Yusuf Eroğlu Uzman Veteriner Hekim E.T.F.F. Temsilcisi
Hayatın her bölümünde, çeşitli zorluklarla karşılaşıyoruz. Sıkıntılar yaşıyoruz. İşler, bizim istediğimiz şekilde yürümüyor. En önemlisi, eşit şartlarda mücadele etmiyorsunuz. Ve tabi ki, can alıcı nokta, emek hırsızlığı. Sanatçı, yıllardır emek verip, albüm yapıyor. Siz bunu çalıp, çoğaltıp, satıyorsunuz. Telif hakkı ödemiyorsunuz. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bugünkü konumuz, haksız yere insanların emeğini çalan insanlarla ilgilidir. Yahu hocam. Spor yazıyorsunuz. Bu hırsızlık işi de nereden çıktı? `Ne alaka?` diye sorabilirsiniz. Okuyucu olarak hakkınız. İşi daha da ileriye götürerek, bu yaptığımızın, Kel Alaka misali bir şey olduğunu da, söyleyebilirsiniz. Canınız sağ olsun. Biraz sabrediniz lütfen. Hırsızlık, rüşvet vermekle, ayakkabı kutularını doldurmakla, çikolataların arasına dolarları istiflemekle, sınırlı değil. Otobüs sırası bekliyorsunuz. Birisi gelip, sıra beklemeden önünüze geçiyor. Ya da Banka sırasındasınız. Bu yapılan hırsızlık değil midir? Bir yere işe gireceksiniz. Torpil bulup, hiç de hak etmediğiniz halde, hak eden insanları ezip geçiyorsunuz. Yani anlayacağınız, hırsızlık bir eşyayı, ya da parayı çalmakla sınırlı bir eylem değildir. Fenerbahçe-Kayserispor Kupa maçını izliyoruz. Çok zevkli ve çekişmeli bir müsabaka olduğunu da, belirtmeden geçemeyeceğiz. Kayserispor`da bir futbolcu var. Adı Deniz. Nani’yle girdiği fuzuli bir tartışma sebebiyle, sarı kart görüyor. Uzatma dakikaları. İkinci bölüm. Dakikalar 110`u gösterdiğinde, Deniz hazretleri, Fenerbahçe ceza alanı içinde, topu kaybedince, kendini yere bırakıyor. Penaltı bekliyor. Bir hakkı gasp edecek. Çalacak. Haksız kazanç sağlayacak. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor. Hakem kırmızı kartı çekiyor. Takımını on kişi bırakıyor. Bundan tam 3 dakika sonra. Dakika 113, rakibi eksik kalınca, rahatlayan Sarı-Lacivertlilerin liberosu Kjer, ileri çıkıyor. Soldan bir orta. Gol.Ve maçı Kayserispor kaybediyor. Allah`ın bu hileye karşı bir cezası mıdır? Şimdi siz, Kayserispor`un teknik direktörü ya da yöneticisi olsanız, ne yapardınız? Biz bu adama gerekli cezayı verip,kadro dışı bırakırdık.Diyelim ki, hakeme yutturdunuz, penaltıyı kazandınız. Ve galip geldiniz. Peki, bu galibiyet içinize sinecek mi? Arkadaşlarınızın, ailenizin, çocuklarınızın yüzünü nasıl bakacaksınız? Futbol erkek oyunudur. Dürüst olacaksınız. Bükemediğiniz eli de, öpeceksiniz. Bunun örnekleri çoktur. Hak etmeden kazanmayı adet haline getiren. Penaltı kazanmak için, rüzgâr esse, savrulan futbolcular. Kazandık zannederler. Ancak, aslında, kaybeden onlardır. Karşılarındakini değil de, kendilerini aldattıkları asla akıllarına gelmez. Yazımızı Phineas Barnum’un sözleri ile noktalayalım.”Bazılarını hep aldatabilirsiniz. Bazen de herkesi. Ne var ki, herkesi her zaman aldatamazsınız”.Sağlıcakla kalınız.