Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Niyazi Önen’in feryadı 20.03.2010

3280

ÇTSO Meclis Başkanı Niyazi Önen, Başbakanın Çanakkale ziyareti öncesinde Çanakkale iş dünyası adına yaşadıkları sorunları gündeme taşıdı. Bürokratlara veryansın etti. Elektrik borcunu zamanında ödemedikleri zaman elektriklerinin kesildiğini, sonrasında da gecikme faizi ile birlikte ödemek zorunda kaldıklarını örnekleyerek sitemde bulundu. İÇDAŞ firmasının yatırımları kapsamında kuracakları HES için destek verdi. Bu konuda ÇED ile ilgili mahkemelerin verdiği kararı “yatırımların engellendiği” şeklindeki bir tespit ile değerlendirdi. 

Bu feryat ve tespitler şimdi nasıl okunmalı?

Kent kamuoyu bu konuda bazı tespitler yaparak kamusal alan noktasında bazı değerler geliştirmelidir.

Kamusal alan hepimizin haklarının olduğu, hukuk kuralları ile düzeninin belirlendiği, sadece iş dünyasına terk edilecek bir alan değildir.

Bu alanda elektrik borcunu ödemeyen sanayici için özel bir uygulama yapılmamaktadır.

Bu konudaki prosedür yasalar ile belirlenmiştir.  

Vatandaş Ahmet de aynı durum ile karşı karşıyadır.

Kaldı ki kamuoyu doğru bilgilendirilmelidir.

Günümüzde borcunu ödemeyen vatandaş Ahmet’in elektrikleri kesilerek temel yaşam haklarından mağdur olarak karanlıkta yaşamını sürdürmesi sık karşılaşılan bir uygulamadır.

Ben zannediyorum ki hiçbir sanayicinin elektrik borcu nedeniyle karşılaşacağı durum vatandaş Ahmet’in karşılaştığı durum ile aynı değildir.

Vatandaş Ahmet bir faturasını ödemediğinde ikinci okumasında kesme ihbarını alırken hiç bir sanayici bu toplumda böylesi bir uygulamaya maruz kalmaz.

Sanayicinin yatırım yapma hakkı ne kadar doğal ise, çevre  değerleri, yaşam alanları ,konusunda kaygı taşıyan kesimlerin de bu yatırıma  karşı çıkma hakkı o kadar doğaldır.

Bu alandaki karşı duruşları ve hukuki mücadeleyi yok sayamazsınız.

Yaşadığımız dünya hepimizindir, bu noktada tasarrufta bulunma hakkı sadece iş dünyasının olamaz.

Tabii ki bazı çevre değerleri kaygısıyla karşı çıkışlar olacaktır.

Bunu kabullenmek,  hukuk kurallarının getirdiği mücadelenin sonuçları ile de yüzleşebilmek ayrı bir erdemliliktir.

Tüm bunların ötesinde Önen’in feryatları çok daha can alıcı gerçeklere işaret etmektedir.

Düşünebiliyor musunuz; yaşadığımız ekonomik sistemde yani kapitalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu koşullarda artık iş dünyası da isyan ediyor ise vay halimize…

Bu konuya ilişkin bazı analizler yaparak gelişmeleri daha iyi kavrayabiliriz.

İçinde bulunduğumuz global ekonomik kriz öyle bir hal almıştır ki; ulusal bazda bir kısım iş adamlarını da artık ciddi ölçüde rahatsız eder duruma gelmiştir.

Merkezi hükümet öyle anlaşılıyor ki, kendi yandaş sermayesi lehinde uygulamalar yapmakta, bu kapsamın dışında kalan sermaye de artık uygulamalardan duydukları rahatsızlıkları yüksek sesle dillendirmektedir.

Sonuç; kapitalist sistem yönetemezlik krizinin içersine girmiştir.

 

Gazeteci örgütlerinin sorumlulukları

Çanakkale ‘de yıllar önce bir medya sahibinin kurduğu, adı ‘Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti’ olan bir gazeteciler örgütü var.

Kurucu başkan kısa bir dönem önce bir siyasi partinin il başkanlığı görevini üstlenince gazeteciler örgütünde de bir yönetim değişikliği yapıldı.

Yeni yönetim ile birlikte bir hareketlilik gözlendi.

Bu örgütün, Çanakkaleli gazetecileri ne kadar temsil ettiği gerçeğini bir yana bırakarak, bu örgütün çalışmalarına ilişkin bazı uyarılarım olmuştu, gazetecilik mesleği ilkelerinin korunması noktasında.

Bu örgütün çeşitli kişi ve kurumların basamak olarak kullanacakları bir örgüt olmamasına özel bir dikkat gösterilmesi gerektiğinin altını çizmiştim.

Gazeteciler örgütünün çeşitli şirketlerin halkla ilişkiler şirketi gibi çalışamayacağını belirtmiş idim.

Gazeteciler örgütleri, meslek örgütleri olarak meslektaşlarının gerek çalışma alanlarındaki, gerekse yaşamlarındaki sorunlarının çözümü noktasında çaba gösteren kuruluşlardır.

 Esas çalışma alanlarını bu oluşturur.

Yine son günlerde kamuoyunda bazı ilişkiler temelinde yanlış algılara yol açacak bir takım pratikler içersinde olduğuna dair eleştiriler gündemdedir.

Arkadaşların bu noktada kendilerini gözden geçirmesi gerekir.

Gazetecilik algısının gün geçtikçe olumsuzlaştığı şu günlerde Çanakkaleli gazeteciler olarak, bu kaosun dışında gerçek gazetecilik ilkelerimiz ile gündemde kalmak,  buna uygun ilişkiler içersinde olmak son derece önemlidir.

Ben yine hatırlatmak istedim.

 

Başbakana çamur atıldı…

Bu atılan çamur mecazi anlamdaki çamur değil, gerçek bir çamur idi.

Çanakkale yine yapacağını yaptı.

İlkler kenti olma noktasında performansını sürdürdü.

Böylece Başbakana ilk çamur atan kadın protestocu da Çanakkale’den çıktı.

 

Sermet ATADİNÇ