Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Ödül Milli Eğitime !...

13 yıllık AKP hükümetinin son günlerini yaşadığımız şu günlerde yandaşlık adına yarışan bürokratlardan Milli Eğitim Müdürü ve ekibi ipi önde göğüsledi. Dindar ve kindar bir gençlik yetiştirmek amacıyla yola çıkan 4+4+4 eğitim sisteminin gerici, anti laik uygulamalarıyla bu yolda adım atan siyasal irade doğal olarak bu politikalarını hayata geçirecek kadrolarını da yaratacaktı… Çanakkale'de bu kadroların performanslarının dikkat çekici olduğunu söyleyebiliriz.

1120

 Eğitim sisteminin gericileştirilmesi adına sürdürülen politikalar konusunda Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü ekibi başarılı bir grafik göstermiştir.

Onlar kendilerine verilen görevi yerine getirmek için canla başla çalıştılar.

Her fırsatta politikalarını, verilen hedeflere uygun dizayn ederek kendilerine duyulan güveni boşa çıkarmamak için yoğun çaba gösterdiler.

Gerici, dinci eğitimin başarısı için kendilerini parçalarcasına gayret gösteren bu ekip siyasal iradenin en sadık bürokratları olmayı çoktan hak etmiş durumdalar.

Öylesine fütursuzca uygulamalar gerçekleştirdiler ki; bir araya gelerek ortak bir tavır alması zor alan eğitim iş kolundaki sendikaların bile ortak tepki göstermelerini sağlayacak kadar, yandaşlıkta sınır tanımadıklarını gösterdiler.

Eğitimin gericileştirilmesi adına görev üstlenen bu yandaş bürokratlar,  çeşitli gerici dernek ve vakıflarla açıktan işbirliğini çıktıkları bu yolda temel argümanlardan biri haline getirdiler.

Eğitimin din esaslı dönüşümünü sağlamak adına imam hatip okulları öncelikli kararlar, diğer okular yok sayılarak verildi.

Uluslararası Çocuk Bienali’nde “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Berkin Elvan Ölümsüzdür” ifadelerini uygunsuz bularak öğrencilere yasak koyan bu sansürcü anlayışın sahiplerinin nasıl bir gelecek yetiştireceklerinin işaretleri tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.

Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü Yöneticileri siyasal iradenin dindar ve kindar nesil yetiştirme hedeflerinin uygulayıcıları olarak gerçekten övgüyü hak ediyorlar.

Bunları yaparken son derece entrikal davrandıkları da kamuoyunun dikkatinden kaçmamaktadır.

Kendi fikirleri dışında hiç bir öneriyi dikkate almayan bu tarz, yeri geldiğinde bol keseden atarak kamuoyunu yanıltacak her türlü faaliyete imza atmaktan geri durmuyor.

Merkez Ortaokulunu imam hatip okulu haline dönüştüren bu yöneticiler bu eğitim yılında bu sorunu çözeceklerinin sözünü de vermişlerdi.

Bakalım göreceğiz bu sefer nasıl bir kıvırma taktiği geliştirecekler.

İşte 13 yıllık AKP hükümetinin eğitim politikalarının sonunda geldiğimiz sürecin trajikomik hali böyle…

İyi ki varsınız milli eğitim bürokratları, AKP sizin hakkınızı bakalım nasıl ödeyecek.

Ancak, demokratik çağdaş bilimsel ve laik eğitimden yana olanlar sizleri asla unutmayacak.

Eğitim sisteminin böyle olduğu bir ülkede; Doğu Türkistan’da zulüm gördüğü iddia edilen Türk vatandaşlarına sahip çıkmak adına Çinli zannedilerek saldırıya uğrayan Koreli turistler olayı da, bir Türk vatandaşının işletmiş olduğu bir Çin lokantasının saldırıya uğraması da çok doğaldır.

Değil mi ki, bu ülkenin Cumhurbaşkanı vatandaşların özgürlüklerini; ne içeceklerine karışacak kadar ayaklar altına alıyorsa o ülkede her türlü sapkınlık beklenmelidir.

Bu arada geçen hafta Çanakkale’de yaşanan 3 gencin feci şekilde dövülmesi ve bıçaklarla yaralanmasına kadar varan şiddet olayını dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Gençler gitmiş oldukları mekânda hatalı bazı tavırlar göstermiş olabilirler.

Ancak hiçbir şekilde şiddete uğramaları kabul edilemez.

Şiddet kültürünün, tahammülsüzlüğün her geçen gün daha da pompalandığı günümüzde herkesin sağduyulu davranmasına olan ihtiyacımız her zamankinden fazladır.

Şiddetten medet uman güç odaklarına karşı toplum olarak tepki göstermek kamusal bir sorumluluktur.

Olayın sorumluları hakkında gerekli işlemlerin yapılması için yetkililer gerekenleri yapmalıdırlar.

Yine dikkatimi çeken ilimizdeki bir diğer konu; özellikle ölümlü trafik kazalarının son günlerde ciddi bir şekilde artış göstermesidir.

Trafik kurallarına uymak konusunda daha dikkatli olmalıyız.

Böylesi olayların meydana gelmemesi için yetkililer denetim çalışmalarını sıkılaştırmalı, bizler de daha sorumlu davranmalıyız.

Sonuçta insan hayatından değerli ne olabilir ki, yaşamımızı hep birlikte dostluklarla, karşılıklı saygı sevgi, sağduyulu hoşgörülü yaklaşımlar ile taçlandırarak sürdürelim.