Damla Yeltekin

damlayeltekin@gmail.com

Öğrenciler yetişkinleri sınıfta bıraktı;

7090
"Annem karne hediyesi kırmızı et aldı"
 
2022-2023 Eğitim ve Öğretim yılının ilk yarısı geçtiğimiz günlerde sona erdi. Dünya da ve Türkiye`de yaşanan krizler normal olarak, okul sıralarına da yansıdı.
 
Güz yarıyılında neler mi oldu?
 
Neler olmadı ki...
 
Eğitim-öğretim bu sene covid-19 pandemisinin gölgesinden biraz daha sıyrılarak başladı. Her ne kadar sıyrılmış gibi gözükse de öncelikle ilkokul sıralarında oturan miniklerimiz için ekstra bir danışmanlık yapılmadı. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfı pandemi dönemine denk gelen miniklerimizin, sosyal ve psikolojik gelişimi irdelenmeden, eğitimler devam etti. Öğretmenler, küresel ölçekte gelişen pandeminin etkisiyle Türkiye`de olduğu gibi dünya da zor anlar yaşadı. İlk defa karşılaşılan bu kriz, eğitim ve öğretimde iyi bir çözüm bulunmadan devam etti.
Okul sıralarındaki çocukları bu sene biraz daha başka yönden bir karanlık karşıladı. Ekonomik kriz girdabının sisinde, kılında, okullara giden çocuklar gerek kırtasiye malzemesinden gerekse sağlıklı beslenme hakkından mahrum, derslerini dinledi. Kırtasiye malzemeleri, arşa çıktı. Kimi veli gerektikçe malzemeleri almayı tercih etti, kimi veli ise istenilen markanın yan sanayisini; çocukların çantasına koyabildi. Kimi veli ise, bunu dahi yapamamış olmanın hüznü ile yastığa başını koydu.
 
Ekonomik krizin ikinci perdesinde ise sağlıklı beslenme hakkına erişemeyen çocuklar, kent ve ülke gündemine oturdu. Tüm Türkiye genelinde Kocaeli Ekmek ve Gül Derneği`nin çağrısıyla başlatılan Okullarda 1 öğün ücretsiz yemek hakkı kampanyası; belediye meclislerinde ve TBMM`nde görüşüldü. Türkiye her 4 çocuğun 1`inin okula aç gittiği bir dönem geçirdi. Ebeveynlerin, iş yerinde verilen meyveleri, beslenme çantalarına koymak zorunda olduğu bir dönemden geçti...
 
Çocuklarının daha iyi eğitim alabilmesi için özel okula yönelen velilere devasa büyüklükte faturalar çıkartıldı. Zar zor, elindeki avucundakini; çocukların daha iyi eğitimi için harcamak isteyen veliler, çıkartılan "faturalar" karşısında "çaresiz" bırakıldı.
 
Öğretmen sendikaları sokağa çıktı. İş bırakma eylemleri gerçekleştirdiler. Hem de neredeyse hep aynı olan konu başlıklarıyla. Kimi zaman bir hareket etmeye "çalıştılar" kimi zaman aynı konu için birkaç saat arayla, basın açıklamalarında bulunup bordro yaktılar. Yüzde 25+5`lik zammın geçimlerini sağlayamayacağını söylediler. Gelir vergi dilimlerinde değişimin olması gerektiğini haykırdılar.
 
Okullar salgın yuvalarına döndü. Kimi okullarda sınıf mevcudu 3`te 1 oranına düştü. İlaç bulunamadı. İlaç kullanmaya başlayan çocukların hastalıkları dindi birkaç gün içinde yeniden nüksetti. Gribal enfeksiyonları bir ay kadar sürdü.
 
Son olarak...
 
Aileler çaresiz kaldı. Bir haber kanalında, küçük bir çocuğun "Annem karne hediyesi et aldı" sözleri Türkiye gündemine oturdu.
 
Minik öğrencinin bu sözleri; yetkilileri ve yetişkinleri sınıfta bıraktı.