Osteoporoz
İskelet sistemini oluşturan kemikler yüksek oranda kalsiyum içeren yapılardır. Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde hızlı bir şekilde kemik yapımı söz konusudur. Adölesan dönemin sona erdiği 20`li yaşların sonlarına doğru ise kemik yapımı, kemik yıkımı ile hemen hemen aynı seviyelere gelir. Bu andan itibaren yaş ilerledikçe kemiklerde yıkımın geciktirilmesi açısından kalsiyum ve D vitamini alımına özen gösterilerek kemik kütlesi ve sağlığı korunmalıdır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte kemik yıkımı hızlandığından bu durum dengesiz beslenme ile de birleştiğinde osteoporoz olarak da bilinen kemik erimesi tablosunu geliştirmeye başlar.
Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz; kemik yapısı içinde kalsiyum azalmasına bağlı olarak kemiğin kırılma olasılığını artıran bir hastalıktır.
Türkiye Osteoporoz Derneği verilerine göre; 50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde (meme kanserinden fazla) ve 50 yaş üzerindeki 5 erkekten birinde (prostat kanserinden fazla) görülmektedir. Öte yandan bu hastalığın her yıl Amerika Birleşik Devletleri`nde 1, 5 milyon kırığa neden olduğu bildirilmektedir.
Osteoporozu Önlemenin Yolları Nelerdir?
Osteoporozlu kemik kaslar tarafından destekleniyorsa, hasta yaşlanmış ya da osteoporozlu dahi olsa düzenli hareket ederek kalça, sırt ve bel kaslarının kuvvetlendirdiği takdirde, kırığın aza indirilmesinde rol oynayabilir.
Kemiğin kırılmalara karşı direnebilmesi için o kemiği koruyan, hareketlendiren sağlıklı bir kas dokusuna ve sinir sistemine ihtiyaç vardır. Tüm bunlar için kemik depoları kalsiyum ile dolmaya ihtiyaç duyar, bu nedenle D vitamini çok önemlidir. D vitaminin en büyük kaynağı ise güneştir. Beyaz peynir, süt ve yoğurt gibi gıdaların tüketilmesine özen gösterilmeli ve alınan kalsiyumu depolamak için spor yapılmalıdır.
Kimler Risk Altında?
Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri, birinci derece yakında osteoporoz tanısı ve kortizonlu ilaç kullanan kişiler riskli gruplar arasına girebilir.
Osteoporoz İçin Uygulanan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Osteoporoz teşhisi konan hastalarda farklı bir durum olmadığı sürece, yani kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanmaktadır. Koruyucu tedavide ana çıkış noktası hastayı aktif hale getirmek, egzersiz yapmasını sağlamaktır. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetini korumasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski de düşer.
Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir. Bu tür ilaçlar hastanın yaş grubuna uygun olarak tedavide kullanılmaktadır. Ancak tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir, tedavi programına düzenli egzersizler de eklenmelidir.
İlerlemiş osteoporozda omurgasında kırıklar başlayan hastalarda bu kırıklara bağlı ağrıları azaltmak için bazı ek tedbirler alınmalıdır. Bunlar; düzenli egzersiz programları, korse tedavisi ve kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içinin doldurulmasıdır.
Son olarak; osteoporozu ilaç ve ilaç dışı yöntemlerle tedavi etmenin yanı sıra kişisel risk faktörlerini göz önünde bulundurarak osteoporozun ilerlememesi için önlemler alınmalıdır.
Kaynakça: https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/osteoporoz-kemik-erimesi/#tani-yontemleri