bu sıkıntılı konulardan kaçıp, Çanakkale yereline dönmüştüm. Yine bunu yapacağım. Demin bilgisayarın başına oturup yazıya başlayacağım sırada, dışardan bir ses duydum. “Hanımların dikkatine, overlok makinesi ayağınıza geldi. Halıya, kilime, yolluğa.. Beş dakikada dikilir, teslim edilir” diyordu. Gerçekten çok önemlidir overlok işi. Kilim ya da halı, her neyse bir yerden sökülmeye başlarsa dağılır gider. Onun için en iyi önlem oraya sağlam bir dikiş atmak gerekir. Evet işte bende bu hafta birkaç konuyu overlok makinesi gibi sağlamlaştırmaya ve altımızdaki yazgıyı kurtarmaya çalışacağım.  

Bakın biz Çanakkale’de havlayan ya da tırmalayan insan kılıklıları hiç sevmeyiz. Mülayim insanlarızdır. Anlayışlı insanlarızdır. Mesela Biga’lıya ‘Anzavur torunları’ deriz, kimse kızmaz ya da gücenmez. Yeniceliye, Bayramiçliye koca yörük deriz. Çan’dan da kolay kolay adam çıkmaz deriz! Yine kimse kızmaz. Gelibolulular suyun bu tarafını hiç sevmez, onlar Avrupalıdır! Ama biz yine kızıp kavga etmeyiz. Çünkü, bu yakıştırmalar doğal hayat içinde ortaya çıkan sorunlarda dile gelir. Bir anlık öfkemizi böyle bastırırız. Bunları niye söylüyorum? Geçen ay CHP’li İl Genel Meclisi üyesi İsmail Gürses’in bir açıklaması olmuştu. ‘Bu memlekette Erzurumlu olmak varmış!’ babında bir serzenişte bulundu Gürses. İçinde bulunduğu kurumlarda halkın menfaatleri doğrultusunda iş yapmaya çalışırken, bazı sıkıntılar çektiğini dile getirdi. Bir siyasetçi İsmail Gürses. Bunu dile getirmeye de hakkı var. Vay efendim sen misin Erzurumlulara laf söyleyen! Adama demedik laf bırakmadılar. Kendini bilmez bir iki gazeteci kılıklı tetikçi haraketler yağdırdı. Biz üzüldük, bu tavra. Dediğim gibi, hayatın içinde ortaya çıkan sorunlara tepki vermek en doğal şeydir. İl Genel Meclisi’nde ve İl Özel İdaresinde hiç mi sorun yok da, İsmail durup dururken çıktı isyan etti? Mesela Genel Sekreter Abdullah Köklü çok mu mükemmel işler yapıyor? Uzun bir zamandır Çanakkale’de olan Köklü’nün iş tutma ve yapma tekniğini bir gazeteci olarak ben gayet iyi görüyorum. Ve hoşuma gitmeyen bir çok şey de yapıyor. Vali İlhami Aktaş’da görüyor. Farkında bir çok şeyin. Küçük bir örnek vereyim mesela. Vali yardımcıları lojmanlarının içine kurdurduğu tesisler. Küçük Amerika gibi, milyonlarca lira tutan bir yatırım. Evet, 12 kişilik lojman bölgesinde çok değerli bürokratlarımız ve aileleri oturuyor. Onlar her şeyin en iyisine layık. Bunda bir sorun yok. Ama, öncelik olarak bakarsak ya! Ya da haddinden fazla bir abartı varsa bu mekanlarda?

Biz Çanakkale olarak Erzurumlu Cafer Türker’in adını 26 yıl görev yaptığı Kızılay’ın sokağına vermişiz. Hem de büyük bir sevinçle. Onun çocukları, torunları en az bizim kadar Çanakkaleli. Diyeceğim o ki, biz Erzurumlu bir danışmandan da, belediye başkan yardımcısından da zarar görmeyiz. Valiler devleti temsil eder ki, onlarda hadlerini iyi bilir. Geçinir gideriz. Yeter ki her şey iyi niyetle yürüsün. Bir eksik bir fazla olur. Biz Erzurumlu’yu da çok severiz, Ordulu’yu da. Adanalı’yı da. Yeter ki onlar da bizi bizim sevdiğimiz kadar sevebilsinler. Ne biz yabancılık çekelim, ne de onlar. Gereksiz havlayanlara, durumdan vazife çıkarıp ortalığı velveleye verenlere de ok yemek düşsün! Ayrıca, bu işe Erzurumlulur Derneği’ni de alet etmeyin diyerek konuyu overlokluyorum!

Sosyal medya dedektifleri kendinize gelin!

Bu sosyal medya denilen dipsiz kuyuda mutlu olmaya çalışan ya da orada olunca varlıkları anlam kazanan bir sürü kafayı yemiş insan var. Ama sadece bu tipler değil, kurum kuruluş temsilcileri, çalışanları da var. Ve bakıyorum onlarda kafayı yemiş. Bizi kim beğendiyi geçmişler, kimi kimi beğendiyi takip etmeye başlamışlar. Takip etmekle de kalmayıp, buradan fikir yürütmeye ve idarecilerine ispiyonculuk yapmayı da marifet görmeye başlamışlar. Ayıp ayıp. Yapmayın böyle. Çanakkale küçük yer. Bugünün yarını da var diye de hatırlatayım.