Öncü’nün imdadına sansür yetişti.
Yolsuzluk tapelerinin yayınlamasını gerekçe gösterip, CHP Çanakkale mitingi tertip komitesi için dava açıp,sonrada açılan dava üzerinden CHP hakkında asılsız ithamlarda bulunarak, mahkemede yargılanan kişilere destek olan yüzlerce insanı yargıyı baskı altına almak ile suçlayarak, demokrasi bir kez daha katleden AKP merkez İlçe başkanı için araştırma komisyonu açıklamalarına getirilen yayın yasağı ilaç gibi geldi.
Zaten karmaşık bir ruh hali ile ne diyeceğini bilemeyen başkan, komisyondaki açıklamaların yayınlanmasıyla her gün bir başka ezikliği yaşayacaktı.
Böylece ‘bu sıkıntıdan kurtuldu’ derken; basın özgürlüğü adına birçok yayın kuruluşu bu sansürü tanımayacaklarını ilan etti.
Yolsuzluklarla ilgili gerçeklerin kamuoyuna ulaştırılması yine engellenemeyecek.
Merkez ilçe başkanı her öğreneceği vukuat ile yeni bir sıkıntının içersine girecek.
Umarım ki bu ruh hali ile yeni açıklamalarda bulunmaz.
Bu arada yayın yasağını tanımayan gazetelerin aktardığı ilk konu; bakanın özel güvenlik görevlisinin “hediye” edilen 700 bin TL değerindeki saati nasıl bakana teslim ettiği konusunda oldu.
Yolsuzluklar ne kadar gizlenmeye çalışılsa da nafile.
Yayın yasağı bir sansür uygulaması olarak tarihin her dönemimde gerçeklerin halka ulaştırılmasının engellenmesi için uygulanan bir yöntem olmuştur.
Ne zaman bu uygulama daha yoğun olarak uygulanır duruma gelmişse orada işler kötü demektir.
Son zamanlarda siyasal irade ne zaman başı sıkışsa yayın yasağı uygulamasına başvurarak durumu idare etmeye çalışsa da; gerçeklerden yana olan, basın özgürlüğünü savunan Cumhuriyet , Birgün, Evrensel gazeteleri , İleri Haber, T24, Sol Haber, Rotahaber, Grihat, Diken gibi internet haber siteleri, yasağı tanımayacaklarını belirterek bu tezgahı bozuyorlar .
Çanakkale’de AKP’nin açtığı dava nedeniyle yolsuzluk olayı özel bir önem kazanması nedeniyle özellikle merkez ilçe başkanın son yaptığı talihsiz açıklamalardan sonra, yayın yasağı AKP merkez ilçe başkanını çok rahatlatacak bir gelişme olacaktı.
Düşünsenize; yolsuzluklarla ilgili her açıklanan olay için önce merkez ilçe başkanının kulakları çınlatılacaktı.
Öncü, şimdi ‘nereden çıktı şu Cumhuriyet, Evrensel ,Birgün Gazeteleri’, derse kendince çok haklıdır derim …
Yaşam savunucuların kaygılarındaki haklılık
Yaşam savunucuları yıllardır doğamızı kirleten özensiz her türlü girişimin karşımıza bir yaşam tehdidi olarak çıkacağını bıkmadan usanmadan belirttiler ve belirtmeye devam ediyorlar.
Gönen Çayına dökülen atıkların kirliliği ile zehirlenen suların suladığı Biga ovasında yetişen ürünler ile beslenen vatandaşlarımızın karşılaşabileceği riskler şimdi önümüzde acı bir gerçek olarak duruyor.
Yine Balıkesir’de 60 kırsal mahallenin içme suyunun arsenikli ve nitratlı olduğu yetkiler tarafından açıklandı.
Maden şirketlerine verilen arama ve üretim izinlerinin insan sağlığına ve çevresel değerlere zarar verilmeden yapılmasındaki istismar ve zaaflar; uzun dönemde yer altı sularının buna bağlı olarak insan, çevre ve hayvan sağlığını olumsuz etkileyecek risklerin oluşmasına yol açmıştır.
Yıllardır Bergama Ovacıktaki altın madeni için yaşanabilecek riskler gündeme getirilmiş, geçen hafta sonu madende atık barajına siyanürlü çamur taşıyan boru hattındaki patlama nedeniyle siyanürlü atıkların doğaya salıverilmesinin oluşturacağı risklerin nelere yol açacağını izleyeceğiz.
Yaşam savunucuların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı mücadelesinde gündeme getirdiği gerçeklerin hayati önemini işte bu olaylar sonrasında çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Geleceğimize sahip çıkmak adına, yaşamasal değerlerimizi korumak, suyumuza, toprağımıza havamıza sahip çıkmak için sorumluluk almak bir vatandaşlık görevidir.
Safları sıklaştıralım, mücadeleyi büyütelim.
Kazanan geleceğimiz olsun, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımızı, kazanacakları paralar için yok sayanlara onların anlayacağı dilden cevap verme zamanı gelmiştir.