Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Ortalık toz duman 07.12.2009

2255

 Kamu çalışanları iş bıraktı. Eczaneler kepenk kapattı. Eski generaller darbe iddiası ile savcı önünde. ABD asker talebinde Domuz gribi nedeniyle ölümler arttı. Dinleme operasyonları ile gelişen iklim paranoyak bir toplum yarattı Toplumsal memnuniyetsizlik her geçen gün artmakta Tüm bunları nasıl açıklayabiliriz.? Sistemin yönetemezlik krizinden başka bir şey değil yaşanılanlar… 

Genelde yaşanılan bu sistemsel gerçeklere bağlı olarak yerelde de etkileri yaşamın birçok noktasında kendisini gösteriyor.

Bayramiç’te etnik kimlikler üzerinden bir provokasyon tezgahlanmaya çalışıldı.

Terzioğlu Vakfının varlıklarına sahip çıktığı için vakıf başkanlığı görevinden alınan bir bürokrat konusundaki iddialar tepki oluşturdu.

Siyasi kayırmacılık sonrasında yetkisiz kişilerin yıllardır üstlendikleri sorumluluklar sonrasında ilgililer sus pus.

Yine mantar zehirlenmesi ile yitirdiğimiz canlar.

Kamu imkânlarının şahsi amaçlar ile kullanımı alenen yapılmakta.

Bu kentte tüm bunlar yaşanırken sessizlik bulutları kenti sarmış durumda.

Çanakkale her geçen gün ’yapanın yanına kar kaldığı’ bir kent olma noktasında yol almakta.

Şimdilik Çanakkale basını duyarlığını sürdürmekte.

Yarın ne olur bilemeyiz, yorulabilir!

İşte bu mevzisini de Çanakkale kaybeder ise, gelişmeler daha riskli bir biçime dönüşebilir.

Çanakkale’de bu boyutta yaşanılan olumsuzluklar sürer iken “kent ve sanat” konulu bir panel düzenlendi.

Katılmayı çok isterdim ama son zamanlarda yakamı bırakmayan sağlık sorunlarım itibarıyla olmadı.

Sanatın toplumsal hayatımızın can damarı olması kavramının gün geçtikçe yok edilmeye çalışıldığı bir atmosferde bu projenin bu boyutta nerede konumlanacağı çok önemli.

Elitist bir anlayış ile halktan kopuk, toplumsal hayatın sorunlarından uzak bir sanat vizyonumu biçimlendirilmektedir bu kent için, yoksa başka bir kavrayışı var mıdır bu projenin.

İlgilerinden bu konudaki görüşlerini beklerim.

Özellik ile böylesi projeler sürdürülebilir olma ve kent yaşamındaki mevcut örgütlenmelere güç verme noktasında neden bazı ilişkilendirmeler içersinde olmaz.

Saman alevi gibi yanan ve kendisini ısıtan ateşler boşa kullanılan enerjilerdir.

 

Bir yılı daha bitirmek üzereyiz.

Zaman ne çabuk geçiyor ,”1 yıl daha bitti yeni yıl geldi çattı” dediğinizi duyar gibiyim.

Herkesi şimdiden 2009 yılı muhasebesini yapmasını 2010 hedeflerini oluşturması noktasında bir iç hesaplaşmaya davet ediyorum.

Bu noktada bu değerlendirmelerini yapıp, kamuoyu ile paylaşmak isteyen kurumlara ve platformlara sayfalarımız açıktır.

Bu konuda gerçekten 2010 yılı için, içinde bulunduğumuz koşullara bağlı olarak hepimize önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir.

Öncelik ile duyarlılıklarımız ile belirleyeceğimiz hedefler temelinde birlikte başarabilecek, sürdürülebilirliğini sağlayacak organizasyonlar içinde olmak konusunda daha çok sorumluluk alacak bir performans için gerçeklerimizi zorlayalım.

Vurdumduymazlık zırhını kıralım.

 

Sermet ATADİNÇ