Ne kadar hazırız?
Önceki gün 5.3 şiddetindeki bir deprem ile sallandık.
Ocak ayında da aynı şiddetteki bir depremi yaşamıştık.
Çanakkale 1. derecedeki deprem bölgesinde olan bir kent olarak konunun uzmanlarının beklenen büyük deprem konusundaki uyarıları için ‘ne kadar hazırlıklıyız’ sorusu ne yazık ki sadece sallandığımız günlerin akabinde aklımıza gelip, sonradan uçup gidiveriyor…
Bu konuya ilişkin kentin hazırlıklarının hangi düzeyde olduğu konusunda ne yazık ki elimizde ciddi bir veri bile yok.
Yalnız şunu çok net olarak biliyoruz ki; bina stoklarının depreme dayanırlığı konusunda yapılmış bir çalışma söz konusu değil.
Kentsel dönüşüm yasasının, temel yönelmesi gerekli hedefi kentlerin depreme hazırlıklı hale getirilmesi olmalıyken; rant öyle bir gözümüzü bürümüş ki buna bakan yok.
Varsa yoksa, rant yaratacak projeler ile kentsel dokunun bozulduğu vatandaşların mağdur edildiği akçeli işler
Kentin depreme hazırlığı konusundaki çalışmalar için, eski Vali Güngör Azim Tuna zamanında Çanakkale Belediyesi ve ÇOMÜ’nün de katıldığı bir ortak çalışma konusunda adım atılmıştı.
Bu çalışma hangi düzeydedir bilemiyorum, umut ediyorum ki olumlu bir şekilde sürdürülüyordur!
Yoksa, sallanmanın olumsuz psikolojisinden kurtulunca; bu çalışmada mı askıya alınmıştır?
Yetkililer kamuoyunu bilgilendirirlerse iyi olur.,hangi konumda olduğumuzu öğrenmiş oluruz.
Duyarlı vatandaşların geliştireceği takip ve kamuoyu baskısıyla bu süreç daha iyi noktalara taşınabilir.
Yine bu konuda önemli bir proje olarak gördüğüm sosyal konutların Belediye öncülüğünde dönüşümü konusundaki çalışmalar ne aşamadadır?
Bir kez daha şunu belirtmek isterim;2. derece deprem bölgesinden 1. derece deprem bölgesine dönüştürülen ilimizde bir çok binanın deprem dayanırlığı sorunu olduğunu bir gerçek..
Bu envanterin acilen çıkarılması ve gerekli iyileştirici tedbirlerin ve çözümlerin üretilmesinin artık ertelenemez bir görev haline dönüştüğünü nasıl söylemeliyiz bilemiyorum..
Okullara konusunda gösterilen hassasiyetin diğer kamu binaları içinde gösterilmesi ,vatandaşların oturdukları konutların deprem dayanıklılığının da acilen belirlenmesi gerekir.
Bu devletin bir görevidir.
İş işten geçtikten sonra ah vah ile bu işler sürdürülemez.
Vatandaşının can güvenliğini düşünmeyen bir devlet olsa ne olur, olmasa ne olur?
Bu ciddi bir sorumluluktur;kamu yöneticileri bu uyarımızı ne kadar dikkate alırlar bilemem ama biz yine görevimizi yerine getirelim, bir hatırlatalım.
Geriliğin fırtınasında batmış bir medyanın ibretlik açıklamaları ve saldırganlıkları
AKP yandaşı medyanın amirallerinden olan bir gazetenin bazı haberleri var ki; insanı hayrete düşürüyor, çağ dışılığın, gericiliğin bu denli açıkça telaffuz edilmesinin arkasındaki gelişmeleri düşündükçe insan tedirgin oluyor gerçekten.
Bakın neler yazıyor yandaş medyanın gerici amirali
“10-15 yaş arası kız ve erkek çocuklarını aynı kampta toplayan belediye, birlikte rahatlıkla denize girebilmeleri için çocukların mayo ve şort ihtiyaçlarını da karşılıyor. Kampta çocuklar geceleri çadırlarda kalıyor.
ŞORT VE MAYO GİYEREK
BERABER DENİZE GİRİYORLAR
Belediyeden yapılan açıklamaya göre, eğitmenler eşliğinde tatil yaptırılan çocuklar, çeşitli oyunlar oynayarak, spor yaparak, kitap okuyarak ve gezerek tatillerini geçiriyor. Yapılan faaliyet arasında daha önce birbirini tanımayan çocukların kız ve erkekli olarak beraber denize girdirilmesi dikkat çekiyor. Kızlar mayo ve bikini giydirilerek erkeklerin yanında denize sokuluyor ve beraber denizde oyunlar oynattırılıyor”
Yuh artık denmeyecek gibi değil…
Bu kafa bildiğimiz gerici çağdışı ideolojinin kafası
Peki nerden besleniyor, onun cevabını siz bulun ve tavrınızı ona göre belirleyin.
Daha dün anne adaylarına hakaretler yağdıran gericili çağdışı kafa şimdi 10-15 yaşındaki çocukların birlikte mayolu denize girmelerinden rahatsız.
Bu çağdışı kafanın ampulünü patlatmak zamanı artık.
Aynı yandaş gerici kafa, emek gençliğinin düzenlediği yaz kampları içinde aynı mantık ile karalamalarda bulunuyor.
Kamp alanından başlayarak, nerdeyse Ege denizinin bile bir örgütle bağlantısının kurulmaya çalışıldığı haberde, kampa katılan sanatçılar marjinal, bir kardeş Türküler projesi olarak ortaya çıkan Ermenice ezgiler seslendiren Vomank, şarkılarla gençleri eylemlere hazırlayan bir grup olarak gösteriliyor.
11 yıldır sürdürülen kamp için itibarsızlaştırmak adına her türlü karalama ve kurmaca ile sürdürülen haberde; aynı zamanda hedef gösterme boyutu ile kendileriyle özdeşleşmiş bir rol de net olarak ortaya çıkıyor.
Bu yandaşlar bununla da yetinmiyorlar, kendilerini protesto eden gençlere fiili saldırıda bulunarak; gericilikte almış oldukları mesafenin hangi seviyede olduğunu ortaya koyuyorlar.
Bu rolü üstlenmiş çevremizde çok yanaşma var.
Onların ruhlarındaki sapıklığı hepimiz biliyoruz.
Ne kadar ahlaksız, değersiz, insanlıktan nasibini almamış kişiler olduğune herkes çok iyi biliyor.
Zaten bu değersizlikleri ve onursuzlukları nedeniyle kendilerini satabiliyorlar.
Tıpkı sözde ahlak dersi veren yandaş medyanın amiral gemisinin, 70 yaşındaki bir yazarının 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunması gibi.