Nezaketin Adı Yok!

Meral Şen

8023

 

 
Zayıflık?: En korktuğumuz şey.
Güç?: Satın alma kapasitesi, kariyer,ünvan,iktidar içgüdüsü.
Zayıflık ve güç dengesini  bugün böyle kuruyoruz çoğunlukla.
Her insanda doğal olarak üreme ,yaşamı koruma ve sürdürme,iktidar içgüdüsü bulunur.Bunlar  kötü bir şey değildir.Aksine varoluşumuzun miraslarından en ilkel olanlarıdır.Zamanla insan bu içgüdülerini aklı vasıtasıyla daha ilkeli bir plana çekmeyi başarmıştır.
Ancak 90’lı yıllarda Amerika’nın en zengin muhitlerinden birinde, bir fırtına sebebiyle yaşanan afette, o çok eğitimli,kültürlü insanların marketleri yağmalaması, birbirlerine zarar vermesi  tüm dünyayı şaşırtmıştı.Bir kriz durumunda, alışık olmadığımız bir süreçten geçerken demek oluyor ki tüm ilkel içgüdülerimiz kontrolsüz bir şekilde hortluyor. Elimizden bizi “güçlü” hissettiren her ne varsa o şeyler kayıp gittiğinde neye tutunacağız, neler bizi besleyecek ve devam etme gücü bulucağız?
"Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir." Diyor  Konfüçyus.
Çözüm biraz daha nezakette desem.Nezaketi naif sözcüklere sıkıştırmaktan daha başka bir şey olarak anlamak gerektiğini söylesem.
Kaç dünya savaşı görmüş, afetlerle başa çıkmaya çalışmış insanlığımız belki de birkaç bin yıldır krizde.Çünkü her boyutta BEN diyoruz ve bencilliğin şiddet olduğunu unutuyoruz.Market sırasında da önce ben diyoruz ve şiddetin küçük bir sahnesini oynuyoruz, küresel çapta da aynı şeyi yapıyoruz.Ben dediğimiz oranda kabalaşıyoruz.Nezaket kendinden başka canlıların da olduğunu ve onların da yaşam hakları olduğunu idrak edebilmekle başlıyor.Sadece insanlar arasında değil.Tüm canlılarla ilgisinde.
O nedenle nezaket öncelikle görebilmeyi,saygıyı ve iletişimi  gerekli kılıyor.Saygı duymadığımız her an istediğimiz kadar kibar konuşalım nezaketli değilizdir.Saygıya dayalı iletişim kurmadığımız her an istediğimiz kadar konuşalım yaralamak dışında bir şey yapmayacağızdır.
Doğada bir çiçeği koparırken  gerçekten onu koparmak gerekli mi diye sormadığımız ya da koparıyorsak bile köküne ve tekrar tomurcuklanmasına zarar verip vermediğimizi düşünmediğimiz her an nezaketsizizdir ve şiddet gösteriyoruzdur.Eski bir Kızılderili geleneğine göre bir hayvan avlanırken, mümkün olduğunca en yaşlısı ve sadece ihtiyaç kadarı avlanırdı. Avcı avını yakaladıktan sonra ona ve doğaya şükranlarını sunardı.Daha fazlasını istediğimiz her an nezaketsizizdir.
Bu gün küçük bir çocuğa bile sorsanız,” nezaket nedir?” diye size zayıflıktır,aptallıktır, çıtkırıldımlıktır diye cevap veriyor.Hayat acımasız diyor, orman kanunları işler burada  diyerek yaşıyoruz.Oysa doğayı incelediğimizde orman kanunlarının çok da adil olduğunu söylemek mümkün, doğada değişimlerin ve zıtlıkların olduğunu uyumlu kendiliğinden bir birlik olduğunu bunun bir savaş ve çatışma yaratmadığını söylemek mümkün.Bu gün demode olan davranış biçimleri olan nezaket, saygı, iletişim gerçekte ihtiyacımız olan şeyler.Biraz daha diğergamcı yani özgeci olmak.
O nedenle biraz daha nezaket lütfen.Işıltılı ve güçlü!