Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Organik tarım için…

2691

Çanakkale’de organik tarım yapılan alan miktarlarında ve ürün çeşitlerinde bir artışın olduğunu gözlemekteyiz, ayrıca rakamlarda bunu göstermekte. Bu sevindirici bir gelişme. Sağlıklı gıdaya ulaşmak kadar, başta toprak olmak üzere ekosistemin korunması konusunda organik tarımın faydaları tüm canlılar açısından önemli. Bu gelişimin pazar ayağında bazı imkanları yaratarak teşvik edilmesini sağlamakta toplumsal bir sorumluluk. Bu şekilde yaklaştığımızda yasamanın bu konuda yeni düzenlemeler ile bu gelişimi disipline etmesi, onun ötesinde öncelik ile kentler bazında organik pazarların yaratılması noktasında kent dinamiklerinin harekete geçmesi zamanı gelmiştir.  
Büyük kentler başta olmak üzere bu alanda özellik ile yerel yönetimlerin katkı verdiği olumlu gelişmeleri izlemekteyiz.
Gelinen noktada kentimizde de bu alanda bir girişimin başlatılması gereksinimi gündeme gelmiştir.
Gerek halkın sağlıklı beslenmesi gerekse, çevresel değerlerin korunması için  organik üretimin  teşvik edilmesi;  öncelik ile bu alanda üretim yapan üreticilerimizin ürünlerini değerlendirebileceği alanların  yaratılması önemlidir.
Bu konuda kentimizin bir eksikliği olduğu, tespitleri doğrudur.
Kısa bir süre önce ÇASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yalman ‘birlikte  iş yapma kültürüne’ de hizmet edecek bir projeye imza atacaklarının kamuoyu ile paylaştı.
Buradan hareket ile gerek sağlıklı beslenme noktasında sağlıklı ürünlere ulaşım, gerekse ekosistemin korunmasına katkı sunacak organik tarımın gelişimine katkı sunmak, aynı zamanda üreticiden, direkt tüketiciye ulaşacak bir ağ ile,  vatandaş lehine ekonomik kazanımlar yaratacak bir ‘organik çarşı’ projesinin ÇASİAD tarafından gündeme alınmasının aynı zamanda önemli bir sosyal sorumluluk projesi olabileceğini düşünüyorum.
Maliyet itibarıyla  ekonomik olabilecek, organizasyon kabiliyeti olarak ta daha çok paydaşı organik tarım üreticileri bazında harekete geçirerek kollektif bir  özellik kazanacak böyle bir projeye  ÇASİAD öncülük yapabilir.
Bu süreçte Çanakkale Belediyesi de kurulacak bir ‘organik çarşının’ yer sorununun çözümü için katkı sunarak destek verebilir ise; bir başarı öyküsü yaratabiliriz.
Böyle bir başarı öyküsüne şiddet ile ihtiyacımız olduğu kadar, yaratılacak projenin değerleri itibarıyla da toplumsal bir gelişimin adımlarını atmış oluruz.
Böylesi bir ‘organik çarşı’ bu kente yakışır.
Dini ve etnik değerler üzerinden yapılan siyaset…
Haziran başından itibaren artan terör olayları sonrasında MHP tarafından olağanüstü hal ilan edilmesi istemi ile birlikte artan şiddet dili MHP içersinde parti örgütlerini hemen politize etti.
Bu etki öyle bir gelişim gösterdi ki; özellik ile kentimiz ile ilgili bir takım konular, çağdaş olmayan yorumlar ile MHP’li siyasetçiler tarafından  gündeme getirildi.
Bunlardan biri MHP İzmir  Milletvekili’nin Hektor Heykeli noktasındaki değerlendirmesi ile gelişti.
Vekil ,çok garip bir mantık ile Hektor Heykeli ile Atatürk ve Seyit Onbaşı gibi değerlerimizi karşı karşıya getirerek, özünde milliyetçi ve ve şoven rüzgarların etkisinde kalarak saçma bir düşünceye imza attı.
İzmir Milletvekili nezdinde Hektor, herhalde Türk kimliği taşımıyordu ki böylesi bir değerlendirme gündeme geldi.
İlginçtir bu değerlendirme karşısında, kentimizde başta siyasiler olmak üzere bir çok kesim suskun kaldı.
Bir turizmci olarak Hanefi Araz’ın adeta tarih dersi verircesine gösterdiği tepki hariç.
Özellik ile Hektor heykelini beldesine dikmiş bir başkan olarak Erenköy Belediye Başkanının suskunluğu garip idi.
Hemen sonrasında MHP Çanakkale  İl Başkanı ve devamında Sakarya MHP İl Başkanının  AKP İl binasına astığı tabela konusundaki değerlendirmeleri bir başka talihsizlik oldu.
Özellik ile Sakarya İl Başkanının değerlendirmeleri çok tehlikeli bir yaklaşıma işaret ediyordu.
Sakarya İl Başkanı Yahudilerin yıldızı, Hıristiyanların ise Hac işareti olan ; ‘Biz Birlikte Türkiye`yiz.`  yazan tabela bizi hayrete düşürdü değerlendirmesinden sonra “gelsinler Sakarya’da assınlar da görelim” tehditlerini savurdu
Bu tehlikeli kulvarlardan uzaklaşmalıyız.
Dini ve etnik değerler temelinde hiçbir kesimi ötelemeden barış ve birlik içersinde her türlü kültürel kimliğin kendi değerleri ile yaşayacağı iklime her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Bu kentin tarihi bu konuda en güzel örnektir.
Yıllardır, Ermeni’siyle, Yahudi’siyle, Hıristiyan’ıyla bu kentte bir arada barış ve dostluk içersinde yaşamış bir kent olarak AKP tabelası  kimseyi rahatsız etmemelidir.
Tabelanın doğru olması, AKP politikalarının bu kapsamda doğru olduğu anlamına gelmez.
İktidar partisi olarak en sıcak örneği; terör konusunda MHP ve BDP ile görüşme yapmayan bir parti olarak “biz birlikte Türkiye’yiz” kavramı inandırıcı olmaktan uzaktır.
Bunun adı takiyedir.
Bir gerçek daha ortaya çıkmıştır; AKP tabela partisi olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Sermet ATADİNÇ