Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Nurhak'lardan, Gezi'ye …

Gezi direnişi 3. yılında, ancak Gezi ruhu öyle bir ruhtur ki; sadece yıldönümlerinde anlamlanacak bir olgu olmayıp, sermayenin dayatmalarına, baskılarına, ötekileştiren, yok sayan uygulamalarına karşı var olan, Cerattepe direnişinde, metal işçilerinin eyleminde, Zonguldak Kilimli maden işçilerinin açlık grevinde, Yırca köylülerinin mücadelesinde olduğu gibi var olacak bir ruhtur. Gezi ruhu her zaman potansiyel bir olgudur, nerede haksızlık, zulüm, yağma, sömürü, mağduriyet, hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik var ise; Gezi ruhu da bir şekilde kendisini gösterecektir.

1687

 Parklarının askeri kışlaya dönüştürülmesine müsaade etmeyen, dayatmaya, iradelerinin ve hukukun hiçe sayılmasına karşı çıkan vatandaşlara saldırı ile başlayıp, ceberut devletin orantısız şiddetiyle süren saldırılara , tüm Türkiye’de gösterilen tepkilerle bir direnişe dönüşen Gezi ruhu;  kendine özgü bazı gerçekler itibarıyla toplumsal mücadelenin zengin deneyimler kazanmasına  katkı sağlamıştır.

Siyasal sistemin dayatmalarına karşı en önemli mesajı; “bu daha başlangıç, mücadeleye devam”  şeklinde olmuştur ki, bu gezi mücadelesinin toplumsal mücadeleye katkısı anlamında  ayrıca değerlidir.

Gezi mücadelesinin toplumsal mücadele bağlamında bize öğrettiği önemli tecrübelerden biri de; birlik ve dayanışmadır.

Üstenci bakış açısını ortadan kaldırmış, halkın içerisinde onlardan öğrenme anlayışı ile geliştirilecek bir örgütlenme haline işaret etmiştir.

Gezi mücadelesi; ayrıca forumlarla, meclis uygulamalarıyla katılımcılık anlamında demokratik uygulamalar noktasında da ileri bir tecrübe olmuştur.

Gezi, demokrasi özgürlük ve barış mücadelesinde yeni bir eşiktir.

İşte bundan dolayı sermayeye korku salmış, bu korku ile ceberut devlet orantısız güç kullanmış, uygulanan şiddet sonrasında 7 genç yaşamını yitirmiştir.

Ancak gezi direnişçileri orantısız güç kullanımına karşı orantısız zeka kullanımı ile cevap vererek, sermayenin yalan ve karalama çabalarına rağmen halk nezdinde meşrulaşmış ve halkın desteğini kazanmıştır.

Çanakkale’de de Gezi direnişi sırasında önemli bir kitle desteğinin oluştuğunu, halkın  fiili olarak katılım sağladığını söyleyebiliriz.

Çanakkale’de olduğu gibi yanaşma ve yalaka medyanın çabaları,  karalamaları sökmemiş ortaya penguen medyası gibi bir medya çıktığı gibi Gezi direnişçileri yeni medyanın yaratılmasında önemli bir inisiyatif almışlardır.

Geziyi ölümsüz kılan en önemli etkenlerden biride yitirdiğimiz gençlerimizdir.

Onlar her zaman bu halkın kalplerinde olacaklar.

Gelinen noktada siyasal erk, cezasızlık politikaları itibarıyla sorumluları aklamakta ve böylece bu gençlerin katillerinin siyasal sistem olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Kapitalist sistem var oldukça Gezi direnişleri var olacaktır , bu deneyimler birike birike , örgütlü kitlesel katılımlarla gelişecek olan  sınıfsal temelini de yaratacak mücadeleler demokratik halk iktidarı mücadelesinin yapı taşları olacak, sermaye düzeni tarihin çöplüğüne atılacaktır.

Bugün, ‘yok edeceğiz sonuna kadar temizleyeceğiz’ gibi tehditlerle, nefret söylevleriyle iktidarını sürdürmeye çalışanların yaratmak istedikleri korku imparatorluğu ve beraberinde sürdürdüğü şiddet ve savaş politikalarıyla yol açtıkları katliamlar; demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesini engelleyemez.

Sapanlı teyze, tomayı iş makinasıyla kovalayan Çarşı, duran adam, kitap okuyan gitar çalan genç, kırmızı kadın gibi simgelerin verdiği mesajları içselleştiren ve birlik dayanışma ile örgütlü bir güç haline dönüşen halk kitleleri bu saldırıları boşa çıkaracak güce sahiptir.

Değil mi ki; ‘tomayı iş makinasıyla kovalayan Çarşı, helikopter kullanmasını bilen insan arar’ hale gelmiştir, artık işler değişmiştir.

31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta katledilen Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga, gençliğin iktidar hedefiyle yola çıktığı devrimci mücadele de öncü gençler olarak o dönemin zorunlu gerçeği olan kitlelerden kopuk mücadele sürecinden bugüne,  Gezi’de direnen milyonların mücadelesine ulaşılmışsa, bu yolda yitirdiğimiz katledilen tüm devrimcilerin emeğinin karşılığıdır.

Bu yolda yitirdiğimiz tüm devrimcileri saygıyla anıyorum.

31 Mayıs, Nurhak’lardan Gezi’ye bir direnişin tarihidir.

Her yer Taksim, her direniş…