Mustafa YILDIRIM
“THINK TANK SOYTARISI” ŞİMDİ NEREDE?
Soytarı, işin püf noktasını çabuk anlıyor; üç beş ahbabıyla bir merkez kuruyor. Merkezin önüne “stratejik” ve “araştırma” sözcüklerini de ekliyorlar; oluyor sana bir bilimsel(!) kurum.
Soytarı, Amerikan makalelerinin paragraflarını Türkiye’ye uyarlayıp yeniden yazıyor.
Amerikan örgütlerinin çalışma hedeflerini de Türkiye’ye uyarlayarak bir dosya hazırlıyor.
Genç ‘master ‘öğrencilerini oturtuyor bilgisayarın başına; süslüyorlar dosyayı, oluyor sana yepyeni bir “proje!”
TV soytarıları da var sürüsüne bereket; yerinde araştırmalara, belgelere başvurmadan program hazırlıyorlar. Ezberlenmiş cümle kalıplarını birbiri ardına sıralamaktan başka hünerleri yok!
TV soytarısı, iktidarları küstürmeyecek, patronu köpürtmeyecek geveze konuk sıkıntısı çekiyor.
Think Tank Soytarısı, projesini gönderiyor TV soytarısına. Ekranlar ışıldıyor!
Gün ortasında siyasal gelişme mi var; soytarı, emre amade, telefonun ucunda. Yanıtları hap gibi, ilaç gibi geliyor imanlı-imansız liberal sivil-askerlere!
Soytarı yakından izleniyor yabancı elçiliklerce: Amerika’nın politikalarına yaklaşımı, iktidar partisiyle, ideologlarla ilişkileri değerlendiriliyor. Kokteyllere çağrılıyor; sivil ataşelerle ve öteki ajanımsı soytarılarla yüz yüze görüşüyor.
Soytarının önü açılıyor; katılanların sayısı 20’yi 30’u geçmeyen sözde uluslararası “güvenlik” konferanslarında sınanıyor.
Artık sırası geliyor soytarının ve eski dışişleri memurlarının, bakanların, generallerin, CIA ustalarının yönetimindeki “Think Tank” toplantısına çağrılıyor. Soytarı, ABD-NATO’nun sivil görünümlü Atlantik Konseyi’nde orta sıralara oturtuluyor.
Amerika’nın şahin generalleri, eski operasyoncu dışişleri bakanları orada, eski CIA ustaları ön sıralarda. İsrail silahşorları orada…
Soytarı, yaslanacağı yeri keşfediyor ve hoplaya zıplaya dönüyor Türkiye’deki merkezine.
Soytarı öğretim üyesi oluyor; “kanaat önderliğine” yükseliyor. The General artık ona danışıyor! Hoca fetva veriyor onun yıldızı parlatılsın diye!
Artık bırakıyor soytarı o eski yarım-yamalak bilimsel yazıları bir yana; sıradan kasaba politikacısı ağzıyla saldırıyor da saldırıyor.
Soytarı, sultanlar-kadılar adaleti önerisini savunacak; ama bunu çevresine topladığı iyi niyetli liberal gençlere açıklamak zor; ama ne gam!
Soytarı hukuki gerekçeler gösteremiyor yıkım tasarısının iyiliği üstüne; ama yargı kurumlarının yarım yamalak bağımsızlığını bile çok görüyor; “Sanki” diyor, “şimdiki kurumlar bağımsız mı?”
Soytarı daha da bağımsız yargı isteyeceğine, kadı tahakkümünü “adalet” diye yutturmaya çabalıyor.
Soytarı, süren davalardaki iddiaları gerçek kabul edip, savunmasız tutsaklara saldırıyor!
Soytarı ılımlı ılımsız “sponsorlar” arıyor!
Soytarı böyle yapıyor; çünkü dünyanın şurasına burasına çağrılmayı, kanlı ellerini “demokrasi” eldiveniyle gizleyen zorbaların karşısında viski yudumlayarak kırıtmayı hüner sanıyor!
Soytarı Amerika’nın gücüne güveniyor, Yeni Amerikan Yüzyılına iman ediyor ve artık yeni emperyalizm forumlarda “yıldız” olarak ilan ediliyor.
Yukarıdaki satırları, Nisan 2010’da yazmışım! Şimdilerde devlet katında “danışman” olmuştur diye, düşündüm. Pek hafife almışım.
Think Tank Soytarısı, üniversite rektörü olmuş, genç yaşında! Mezhepler üstüne fetva onda; bazı mezheplere hakaret onda, öğretim üyelerine baskı onda!
Vallahi bu kadarını ben bile öngörmemiştim!
Meğer önü açıldıkça açılmakla kalmamış; arkasından da itekleyip durmuşlar!
Not: Yazının, bilmeden Think Tank soytarılarının çırağı ve kalfası olanlarla ilgisi yoktur.