Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Mutan’ı anlamak...

1591

Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, radikal çıkışları ile siyasi yaşamın dikkat çeken isimlerinin başında geliyor. Mutan, bugüne kadar toplumun çok alışık olmadığı bir siyasi tarz sergilediği için aynı zamanda yoğunda eleştiri alan bir yerel yönetici. Mutan, halkın temsilcisi olarak her türlü sorunu halkı ile paylaşmayı esas alıyor. Kapalı kapılar ardında siyaset modeline son vermiş bir başkan olarak dobra dobra konuşuyor. Zaten bunun içinde makam odasının kapısını söktürmemiş miydi Mutan? Bu realitenin dışında bir başka gerçek daha var ki dikkate alınması gerekli önemli bir durum. Mutan, siyasi iktidarın çok yönlü saldırı ve baskısı altında.

 
‘Meyve veren ağaç taşlanır’ misalinin ötesinde bir intikam hissi ile hareket eden iktidar ve yandaşları, çıkar ortaklığı içersinde olan, çok geniş bir cephenin çok yönlü saldırılarına maruz kalan Mutan’ın tüm bu saldırılar karşısında susması beklenemez.
Böyle bir Mutan, halkına ihanet etmiş bir Mutan olur.
 
Başkan Mutan’ın açıklamalarını bayramlık ağzını açıp, gözlerini yumup, söylediklerinin kodlarını incelediğinizde kendisine sizler de hak vereceksiniz.
Kuşatılmaya çalışılan, engellenen, baskılanan halkın seçtiği bir başkanın karşılaştığı bu saldırılar karşısında gerçekleri halkıyla paylaşmasının dışında yapacağı hiçbir şey yoktur.
Bu saldırı ve baskılar ne kadar şiddetli olur ise, Mutan’ın tepkileri de doğal olarak şiddetli olacaktır.
Mutan, karşılaştığı engelleri ve zorlukları halkı ile paylaşıyor, bu uygulamaları yapanları halkına şikayet ediyor.
İktidarın olanaklarını kendi siyasal çıkarları için kullanarak Kepez halkını yok sayan anlayışa karşı, halkını savunuyor.
 
Bunlar son derece normal ve demokratik bir tepkidir.
Ancak Başkan Mutan’ın son açıklamasında dikkatimi çeken bir nokta var.
Bu tehlikeli olabilecek girişime karşı, bu linç kültürüne, insanların onuru ile oynayan bu çirkin tezgaha karşı herkesin uyanık olması gerekir.
Bu tarz, yarın herkesin karşılaşabileceği bir yok etme kültürünün ürünüdür.
Zaten bir çok alanda böylesi tezgahların örneklerini görmüyor muyuz?
Şimdilerde yoğun bir müfettiş denetimi altında oluşturulmak istenen baskı yetmiyormuş gibi, son derece yanlış bir kulvarda bazı işaretler verilmektedir.
Bu tehlikeli tarz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay’ın da adlarının geçtiği bir mecrada sürdürülmeye çalışılmaktadır, birileri tarafından.
Ayıptır, ahlaksızlıktır, insanlık dışıdır; bu insanlar hakkında eroin esrar kaçakçılığı  gibi ipsiz sapsız bazı iddialar üzerinden spekülasyon yapmak.
Pis ellerinizi çekin, insanların onurları ile oynamayın, bu alçakça davranışa alet olmuş herhangi bir sorumluluk merci yarın öbür gün, gün yüzüne çıkar ise, bu kesimlerin Çanakkale’de suratına tükürürler.
Benden söylemesi.
 
İbrahim Batdal’dan mektup var...
“Birlikte hareket etmek” başlıklı yazım üzerine Görme engelliler Derneği Çanakkale Şubesi Başkanı İbrahim Batdal’ın tarafıma göndermiş olduğu yazısını  sizler ile paylaşmak istedim.
 
Şöyle diyor Batdal :
“Ellerinize sağlık. Gerçekten önemli bir konuda cesurca yaklaşımınız ve dürüstçe bazı şeyleri dillendirdiğiniz için kaleminize sağlık diyorum. Peki bir kaç şey daha eklesem densizlik etmiş sayılmam herhalde. Bölünmüş Engelliler... Haklısınız gerçekten bütün çabalarıma rağmen her tür yolu denememe rağmen birleştiremedim. Birleşmenin altındaki sebepleri incelediğimde üç neden ile karşılaştım.
 
1. Küçük ayak oyunları: Bazı dernekler ofislerinin yerlerini yerel yönetimden veya genel yönetimden alıyorlar. Bunun sonucunda da birleşmek zorlaşıyor; çünkü kurulacak birliktelik yereli rahatsız ediyorsa yerel yönetim, geneli rahatsız ediyorsa da genel yönetim, bazen derneğin ipini sıkıyor bazen başkanının cebine TL pompalıyor, bazen en önde liderlerinin ipinin çekilmesini sağlayarak birliktelik inancını sürekli çürütüyor. Bu da engelli derneklerinin birleşmelerindeki ilk adımın boşa atıldığını gösteriyor.
 
2. Siyasal amaçlara derneklerin empoze edilmesi: Engelli derneklerinde çok yaşanmasa da başkanları hangi partili ise dernek o partinin arka bahçesidir görüntüsü maalesef yöneticilerde oluştuğundan kendi yandaşını ayırarak ne olursa olsun birleşmelerine engel oluyorlar. İkincisi, herkesi kucaklayan bir görüntü dediğiniz gibi herkesi korkutur. Çünkü özünde amacı için birlikte hareket eden bir kitle her zaman yönetilemez. Bu da bazılarını rahatsız eder ve bu birliktelik onlar nedeni ile kurulamaz. Örnek olarak Kent Konseyi, yüz bilmem kaç tane çağrılı katılımcısı dediniz katılan yarısı bile yok. Peki bu ses kentin sesimi? Saim Yavuz emekleri çok bir abimiz, ancak hataları da çok bir abimiz. Ben çağrılı bir dernek başkanıyım ancak çağrılmadım, yazılı tebligatım yapılmadı ve sadece 19 saat kala gönderilen bir maille davet edildiğimi maillerime sonradan bakmam nedeni ile geç öğrenmiş oldum. Bu mu dur kenti kucaklayan bir zihniyeti sergilemek yaymak ve herkesin sesi olmak. Genel kurul salonu yüz sefer yazdık değiştirmediler, yürüme engelliler çıkamıyorlar diye Sayın Belediye Başkanımızın önerisi ile değişik bir salon bulunacağı kararlara geçmesine rağmen sayın başkan sürekli aynı salonu seçiyor.
 
3. Koltuk sevdası: Nedir bu koltuk bilmem ama oturanı kaldırana aşk olsun. Ben 2008 yılında ilk başkanlığımı yaşadım, 27 ay sonra kendi isteğimle bıraktım. Mayıs ayında görmezler derneğine başkan oldum, 3 yıllık hedefimi gerçekleştirdikten sonra kimse beni o koltukta tutamaz. Ancak ne hikmetse bir yere baş olda nereye olursan ol mantığı halen var ve bu mantık birleşmemenin bana göre en büyük etkenidir. Örneğin,Ümit Burunlular bir zamanlar Batdal varsa ben yokum dedi. Açın bakın engelliler meclisi kararlarını sırf arkadaşımız kopmasın diye başkanlığı anında bıraktım. Ondan korktuğumdan değil, birlik bozulmasın diye bıraktım ancak arkadaşımız sözünde durmadı ve birliği bozdu. Sakatlar haftasında milletin ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine verilsin diye verdiği gıdaları hem de üzerlerinde parti isimi olan gıdaları utanmadan sıkılmadan başka bir partinin yönetimindeki tesisin bahçesindeki kermes standında satmaktan utanmayacak kadar çekinmeyecek kadar düşünceleri dar olanlar başkan oldukları sürece bu birliktelikler kurulamaz”