On Numara - Yusuf Eroğlu

Tıkandı Baba...

2662

Sultan 2. Mahmut, bir gün kılık kıyafetini değiştirip, çarşı pazar dolaşmaya başlar. Dolanırken bir kahvehaneye girer.. Herkes bir şeyler istiyor."Tıkandı Baba çay getir", "Tıkandı Baba çay getir" diye. Bu durum Sultan Mahmut`un dikkatini çekmiş, Neden bu adama `Tıkandı` diyorlar acaba diye düşünmeye başlamış. Sultan Mahmut da bir çay istemiş. Baba çayı getirmiş. Sultan "Baba sana niye `Tıkandı Baba` derler, anlatır mısın merak ettim" demiş. Tıkandı Baba " Boş ver evlat, uzun mesele" demiş. Sultan ısrar etmiş, baba da oturmuş sandalyeye, başlamış anlatmaya; "Bir gece rüyamda bir sürü insan gördüm. Her birinin de, bir çeşmesi vardı. Hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu, ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğa çomağı sokup açmaya çalıştım. Ben uğraşırken, çomak oluğun içinde kırıldı. Akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden "Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve biraz daha uğraşırken, oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken, oradaki insanlar "Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık", dediler. O gün bu gün adım "Tıkandı Baba" ya çıktı. Hangi işe elimi attıysam, hep elimde kaldı. Olmadı. Şimdi de, burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyorum."Tıkandı Baba`nın anlattıklarına üzülmüş, Sultan Mahmut. Çayını içmiş, kolay gelsin diye dışarıya çıkmış. Adamlarına "Her gün bu adama bir tepsi baklava getirin. Her dilimin altına da, bir tane altın koyun" diye emir vermiş. Padişahın adamları, baş üstüne deyip hemen işe koyulmuşlar. Ertesi gün baklavayı Tıkandı Baba`ya getirmişler, Tıkandı Baba baklavayı almış. Bakmış baklava nefis. "Uzun zamandır tatlı da yememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden söylenmiş. Baklavayı almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satıp, evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş. İşlek bir yol kenarına geçip, başlamış bağırmaya "Taze baklava, güzel baklava". Oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Biraz pazarlık yapıp, üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Baba baklavayı satmış. Olmayınca,olmuyor! Elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış, Yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, Bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi, "acaba yine gelir mi "diye aynı yerde başlamış beklemeye. Sultanın adamları, ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba, baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için, aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi-"Baba baklava güzeldi. Biraz indirim yaparsan, her akşam senden alırım", demiş. Tıkandı baba da; -Peki, demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya, her akşam baklavalar gelmiş. Yahudi de her akşam, Tıkandı baba`dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut "Bizim Tıkandı Baba`ya bir bakalım", deyip Baba`nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün. Bizim Tıkandı Baba eskisi gibi darmadağın. Sultan; "Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi" demiş-Geldi Sultanım"Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?"-Sultanım baklavaları satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım. -Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.-"Anlaşıldı Tıkandı Baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş."-"Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır. "Küreğine ne kadar gelirse, hepsi senindir", demiş. Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp, çıkarmış. Ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek. Sultan demiş;-"Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git. Onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş. "Askerlerden birini çağırmış, "Alın bu adamı Üsküdar`ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin" demiş. Padişahın adamları "peki" deyip babayı alıp Üsküdar`a götürmüşler.-Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba,-Niçin, demiş. Askerler,-Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline-Ne olacak şimdi, demiş -Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı demişler. Baba taşı kaldırmış tam atacakken, taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;" Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut". Bu hikayeyi niye yazdık."Futbol Federasyon "Tıkandı". İşler iyi gitmiyor. Beceriksiz insanlar iş başında. Her geçen gün işler Arapsaçına dönüyor. Bu yeteneği, kabiliyeti, yaradan vermemişse, Padişah ne yapsın?
Sağlıcakla kalınız.