Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Olmaz olsun böyle habercilik.

1407
Yaklaşan 1 Mayıs nedeniyle dikkatler 1 Mayıs konusundaki tartışmalara çevrilirken çeşitli çevrelerin de gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı.
Daha 1 Mayıs komitesinin, çağrı için yaptığı basın açıklamasına tahammül gösteremeyen siyasi irade emekçilere saldırdı.
Yandaş basının bazı adresleri de niteliklerine uygun bir şekilde yayına başladılar.
Bir internet sitesi, basın açıklamasında fotoğrafta gözüken DİSK/Genel-İş üyesi kadın emekçiyi kast ederek "En seksi devrimci - 1 Mayıs`ta Taksim`i nasıl yakıp yıkarız provası" manşetini attı.
Bu cinsiyetçi, ayrımcı, tacizci yaklaşıma sahip yandaş site, gelişen tepkiler karşısında başlığını sözde değiştirerek “Sarışın devrimci de gördük” şeklindeki yeni başlığıyla, üstlendiği gericiliğin iğrenç yüzünü bir kez daha gösterdi.
Tüm bu gelişmeler tesadüfî gelişmeler değil.
Emekçilerden, onların örgütlü birleşik mücadelesinden sistem temsilcileri korkuyorlar.
Taksim meydanı ondan dolayı yasaklandı.
Tüm itibarsızlaştırma çalışmaları bunun için yapılıyor.
Gezi mücadelesi ile bu korkuyu yaşayan siyasal irade tedirginliğini sürdürüyor.
“Dün ayaklar baş olmaz” diyenler yaşanılan sorunun toplumsal sistemden kaynaklı sınıf sorunu olduğunu gizleyemezken meydanlardaki bu mücadelenin kendi varlıklarını sarsacağının bilincindeler.
Yandaş medya aracılığı ile günler öncesinde doğu illerinde 1 Mayıs gösterilerinin paralel güçler tarafından provokasyona dönüştürüleceği söylentileri ile başlayan bu dezenformasyon girişimi, başbakanın diktatör edasıyla “Taksim 1 Mayıs’a kapalı” açıklaması, daha sonra hükümet sözcüsünün 1 Mayısı Taksim’de kutlamak isteyen emekçilere karşı saldırıları ile sürmüştür.
Bütün bunların dışında yandaş sendikaların ve konfederasyonların 1 Mayısın devrimci geleneğini yok etmek adına üstelenmiş oldukları rol ayrıca dikkat çekmektedir.
Bu konuda sürdürülen planlı yalan kampanyasının dayandırıldığı nokta sözde vatandaşın, esnafın güvenliği olarak sunulmaktadır.
Bu savunma büyük bir yalandır.
Taksim, emekçilerin kutlamalarına açıldıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında bayram havasında emekçilerin çocuklarıyla aileleriyle birlikte katıldıkları tek bir olayın dahi yaşanmadığı 1 Mayısları yaşadık.
Bunu, kentin valisinden emniyet müdürüne, hatta başbakana kadar herkes kabul etmiştir.
Temel demokratik haklara tahammülü olmayan yasakçı zihniyet var oldukça huzursuzluk her zaman varlılığını sürdürecektir.
Aynı zamanda özellikle yaratılan bu huzursuzluk ile birlikte, ardından yapılacak saldırılarında bilinçli, planlı  bir faaliyet olduğunu not etmeliyiz.
Bu şekilde sürdürülen baskılar ve şiddet politikaları ile; emekçilerin mücadelesinin önü kesilmek istenmektedir.
Fakat gerçek böyle değil.
Nerede baskı ve şiddet varsa orada buna karşı mücadele de gelişecektir.
Gezi mücadelesi bunu net bir şekilde ortaya koymuştur.
Bu yıl 1 Mayıs’ı,Taksim’de emekçilere kapatan zihniyet  bu gerçeği bir kez daha yaşayacaktır.
Gezi mücadelesi sonrasında ülkedeki gelişmelerin eskisinden çok farklı bir şekilde gerçekleşmesi , 2010 yılında algı yönetimi itibarıyla halkın iradesini kendi çizdiği sınırlara hapsetmek için takiye bile olsa 1 Mayıs ve Taksime sahip çıkanların bugün Taksimi 1Mayıs’a kapatmasının ardındaki gerçek gezi mücadelesinin yarattığı sonuçtur.
Taksim’de 2010 yılında kutlanan 1 Mayıs sonrası Başbakan Erdoğan, AKP grup toplantısında yaptığı o konuşmada şunları söylemişti: “2010 yılı 1 Mayısı mutlaka hafızalara kazınacaktır. Mutlaka tarihimizde kendisine unutulmaz bir yer bulacaktır. Zira 2010 1 Mayısı Türkiye’nin nasıl değiştiğinin, nasıl olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının, tahrik ve provokasyon korkularından nasıl sıyrıldığının somut bir abidesi olmuştur. Evet Türkiye bu manzara için bu bayram havası için tam 32 yıl beklemek zorunda kalmıştır. Ama işte dün nihayet gerçekleşmiştir. Türkiye nihayet bunu başarmıştır. Taksim’deki dostluk, kardeşlik ve dayanışma tablosu Türkiye’nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir.”
Yine o yıl “Artık 1 Mayıs hem bayram hem de Taksim’de kutlu olsun “yazılı AKP pankartları ile süsledikleri Taksim için bugün söylediklerinin tek bir ifadesi vardır;Gezi mücadelesinin yarattığı etkinin sonucu ortaya çıkan korku böyle bir değişimi yaratmıştır.
Bu yıl 1 Mayıs, Gezi ruhu ile çok daha coşkulu bir şekilde kutlanacaktır.
Bu mücadele, sistemin temsilcilerine geri adım attıracak karşılığında  emek ve demokrasi taraftarlarını geliştirecektir.
Gericilik daha çok gericileşecek ilerici demokratik güçler daha da büyüyecektir.
Toplumsal gelişimin kaçınılmaz sonucu budur.
1 Mayıs da Çanakkale’de, demokrasi özgürlük  barış ve emek dostları  saat 14.00 de Salı Pazarından başlayacak mitingde yerlerini  alarak;   işsizliğe ,sömürüye ,taşeron  işçiliğe, güvencesiz çalışma koşularına, çocuk işçiliğe, kadın emeğinin sömürülmesine karşı insanca yaşam koşulları için verilecek mücadele de yerlerini alarak kalpleri Taksim’deki emek dostları ile birlikte atmalıdır.
Demokratik, özgür, barış içinde yaşanabilecek yarınlar bu sorumluluğu gerektirmektedir.