Ofreneion'dan Erenköy'e... (5)

ERENKÖY İSMİNİN KAYNAĞI...

4644
"ERENKÖY" ismi, TROİA ile birlikte anılmakta, antik çağda "Ofreneion" olarak kullanılmaktaydı... "Ofreneion" varlığını, milattan sonra 3`üncü ve 4`üncü yüzyıla kadar sürdürmüş, Roma İmparatorluğu`nun Hıristiyanlığı resmi devlet dini olarak kabul etmesi çok tanrılı "Pagan" dininden vazgeçmesinden sonra "Troia", "Ofreneion", "Ajax Tepe" gibi yerler, kutsal olma özelliklerini kaybetmişlerdir... 
 
Varlıklarını toprak altında sürdürmüşlerdir. Bu isimlerden, "Ajax Tepe", "İntepe" adıyla 19`uncu yüzyılın başında, 3 bin yıl sonra Çanakkale Boğaz Savaşı`nda ayağa kalkmıştır. "İntepe Topçu Bataryası" adıyla marka olmuş, hakkında kitaplar yazılmış, topçu bataryasıdır. Karargah, "Çakaltepe", "Batarya", "İntepe", Anadolu`nun değişik noktalarından gelen askerler, Çanakkale veya Erenköy`e değil, "İntepe`ye gidiyorum" diyorlardı... Alman Tümgeneral Weber Paşa komutasında 15`inci Kolordu vardı Çakaltepe`de. Çevrede yaşayan halk, askerin çokluğunu, "Her çalı dibinde bir asker" diye tanımlıyorlardı. "İntepe Topçu Bataryası", 1911 Trablusgarp Savaşı`ndan 9 Ocak 1916`ya kadar hep faal olmuştur. 3 Kasım 1914`te, 28 gemiyle top ateşine başladılar. 19 Şubat 1915`te 417 gemiyle 9 Ocak 1916`ya kadar bu Boğaz Savaşı`nın en ağır yükünü bu batarya taşımıştır. 




 
Bu gelişmelerden sonra, "İntepe" adı öne çıkmaya, "Erenköy" ikinci konuma düşmüştür. 1946 yılına kadar "Erenköy" resmi anlamda bucak merkezi, köyü "İntepe" olarak uygulanmaya başlanmıştır. 
 
Ülke genelinde 1940 yılında yerleşim yerlerini değiştirilmesi için "Ad Değiştirme İhtisas Komisyonları" kuruldu ve 1970 yılına kadar 18 bin yerleşim yerinin ismi değiştirildi. Yani, 18 bin yerleşim yeri, tarihlerinden koparıldı. Bu yerleşim yerlerinin tarihsel kimlikleri, tarihin "0" noktasına getirilerek, yeniden başlatılmaya çalışıldı. 
 
Ankara`da, masa başında, ismini değiştirdikleri yerin yerini haritada bile bulamazken, mizaha konu olacak isimler verilmiştir. Örneğin; Yeşil bir ot bile bitmemiş, kıraç bir arazideki köye; "Yeşil Vadi", pamukçulukla geçimini sağlayan köye; "Narlı Köy", susuzluk çeken başka bir yere; "Kavaklıdere", dağın başındaki köye; Düzova gibi isimler verilmiştir. 
 
1970`lerden itibaren yerleşim yerlerinin isimlerini değiştiren bu komisyon, coğrafi isimlere de el attı. Dağ, geçit, nehir vs... gibi insanoğlu tarafından ad ve anlam biçilmiş yerler, örneğin toprak yapısı kızıl olan ve "Kızılbayır" olan yer, komünizmi çağrıştırıyor diye; "Yeşilbayır" gibi, bu uygulamalar daha da genişletilerek, doğan çocuklara da "örf ve adetlerimize uygun düşmeyen" isimler konulmaması konusunda kurallar getirilmiştir. 
 
"Ad Değiştirme Komisyonu", 1946`da, Ankara`da, masa başında, halkın iradesi ve rızası olmadan, "İntepe"yi bucak merkezi yapıp, 3 bin yıllık tarihi alan "Erenköy"ü köye dönüştürüyorlar. Bu isim değişikliği ile Anadolu`nun birçok noktasında olduğu gibi Erenköy de tarihinden koparılmış oluyor. Tarihin genleri ile oynamaktan başka bir şey değildir... 
 
Oysa, "Taş yerinde ağırdır" derler... "İntepe", "İn Tepe" denen yerde, Troia`sıyla, Ajax`ıyla, "İntepe"siyle, "İntepe Topçu Bataryasıyla" bir tarih ve anlam ifade eder. "İn Tepe"yi isim olarak, "Erenköy"e monte etmek "çakma bir İntepe" yaratmak ve her iki noktanın tarihi genleriyle oynamaktan başka bir şey değildir. 
Bugün, Erenköy`de yaşayan halkın yüzde 95`i Çanakkale Boğaz Savaşı`nın, hayati önem arz eden, tarihi rol üstlenen bu noktayı bilmezler. Bu isim değişikliği ile iki yerin de tarihi genleri ile oynanmış, iki yer de tarihinden koparılmıştır. Üzerinde yaşadığı toprakların tarihinden uzaklaşmış ve kafalar karışmıştır. 
 
Kendine özgün tarihi, yerine oturtmak ve yerleşim yerini tarihsel kimliğine kavuşturmak için, halk arasında, Aralık 2006`da, yerleşim yerinin isim tercihi konusunda yapılan oylamada 1338 oy kullanıldı. "Erenköy" ismini tercih eden 1013 kişiydi. Gerekli işlemler yapılıp, başvuru yapıldı. 26 Kasım 2010 tarihinde, yani 64 yıl sonra, gerçek kimliğine, kendi tarihine, Resmi Gazete`de yayınlanarak kavuştu. 
Kentler, yansa da, yıkılsa da, yok olsa da, zamanı geldiğinde mutlaka, tarih küllerinden doğar... Çünkü, oradaki yaşanmışlık, "maddi kültür" olarak izler bırakır. 
 
"Erenköy" isminin kaynağı, "Ofreneion"dan gelmektedir. Kelimenin Türkçe karşılığı, "Boğazın alnı"dır... "Hektor Tepesi"nden sahile kadar kademeli olarak uzanmaktadır. Denize hakim tepede, Bozcaada, Gökçeada, Limni, Semadirek, Çanakkale ve Ege`nin girişini çıplak gözle görebileceğiniz bir noktadır. "Troya Savaşı"ndan sonra varlığını milattan sonra 3`üncü yüzyıla kadar sürdürmüştür... 
 
"OFRENEİON BÜYÜK DEPREMLERLE ORTADAN KALKMIŞTIR"
Antik çağ tarihçisi "Ksenophon"un ve "Anabasis" adlı kitabında, 4`üncü yüzyılın başlarında büyük bir depremin olduğunu, yerlerin kırılıp yarıldığını, Ofreneion kentinin bir kısmının denizde kaybolduğunu, Atina`dan buraya sürgün gelen, "Parment" adlı bir savcının çocukları ile birlikte burada öldüğünü anlatmaktadır. 
 
Büyük bir ihtimal, bu anlatım doğru olabilir. Başka bir felaket de olmuş olabilir. Yazılı bir kaynakta, depremden söz edilmesi akla daha yakın gelmektedir. Bu felaketten sonra, "Ofreneion" yalnızlığa terk edilmiştir. Aynı kaderi paylaşan "Ofreneion"un hemen karşısında bizim "Çakaltepe" olarak adlandırdığımız "Rhotenion" (Eski Kale) antik kenti vardır. Bu felaketten sonra, bu görkemli yerlerin görsel bir yanı yok ama isimleri hep var olmuştur. Burada yaşanmışlıklar, toprak altında olsa da isimleri değişip dönüşse de varlıkları devam edecektir. 
"OFRENEİON"DAN ERENKÖY`E NASIL DÖNÜŞTÜ 
Anadolu, Roma hakimiyetine girdikten sonra, idare yapı olarak, Batı Anadolu`yu, Kuzeyi "Misias", Güneyi "İyonya" diye ayırmışlardı. Troya Bölgesi, "Misias" bölgesinde kalıyordu. "Ofreneion" yaşam alanı değildi. Ama ismi ve yeri biliniyordu. O dönemde, bu bölgeyi gezen seyyahlar, coğrafyacılar, buraya, "Ofreneion"a, "İt gelmez" adını koymuşlardı. Daha sonra, "Geçmez" adını, haritalarda, bu coğrafyacıların yazılarında görüyor ve okuyoruz... 
 
BATI ANADOLU`yu Selçuklular ele geçirmiş olsalar da "Ofreneion"da yeniden bir yaşam belirtisi yoktur. Yalnızlığını ve sessizliğini korumaktadır. Tam 1000-1200 yıldan sonra, yani 4`üncü yüzyıldan 15`inci yüzyıla kadar, İstanbul alındıktan sonra, İstanbul`dan kaçan Rumlar, dağılmaya başlamışlardır; Bir kısmı, İtalya şehir devletlerine, bir kısmı Anadolu`nun değişik kesimlerine... Artık Erenköy`ü inşa etme zamanı gelmiştir... 
 
Her yer, adının tarihi bir rotası vardır, adlar tesadüf değildir. Yerleşilen alan, mekan ile oraya yerleşenler arasında bir ilişki vardır. İstanbul`dan kaçan Rumlar da Erenköy`ü kurmak için rotalarını "Ofreneion"a çevirmişlerdir...