Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Neler oluyor diyenlere... 20.02.2010

1890

Son günlerde her ne kadar çok alışık olmadığımız olaylar yaşansa da, olayların özü itibarıyla bugüne kadar yaşadıklarımızdan farklı bir durum söz konusu değil. Sistem artık yönetemezlik krizini maksimum düzeyde yaşamaya başladı. Kapitalist sistemin yaşadığı kendi gerçekliği olan kriz, ekonomik alan dışında sistemin diğer kurumlarını da sardı. 

Bu durum siyasal üst yapının çeşitli kurumları arasında bir yandan yaşadığımız görüntüleri verir iken, bir yandan da AKP hükümeti tarafından kendi meşruluklarını yaratma noktasında evrilmeye çalışılmaktadır.

Biliyorsunuz ki bu hükümet başımıza mağdurları oynayarak geldi.

Bu görüntüler erken seçimin habercisi olarak not edilebilir.

Bu ülkede çeşitli askeri darbeler yaşandı.

Son örneği 12 Eylül idi.

Sonrasında yaşanılan bir takım post modern darbeler ile bugün yaşadıklarımız noktasına gelindi.

Bugün de post modern toplumsal refleksler başka bir biçimde tezahür etmekte.

Bir gün bakıyorsunuz bir savcı, bir ordu komutanının (3. Ordu Komutanı Saldıray Berk) kapısına dayanıyor.

Ertesi gün, iki amiralin “şüpheli olarak” ifadesinin alınacağı açıklanıyor.

Bir başka gün, bir başsavcının (Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner) makamı ve evi kuşatılıyor; basın önünde aramalar yapılıyor. Ve başsavcı tutuklanıyor.

Savcının tutuklanma sürecinde görev yapan diğer savcılar HSYK tarafından görevden alınıyor.

Hükümet bu bir“yargı darbesidir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Yargı üzerinden yapılan demokrasi tartışmaları ayyuka çıkarılıyor.

Yargı üzerinden yapılan demokrasi tartışmalarına ışık tutmak için biraz belleklerimizi zorlayalım.

 12 eylül ile binlerce insan işkencelerden geçirildi, yüzlercesi işkencelerde katledildi, bir o kadarı da hukuk hiçe sayılarak idam edildi.

Binlerce insan cezaevlerine dolduruldu, örgütlenme özgürlükleri ayaklar altına alındı.

Sendikaların faaliyetlerine son verildi, yöneticileri cezaevlerine kapatıldı.

Tüm bunlar yaşanırken, bütün kurumlarıyla yaşanılan bir sessizlik hakim oldu.

Şimdilerde üzerinde fırtınalar koparılan yargı o dönemde yaşanılanların neresindeydi?

Yargı üzerinden yapılacak demokrasi tartışmaları ile bir sonuca ulaşma imkanımız bugün itibarıyla yok.

Özet ile sistem o günkü ihtiyaçlarını bu yöntemsellik ile çözdü.

Şimdilerde de yaşanılan bazı alışık olmadığımız olaylar gelişse de sistemsel gerçeklik bir başka format olarak karşımızda.

Bu kapsamda AKP hükümeti demokrasi görüntüsü altında, özellik ile başta orduyu hedef göstermeye çalışarak, darbelere karşı olma noktasında bazı mesajlar vermeye çalışsa da yaşanılan gerçeklikler itibarıyla bu noktada inandırıcı olamamaktadır.

Özellik ile kapitalist ekonomik sistemin içinde bulunduğu kriz ortamında, krizin yüklerini emekçi sınıfların sırtına yıkma çabaları ile ne kadar zalim bir politika ile hareket ettiği artık gizlenemez bir gerçek olarak ortada.

Tekel işçileri mücadelesi sürecinde halkımız bu gerçeği çok yakından tanıma imkanı buldu.

AKP hükümeti bir yandan mazlumu oynayarak şirin gözükme uğraşısı içersinde bulunurken kendi iradesinin dışındaki gerçeklikler itibarıyla da toplumun her kesimi ile çatışmaktadır. İşçiler ile çatışmakta, doktorlar ile eczacılar ile, yargı ile, basın ile köylüler ile öğrenciler ile özetle yaşamın her alanında çatışmasını sürdürmektedir.

Bu noktada demokrasi güçlerine önemli görevler düşmektedir.

Bu alanda geliştirilecek mücadeleler ile bir potansiyel yaratılmaz ise bu durumdan yine egemen güç odakları çıkarımlarda bulunarak aslında çürümüş sistemin sonuçları olarak yaşanılanlardan kendi lehlerine gelişecek bir iklimin bir oluşması ihtimal dahilindedir.

 Neler oluyor diyenler için bir pencere açmaya çalıştım.

Tüm bu gelişmeleri daha iyi kavrayabilmek için gelin bir ev ödevi yapalım.

Hükümet mücadelelerini sürdüren Tekel işçileri için ay sonuna kadar süre verdi.

Olası bir müdahale durumunda, demokrasi kavramının çeşitli bileşenlerinin göstereceği reaksiyonlar konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yaşanılan şu son gelişmelerde ağızlarından demokrasiyi düşürmeyenler, bakalım nasıl bir görüntü verecekler?

Dersinize iyi çalışın, hepimizi zorlu bir sınav bekliyor…

 

Sermet ATADİNÇ