Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Neden yeni bir başlangıç olmasın…

1760
Ülkemizde yeni bir sürecin ilk adımlarının atıldığı şu günlerde Çanakkale’den verilecek mesajlar çok daha önemli hale geldi. CHP`nin güçlü bir delegasyonla, hafta sonu gerçekleştirdikleri parti meclisi toplantısı sonrasındaki bildirge ile barışın önemine yaptıkları vurgu ile Çanakkale’de bulunmaları çok daha anlamlı bir hale geldi.
 
CHP parti meclisinin kamuoyundaki kaygıları giderecek şekilde gelinen süreç ile ilgili olarak Kürt sorunun çözümü konusunda barış ve çözüm beklentilerinin boşa çıkmaması konusundaki vurgusu son derece değerlidir.
 
Öyle anlaşılıyor ki; Çanakkale ruhunun çeşitli milliyetlerden halklar arasındaki birleştirici gücüne şimdi daha çok ihtiyacımız olacaktır.
 
CHP parti meclisi ortak bildirisi şu mesajı net bir şeklide vermektedir; Kürt sorunu barış , özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi temelinde çözülecektir.
 
Verilen mesaj itibarıyla CHP çözüm adına yapılacak ilkeli her türlü girişimin arkasında olacaktır.
Bugüne kadar bazı ırkçı yaklaşımların getirdiği milliyetçi dalgadan arınmış bu yaklaşımı son derece önemsiyorum.
 
Bu arada süren süreç ile ilgili kaygılar noktasındaki çekincelerini de gündeme taşıyan CHP‘nin uyarıları konusunda; özellik ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yaklaşımı şimdi daha da önem kazanmıştır.
 
İşte böylesi koşullarda Çanakkale Deniz Zaferinin 98. yılında bir araya gelen siyasiler keşke barış için yeni bir başlangıç yapabilseler…
 
İşte o zaman “Barış kenti Çanakkale” bir o kadar daha önem kazanmış olacaktır.
 
Savaşın içinden barışı yaratan bu kente yakışan da budur.
 
Böyle bir gelişme bu kenti dünya barış merkezi haline dönüştürür.
 
Bakalım gelişmeler nasıl olacak?
 
Varan 2
Lapseki Şahinler’ den sonra şimdi de Bayramiç Karaköy’de altın arayıcılar vatandaşın suyunu kirlettiler.
 
Daha sondaj aşamasında yaşanan bu durum su kaynakları açısından altıncı şirketlerin yaratacağı tehlikeleri ortaya koyuyor.
 
Altıncılar için su çok önemli bir ihtiyaç… Onun içinde gözlerini su kaynaklarımıza dikmiş durumdalar. gr altının ayrıştırılması için yarım ton su gereksinimine ihtiyaç olduğunu düşünürseniz olayın vahametini kavrayabilirsiniz.
 
Onun için altıncı firmalar Kazdağları`nda kaplıca sularını bile el koymaktadırlar . Devlet eliyle bu kaynaklar altıncı firmaların kullanımına tahsis edilmektedir. Bölgede termal turizm yatırımcılarının talepleri bile görmezden gelinerek bu kaynakların altıncı firmalara sunulması son derece manidar.
 
Bu arada Orman ve Su İşleri Bakanlığı ilimizde yapılacak 3 sulama tesisi, 1 iletim tüneli, 13 gölet ve sulama, 4 dere ıslahı çalışmasın yapılacağını müjde olarak bildirdi. Ben bu müjdeyi altıncılara verilen bir müjde olarak değerlendiriyorum.
 
Kaplıca sularını bile altıncıların hizmetine sunan bir anlayışın su politikalarının ; tarım için sulamadan yana olacağını düşünmek artık tartışılır hale gelmiştir.
 
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın dere yatağı ıslahı çalışmaları planlamasında Kepez Çayı yok.
 
Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan daha geçen hafta bu konuyu gündeme getirmiş ve iktidarın Çanakkale yatırımları konusunda önemli eleştirilerde bulunmuştu.
 
Ömer Faruk Mutan bir yerel yönetici olarak yatırımlar konusunda hassas davrandığı kadar aynı zamanda bu konularında iyi bir takipçisi ...
 
Tarzını da bu kapsamda son derece olumlu buluyorum.
 
Şimdi böyle yazdım ya hemen üniversite çevresindeki akademik maskeli siyasetçiler çıkıp tıp fakültesi konusunu tekrar gündem yapacaklardır.
 
“Denizde kum bizde para “ mantığı ile yönetim felsefesi oluşturan zihniyet artık tıp fakültesi yeri konusundaki tartışmaları aşmış olmalıdır.
 
“Deniz de kum bizde para” mantığı ne yazık ki ÇOMÜ rektörünün bir televizyon programındaki kendi ifadesidir.
 
İşte üniversiteleri ticarethane olarak gören sistemin geleceği vahim sonuçlardan biri de bu mantıktır.