On Numara
Yusuf Eroğlu
Uzman Veteriner Hekim
E.T.F.F. Temsilcisi
Lakap!
Elazığ’a yeni gelen bir Vali, Muhtarlarla toplantı yapıyormuş. Toplantının sonuna doğru Sayın Valimiz, muhtarlara dönerek, “Sizden bir şey rica edeceğim. Duydum ki, Elazığ’a gelen Valilere, Devlet büyüklerine bir lakap takarmışsınız. Lütfen bana lakap takmayınız”.Kısa bir sessizlikten sonra, Muhtarlardan en yaşlı olanı söz almış:”Sayın Valim. Size niye lakap takalım ki? Meşe Tosunu gibi bir adamsınız maşallah” demiş. O gün, bu gün, bu Devlet büyüğümüzün lakabı bu olmuş. Ayniyle vaki. Yani yaşanmış bir olay.Elazığ’da musiki ön plandadır.Kürsü başı sohbetleri ve Meşk geceleri düzenlenir. Meşk dedikse yanlış anlaşılmasın. Edepli, terbiye esasına dayalı bir müzik sohbetidir. İşret olmaz.İçki içilmez.Hanımlar da bulunmaz. Bilenler türkülere eşlik ederler. Bilmeyenler de terbiyeli,disiplinli bir şekilde el çırparlar. Bizler, bu meşklerde yoğrulduk. Bildiğimiz türküleri, şarkıları bu ortamlarda öğrendik. Eskiden sesimiz de güzeldi.Eli kulağa atar, Elezber, Kesik Hoyrat çığırırdık. Kardeşlerimiz, kuzenlerimiz, yeğenlerimiz, hala müzik ile uğraşırlar.Biz futbolu seçtik. Elazığ’a yeni tayin olan bürokratlara,daire müdürlerine, Harput-Elazığ musikisi ziyafeti verilir. Türküler hakkında bilgi sunulur.Zira her türkü,yaşanmış bir hikayeden sonra yazılmıştır. Beş yıl görev yaptıktan sonra,tayini çıkan bir bürokrat: kendisini uğurlamak için,havaalanına götüren bir arkadaşımıza, ”Birader.Beş yıl Elazığ’da yaşadık.müziğinize aşina olduk Sevdik. Aklıma takılan bir soru var.Bu “Ahçik” türküsündeki,Ahçik ne anlama geliyor?diye sormuş..Bizim arkadaşımız ,düşünmüş, taşınmış, Adam tayin olmuş gidiyor.Şimdi oturup bu türkünün hikayesini anlatmaya kalksak,uzun olacak diyerek, “Efendim Ahçik bir kuştur” deyip işin içinden çıkmış.Ahçik nedir? diye bize sorarsanız, aşağıda anlatacağız.merak etmeyiniz. KOCA YUSUF Peki, sizin lakabınız nereden çıktı? diyecek olursanız, onu da anlatalım. Efendim biz, Elazığ’da futbol oynarken, herkesin bir lakabı olduğu gibi, bizim de bir lakabımız vardı.”Kolo Yusuf”.Kolo nedir? Kolo, irice, gürbüz olanlara denilir. Elazığ’da bizi herkes, bu isimle tanır. Ne demişler, ”Yiğit lakabı ile anılır”.1990 yılların başında, bizim sevgili arkadaşımız dostumuz, Çanakkale Olay Gazetesi Spor Müdürü Cahit Göveren, bize “Koca Yusuf” lakabını taktı. Vallahi cuk diye de oturdu. Odur, budur, herkes bizi böyle çağırıyor. Bildiğiniz üzere, Koca Yusuf Dünya Şampiyonu bir güreşçimizdir. Allah(C:C) rahmet etsin. Bizim biraderimiz Bünyamin Eroğlu, iyi bir bestekâr ve Televizyon Programı yapımcısıdır. ”Vazgeçilmiyor” adlı eserini Rahmetli Murat Göğebakan’a vermişti. İnternette bulup bakarsanız, söz ve Müzik Bünyamin Eroğlu diye yazar. Elazığ’da çalışırken, gazeteciler cemiyeti, geçtiğimiz yıl rahmetli olan Murat Göğebakan`ı, bir plaket vermek üzere davet etmişti. Törene biz de gittik. Kardeşim bizi tanıtırken, ”Ağabeyim. Elazığ Tarım İl Müdürü” diye takdim etti, Biz de “Yusuf Eroğlu” dedik. Murat Göğebakan döndü. ”Yahu, Koca Yusuf desenize” demez mi? Yani, iri cüsseyi görünce, Cihan Pehlivanına benzetmişti. O gün, Cahit Göveren hocamızın taktığı lakabın, üzeremize bir elbise gibi oturduğunu şahit olduk. Hocamıza, Allah (c.c) uzun ömür versin. Nereden çıktı lakap işini yazmak derseniz? Onu da anlatalım. Geçen gün Cahit Hocam`la muhabbet ederken, eski günlere gittik. Ve lakap işini konuştuk. Sizlerle de paylaşalım istedik. Durum budur. Zaten, Kolo ile Koca, aynı anlama geliyor. Bu arada, Ahçik’i anlatmayı unuttuğumuzu, zannetmeyiniz. Ahçik, Elazığ-Harput’ta yaşayan bir Ermeni kızıdır. Harputlu Mustafa bu kıza aşık olur. Ve onun yolunda ölür. Türkü, bu sevda için yakılır. Kısa bir bölümünü yazalım: Ahçik’i yolladım urum eline. Eser Bad-ı Saba zülfün teline. Gel seni götürem İslam eline. Başımı sevdaya salan o Ahçik Aklımı başımdan alan o Ahçik.. Sağlıcakla kalınız.