ORMAN VASFINI YİTİRMİŞ 2B ARAZİ NEDİR?

3452
"2B" arazisi; 6831 Sayılı Orman Kanunu`nun 2 nci maddesi (b) bendine dayanılarak; `Devlet ormanı` sayılan, ancak orman kadastrosu çalışmaları sırasında `orman niteliğini kaybettiği` gerekçesiyle, Hazine adına "ormancılık düzeni dışına çıkarılan" yerlerdir. "2B"; bu nitelikteki araziler için kullanılan bir kısaltmadır. "Orman vasfını yitirmiş, kadastro marifetiyle orman alanları dışına çıkartılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah edilemeyen arazileri" 2B olarak tanımlayan Çevre ve Orman Bakanlığı`na göre; "2B" arazileri, 473.000 hektardır.
Orman Genel Müdürlüğü`nün 2004 yılı başı verilerine göre bu alan, 483.999 hektardır. "2B" konusu; siyasal iktidarın 25 milyar Dolar paraya dönüştürülecek değerli arazilerin satışı olarak gösterilmesine karşın; niteliği ve yol açabileceği sonuçlarından dolayı sadece parasal değerle ölçülemeyecek denli değişik ve çeşitli boyutları olan önemli bir konudur.
 
"2B" ARAZİLERİNİN SOSYAL VE SİYASAL BOYUTU
"2B" arazilerinin orman köylerinde yaşayan yurttaşlarca ormandan edinildiği bilinmektedir. Geçim kaynaklarının kıt olduğu bu köylerde; toprak sorunu ormandan çözülmek istenmiştir. Yıllık 200-300 Dolar geliri olan bu yurttaşların bu arazileri satın alamayacağı da bilinmektedir.
 
"2B" ARAZİLERİ VE ETİK BOYUT
Kamu varlığı olan ormanlara zarar verip bu yolla arazi kazananlara satış olanağı sağlamak; bu eylemi yapmayan yurttaşlara en azından haksızlıktır, saygısızlıktır. Bu "yapanın yanına kar kalması", hatta "ödüllendirilmesi" anlamına gelmektedir. Bu girişim, yurttaşlar arasında adaletin asla gerçekleşmeyeceği düşüncesinin yerleşmesi ve haksız edinim taraftarlarının cesaretini artırmaya yol açmaktadır.
 
"2B" ARAZİLERİ VE EKOLOJİK BOYUT
"2B" arazilerinin belirlenmesi ve satışa konu edilmesi; içinde bulunulan orman ve öteki ekosistemleri yok saymaktadır. "2B" arazileri, sanki yalıtılmış etkisiz ayrı bir arazi parçasıymış gibi gösterilmekte; bu arazilerin bitişiğinde bulunan milli park, tabiatı koruma alanı, orman, sulak alan vb. ekosistemlerin parçalanmasına neden olabileceği hususu göz ardı edilmektedir. Yine, bu alanların çeşitli amaçlarla yapılaşmaya açılması ve yapılaşma sonrasında çevreye salacağı katı, sıvı ve gaz atıkların ekosistemlere yapacağı olumsuz etkiler hesaba katılmamaktadır. Bu alanların yapılaşmaya açılması durumunda; gerekli altyapı hizmetlerinin götürülmesi için yeniden orman tahribatına yol açılabilecektir. Oysa, bu alanların flora ve fauna özellikleri ve katkıları bilinmemektedir. Bu yüzden; "2B" arazilerinin yakınında bulunan ekosistemler için yaşamsal önem taşıması yanında; sel, çığ, toprak kayması ve erozyon gibi yıkımlara yol açabileceği gerçeği göz ardı edilmektedir.
 
"2B" ARAZİLERİ VE EKONOMİK BOYUT
Özellikle 1950`lerden sonra siyasal iktidarlarca gerçekleştirilen hukuksal düzenlemeler sonucu ormanların talana uğradığı bir gerçektir. Siyasi iktidarlar bu süreçte ormanları, istedikleri an paraya dönüştürecekleri bir kaynak olarak görmüşlerdir. Ormanların içinde ve bitişiğindeki köylerde yaşayan yaklaşık 7,5 milyon yurttaşa eğitim ve sağlık hizmetleri götürmek, kalkınmayı sağlamak yerine, bugüne değin ormanlar üzerinden oy kazanmaya yönelik seçim yatırımı yapılmıştır. Sonuçta; orman köylüsünün sorunları çözülememiş, aksine büyüyerek katlanmış üstelik köylünün adı alet edilmiş ama olan ormanlara olmuştur. Bu gerçekler herkes tarafından bilinmesine karşın; neredeyse bütün siyasal iktidarlar, ormanları hep para kaynağı ve bütçe açığını kapatma aracı olarak kullanmak istemişlerdir. Oysa, ormana yalnızca para kaynağı ve bütçe açığını kapatma aracı gibi bakmak yanlıştır.

Eleştiriler ve engeller
Uzun bir süredir kamuoyunda da sürekli bir biçimde 2B arazileri gerek siyasiler tarafından gerekse vatandaşlar tarafından tartışılmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı bu duruma ilişkin olarak; 2B`nin bir orman yağması olmadığını çünkü orman vasfını yitirmiş olan arazilerin satışından elde edilecek gelirden ayrılacak ağaçlandırma çalışmaları payı ile mevcut orman alanlarının arttırılmasını sağlayacağını ve 2B arazilerin satılması gerektiğini çünkü orman vasfını kaybetmiş olan bu araziler orman köylüsü olmayan kişi veya kuruluşların işgali altında olduğunu açıklıyorlar. Çevre ve Orman Bakanlığı ayrıca 2- B Orman Vasfını Yitirmiş Olan Arazilerin; var olan yasal boşluk sebebiyle işgalci durumunda bulunan kişi veya kurumların devlete hiçbir katkı sağlamadan bu arazileri kullanmaya devam ettiklerini ifade ediyorlar. Siyasi iktidar, 2003 yılında, 25 milyar Dolar gelir sağlanacağı gerekçesiyle, Anayasanın 169. ve 170. maddelerini değiştirerek, orman niteliğini
kaybettiği gerekçesiyle "ormancılık düzeni dışına çıkarılan" ve "2B Arazisi" olarak adlandırılan 473 bin hektar büyüklüğündeki orman arazisinin "satış"ını gündeme getirmiştir. Daha öncesinde neler oldu??? 2B`nin satışı daha önce Anayasa değişikliği ile gerçekleştirilmeye çalışıldı, ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer`in veto etmesi nedeniyle gündemden düştü. TEMA Vakfı, "2/B Arazileri Satılmasın" isimli bir imza kampanyası başlattı. 2B düzenlemesi çeşitli kesimlerce eleştiri konusu oldu. CHP Muğla milletvekili Fevzi Topuz, 2B`nin anayasa değişikliği yapılmadığı sürece satışının mümkün olmadığını ve AKP hükümetinin 2B düzenlemesinin orman arazisi işgalcilerinin oyunu almaya yönelik bir seçim hilesi olduğu öne sürdü. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, "Önergeler ne okunuyor ne de okununca anlaşılıyor. Bu önergeler Meclis Genel Kurulu`nda yoktu son anda bir yerlerde hazırlanarak getirildi. Orman dışındaki arazileri parayı verene satmaya hazırlanıyorlar. Kınıyoruz. Hukuku arkadan dolanarak aşabilmeyi sağlamaktadırlar ama tekrar hukuka yakalanacaklardır" dedi. Yürürlükte olan hukuksal düzenlemeler, özel orman kurulmasına engel olmadığı gibi; orman kurmak, ağaçlandırma yapmak isteyenlere çok büyük kolaylıklar sağlamakta ve teşvikler getirmektedir. Bu gerçekleri görmezden gelip "2B" arazilerinin herkese satışının gündeme getirilmesi, yukarıda açıklanan girişimlerin bir devamı niteliğindedir ve siyasi iktidarın "ORMANLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ" girişiminin bir parçasıdır. Oysa ormanlar, nitelikleri ve işlevleri dolayısıyla, toplumun ve insanlığın
ortak değerleridir ve asla özelleştirmeye konu edilmemelidir. Siyasi iktidarın "özelleştirme" anlayışının bir ürünü olarak, "2B" arazilerinin
satılarak 25 milyar Dolar gelir elde edileceği öne sürülmektedir. İlk gelen tepkilerin ardından; bu paranın bir bölümü ile orman köylüsünün kalkındırılmasına ve ağaçlandırmaya pay ayrılacağı belirtilmiştir. Esasında orman köylerinde yaşayan yurttaşların; "2B sorunumuzu çözün" diye ciddi bir istemi olmamıştır. Peki kimlerin istemleri vardır? Yasal izni olmadan kentler, villalar yapanların, fabrika kuranların,
otel ve motel gibi yapılar yapanların veya bu tür arazileri kapatarak benzer yapıları yapmak isteyenlerle, "kayıt dışı parası olanlar"ın
istemleri vardır.